Amerika'nın Siyonist Yerleşke İnşaatını Desteklemesine Eleştiri
Beyaz Saray'ın Siyonist İsrail siyasetlerini tam bir şekilde sorgulamadan desteklemesi özellikle de Siyonist Rejimin Batı Şeria'da yerleşim yerleri inşaatını meşrulaştırmaya çalışması dünyanın dört bir köşesinde itirazlara neden olmuştur. Bu yerleşke inşaatını kanuna aykırı olarak tanımlayan uluslararası kuralların göz ardı edilmesinden yola çıkarak......
kimi Amerikan Temsilciler Meclisi Demokrat üyeleri de Trump hükümetinin bu yöndeki kararlarını kınadı.
Bu doğrultuda Amerika Temsilciler Meclisi üyesi 107 demokrat 22 Kasım günü bir mektup imzalayarak Amerika dışişleri bakanı Mike Pompeo'dan Siyonist Rejimin Batı Şeria'da yerleşke inşaatına destekleyici açıklamalarını geri almasını istediler.
Amerika dışişleri bakanı Mike Pompeo 18 Kasım günü yaptığı konuşmada Washington'un Siyonist İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşke inşa siyasetlerine karşı tavrının değiştiğini iddia ederek bu yerleşkelerin inşasının kendiliğinden uluslararası hukuk ihlali sayılmadığını duyurdu.
Pompeo, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 23 Aralık 2016 yılında 2334 sayılı kararı ile Siyonist Rejim'den acil bir şekilde tamamen işgal altındaki topraklarda yerleşkelerin inşatını durdurmasını istediğine rağmen bu açıklamalarda bulundu. Uluslararası hukuka göre bu yerleşkelerin tümü yasa dışıdırlar. Ancak İsrail uluslararası kurallara aldırmadan, uluslararası camianın çağrılarına aldırmadan yerleşke inşaatını devam etmektedir.
Gerçekte Siyonist Rejim makamları bu yerleşim yerlerinin inşatı ile Filistinlilerin yaşadığı bölgelerin coğrafyası ve demografisini değiştirerek daha fazla bölgeyi ele geçirmek istiyor.
Amerika yıllardır Siyonist Rejimin siyasetlerini destekleyerek İsrail'in insanlık dışı ve yasa dışı girişimlerini meşrulaştırmak istiyor. Ancak son yıllar içerisinde Amerika başkanı Donald Trump İsrail ele başı Binyamin Netanyahu'yu kayıtsız şartsız destekleme siyasetini öncelikli husus olarak ele almıştır.
Bu doğrultuda Washington'un, büyükelçiliğinin Kudüs'e taşıması somut bir örnektir. Washington tüm küresel muhalefete rağmen bu kararı aldı. Ayrıca Golan tepelerinin işgalci İsrail'e eklenmesine de destek çıkan Amerika bu toprakları resmen İsrail'in işgal etiği toprakların bir parçası saydı.
Şimdi de Washington uluslararası kurallara rağmen İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim yeri inşası ve yayma siyasetlerini desteklemekte ve bu girişimleri yasal olarak nitelemektedir.
İlginç olan ise Amerika ve İsrail'in, tam da en üst düzeyde iç sorunlar yaşadığı sırada böyle bir siyaset izlemeleridir. Amerika'da Trump bir yandan azil soruşturması ve baskıları ile karşı karşıya iken, diğer yandan da 2020 seçimlerine yaklaşırken Siyonist Rejim lobilerinin desteklerine ihtiyaç duymaktadır. Öyle ki birçokları Trump'ın İsrail'e verdikleri bu destekleri söz konusu lobileri memnun tutulması yüzünden olduğunu söylüyorlar.
Amerikalı Senatör Bernie Sanders bu hususta şöyle diyor: "İsrailli yerleşim yerleri yasa dışıdırlar. Trump da girişimleri ile kendi radikal yandaşlarını memnun tutmak için Amerika'yı bir kez daha tecride sürüklemiştir. "
İsrail'de de Netanyahu siyasi açıdan tam sarsılmış bir vaziyette ve birçok sorunla karşı karşıyadır. Binyamin Netanyahu ikinci kez kabineyi oluşturmakta başarısız olduktan sonra şimdi de siyasi beka mücadelesi vermektedir. Likud Partisi lideri tam bir kaygı içerisinde knesettin gelecek başbakanı seçme sürecini takip ediyor.
Böyle bir durumda Amerika'nın Batı Şeria'da yerleşim yerleri inşa etme hususundaki tutumlarının değişmesi siyasi itibar kazanmak için de büyük bir fırsattır.
Filistin Özerk Teşkilatı Başbakanı Muhammed Eştiyye bu hususta şöyle diyor: Amerikan hükümetinin bu tutumu yeni turda Siyonist Rejim başbakanlık koltuğu yarışı içerisinde olan Siyonist Rejim elebaşısı Binyamin Netanyahu'yu destekleme amacı ile ortaya atılmıştır. "
Washington'un Siyonist Rejim İsrail'in yerleşim yerleri inşasını yasal göstermeye çalışması sadece uluslararası toplum tarafından değil Amerika toplumu tarafından da itirazlara hedef olmuştur. Bu girişim ise uluslararası kurallara ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı Güvenlik Konseyi'nin kararlarına tam bir itinasızlık örneğidir. Bu gibi girişimler ise Washington'un uluslararası arenada günden güne daha da itibarsızlaştırmıştır./