Irak sokaklarında şiddet ve protesto nedenleri
Irak bir kez daha yönetim karşıtı protesto eylemlerine sahne oldu. Bu eylemler geçen sene olduğu gibi şiddet ile sonuçlandı. Irak Sağlık Bakanlığı bu olaylarda 100'den fazla kişinin öldüğünü ve 6 bin kişinin de yaralandığını duyurdu. .
Irak son senelerde zaman zaman yönetim karşıtı eylemlere sahne olmuştur. Bu eylemler çoğu kez şiddet eylemleri ile sonuçlanmıştır. Eylül 2018'te Basra'daki olayları yakinen hatırlıyoruz, Bu olay sırasında İran'ın Basra Başkonsolosluğu ateşe verildi. Ancak son eylemler ile geçtiğimiz senelerde yaşanan protestolar arasında 5 önemli fark göze çarpıyor.
Birinci fark, Irak'taki son olayların daha kanlı bitmesi ve 100'u aşkın insan hayatını kaybederken yaklaşık 6 bin kişinin de yaralanmasıydı. İkinci fark şu ki Irak'taki son olaylar geçtiğimiz senelerin aksine Sadr Hareketi Lideri Mukteda Sadr'ın çağrıyla başlamadı. Bu kez belli başlı hiçbir siyasi grup, eylemlerin arkasında olmadı, hatta Sadr bir açıklama yaparak, halkı, itidale ve sükunete çağırdı.
3. önemli fark da, son protestolar sırasında ilk kez ırak Merciliği aleyhinde slogan atılmasıydı. Oysa Ayetullah Sistani'nin 2014 yılında Haşdi Şabi'nin kurulması için verdiği fetva ve Iraklı gençlerin bu fetvaya yoğun ilgili göstermesi, Dini Merciliğin Irak halkı nezdindeki büyük yeri ve konumunu göstermiş, ayrıca Dini Mercilik her daim halkın talep ve çıkarlarına öncelik vermiştir.
4. önemli fark ise, son olaylar ve protestolar sırasında eylemcilerin "halk yönetimin devrilmesini istiyor" sloganını atmalarıyla ilgiliydi. Oysa bu slogan genellikle, diktatör rejimlerle yönetilen ülkelerde kullanılıyor, parlamento üyelerinin seçimle belirlenen ve cumhurbaşkanı ve başbakanın da halkın seçtiği milletvekillerince seçilen Irak'ta bu sloganın bir işlevi yoktur.
Irak'taki son eylemler ile önceki eylemler arasındaki 5. fark da, eylemciler, bazı yayın kuruluş organları, sosyal medya ve bazı Iraklı gruplar ve şahsiyetlerin bu ülkenin yeni hükümetinin kurulması üzerinden bir seneden az bir süre geçerken hükümetin istifa etmesini ve parlamento seçimlerinin yenilenmesini istemeleriydi. Bunun için Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, bu ülke halkına hitaben, protestocuların yolsuzlukla mücadele isteme hakkına sahip olduklarını, ancak durumu değiştirmenin zaman alıcı olduğunu belirtti.
Peki Irak'ta protestolar neden şekillendi?
Irak'taki itirazların fitilini yakan en önemli etken, halkın bazı hususlardan duyduğu rahatsızlıktı. Dünyanın en büyük ikinci petrol rezervlerine sahip olup, her gün 3 milyon 600 bin varilden fazla petrol ihraç eden Irak, zengin Arap ülkelerinden sayılıyor. Ancak Irak halkı ekonomik ve toplumsal durumlarından memnun değiller. Bazı istatistik rakamlara göre, Irak'ta eğitimli gençler arasında işsizlik oranı yüzde 40'dan fazladır. Bunun için de Irak'taki son protesto eylemlerinin baş aktörlerini eğitimli gençler oluşturuyordu. Ekim 2019 protestolarından önce de yüksek lisans ve doktora mezunu olup, ancak iş bulamayan gençler 50 gün süreyle Irak Yüksek Öğretim Bakanlığı önünde greve gitmişlerdi. Buna ilaveten Irak halkı, kamu hizmetindeki yetersizlik ve zafiyetten dolayı derin şekilde rahatsızlık duymaktalar. Halk her gün saatlerce elektrikten yoksun bırakılıyor, ülkede sağlık durumu da iç açıcı değil ve insanlar sağlıklı ve içime suyu bulmakta zorluklar çekiyorlar.
Irak'ta protestolara neden olan ikinci önemli etken ise, yolsuzluk meselesidir. Ekonomideki yolsuzluk, Irak'ta kontrolsüz bir hal almış ve hükümet bütçesinin büyük kısmını yolsuzluk yapanlar yutuyor. Önemli konu her sene yaklaşık 51 milyar dolar maaşlar için ödenirken Irak hükümetinin sosyal hizmetler ve hükümet organlarına gençleri almak vaadinde bulunmasıdır. Devlet memurlarına bunca maaş ödenince, kalkınma projeleri ve soysal hizmetler için bütçe açığının ortaya çıkacağı besbellidir.
Peki barışçıl eylemler niçin şiddete dönüştü?
Irak'ta barışçıl protesto eylemlerinin şiddete dönüşme nedenini bulmak için iç ve dış faktörlere bakmak gerekiyor.
İç boyutta, gerçek şudur ki, Irak toplumu homojen ve tekdüze değil, mozaik bir toplumdur. Bu durum da, Irak'ı olaylara ve çatışmalara müsait bir hale getirmiş bulunuyor. Bu yatkınlık o kadar yüksektir ki, IŞİD'in çekirdeği Irak'ta kuruldu. Öte yandan, yabancı destekli Baasçılar ve Sarhiye Hareketi kalıntıları da Irak'ın muhtelif noktalarında işbaşındalar ve "Saddam diktatörlüğü ve totaliterliği"ni, fakirliği ve zulmünü görmeyen Iraklı gençleri, vandallığa ve şiddet eylemlerine teşvik ediyorlar. İşte bu da, Irak'ta hükümet karşıtı protesto eylemlerine iç boyutta neden olan önemli bir ekten sayılıyor.
Irak'taki protesto eylemlerinin şiddete dönüşmesine neden olan önemli etkenlerden biri, Suudi Arabistan-ABD-Siyonist rejim üçlü mihverinin müdahalesidir. Sosyal ağlarda, "العراق ینتفض" yani "Irak Ayaklan" hashtagı oluşturuldu. Yapılan analizler, bu hashtaglı ve kışkırtmalı twitter mesajlarının yüzde 79'dan fazlasının Suudi Arabistan içinden ve robot tarafından atıldığını ortaya koydu. Aslında ağ sahipleri ve ağ kuranlar, Irak'taki halk gösterilerini büyütüp, bu gösterileri şiddete dönüştürmekte büyük rol ifa ettiler. Irak'ta çok sayıda Amerikan askeri de bulunmakta ki bazı kaynaklar da Amerikan askerlerinin barışçıl protestoların şiddete dönüşmesinde rol ifa ettiklerini bildirdi.
Irak'taki barışçıl protesto eylemlerinin şiddetle sonuçlamasında yabancı aktörlerin müdahalesi için türlü nedenler var. Bunlardan biri, Irak hükümetinin izlediği bağımsız dış politikadan duydukları rahatsızlıklardır. Adil Abdulmehdi başkanlığındaki Irak'ın yeni hükümetinin kurulması üzerinden bir seneden az bir süre geçerken, Bağdat yönetimi, dış politikada bağımsız kararlar verip hareket etmek için kararlı olduğunu göstermiştir. Bu doğrultuda, Irak hükümeti, ABD'nin İran karşıtı yaptırımlarına eşlik etmedi ve ABD'nin deniz gücü projesine katılmadı, ayrıca Suriye sınırındaki el Kaim Sınır Geçidini de yeniden açmış oldu. Ayrıca son aylarda Haşdi Şabi mevzilerine yönelik düzenlenen saldırıların ardından Bağdat, Rusya'dan S-400 ve S-300 füze savunma sistemi dahil askeri silah ve teçhizat almaya rağbet gösterdi ve bu bağlamda Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Falih Fayyaz, Rusya'ya bir ziyaret düzenlendi. Irak'ın dış politikasından rahatsız olan Suudi Arabistan, ABD ve Siyonist rejim gibi taraflar, Irak'ta başlayan barışçıl halk gösterilerinin şiddete dönüşmesi için yoğun şekilde çaba gösterdiler. Hatta ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği Irak'taki olaylar hakkında müdahaleci ve kışkırtıcı açıklamalarda bulundu.
Irak hükümeti, ülkede protesto eylemleri başlamadan önce, Haşdi Şabi mevzileri ve silah depolarına yönelik düzenlenen hava saldırıları hakkında yürütülen soruşturmanın sonucu ilan ederek, Siyonist rejimin bu saldırılardan sorumlu olduğunu belirtmişti. Bu açıklamanın ardından da Haşdi Şabi bir açıklama yaparak, Siyonist rejimin bu saldırıları için verilecek yanıtları beklemesi gerektiğini ilan etti. Bu durum, Irak hükümeti için baskı uygulanmasında önemli bir faktördü.
Yabancı aktörlerin Irak'taki protesto eylemlerinden faydalanmalarının esas nedenlerinden bir başkası da, direniş cephesi üzerinde etkili olma çaba ve planlarıdır. Suudi Arabistan'ın Yemen'e karşı savaştaki peş peşe aldığı yenilgiler ve Suriye ordusunun İdlip'teki başarılı operasyonları sırasında Irak'ta gösteriler başladı. Arap-İbrani-Batı bloğu bu yenilgileri birbirinden ayrı olarak görmüyor, onu İran İslam Cumhuriyeti liderliğinde direniş cephesi gibi makro bir düzeyde değerlendiriyor. Bunun için, direniş cephesini zayıflatmak ve yıpratmak amacıyla Irak seçildi çünkü Irak hem İran İslam Cumhuriyeti ile yakın ilişkileri var, hem da, Haşdi Şabi Irak'ta önemli ve belirgin bir konuma sahiptir. Bu nedenle, Irak'taki son protesto eylemleri sırasında, İran İslam Cumhuriyeti ve Haşdi Şabi aleyhinde sloganlar atıldı.
Başka bir meselede, Irak'taki son eylemlerin Hüseyni Erbain Yürüyüşleri başladığı bir döneme denk getirilmesiydi. Her yıl milyonların katılımıyla düzenlenen Erbain Yürüyüşüne engel olmak da, Irak'taki barışçıl gösterileri şiddete dönüştürmenin amaçlarından bir başkasıydı.
Ve son olarak, Irak hükümetinin aldığı kararlarla bu eylemler son bulmuş olsa da, bu, son gösteri olmayacak ve bu eylemler ve yabancı aktörlerin müdahalesinin sürmesi için yine de zemin bulunuyor.