BMT ve İnsan Hakları Kurumlarının Kaçıkçı Cinayeti Hükümlerine Tepkisi
Suudi Rejim ülke içinde insan hakları ihlalleri konusunda, genelde de muhaliflerin bastırılması ve yok edilmesinde, kabarık bir ddosyaya sahiptir. Suudi Rejiminin insan hakları karşıtı girişimlerinden biri de muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı feci şekilde öldürtmesidir.
Suudi Veliahdı Muhammed bin Selman karşıtı görüşlere sahip Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki başkonsolosluğuna girmenin ardından en feci şekilde öldürülüp cesedi de parçalara ayrıldı. Suudi Rejimi 19 Ekim tarihinde 18 gün sessizlik ve peş peşe yalanlamaların ardından sonunda uluslararası toplum baskıları sonucu Kaşıkçı'nın bu ülkenin İstanbul konsolosluğunda katledildiğini itiraf etti.
Suudi Rejimi küresel kaygıya dönüşen krizden kurtulmak için bu cinayetin faillerini yargılamaya başladığını bildirdi. Ancak Suudilerin bu göstermelik girişimi Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları kurumlarının olumsuz tepkisi ile karşılaştı.
Birleşmiş Milletler Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Arabistan yargı erkinin Kaşıkçı cinayeti ile ilgili yeni hükümlerini gülünç olarak niteledi. Callamard Pazartesi günü Twitter hesabından yaptığı açıklamada, soruşturma, kovuşturma ve yargı sürecindeki ''gülünçlüğün'' devam ettiği değerlendirmesinde bulunurken katillerinin idam hüküm aldığını ancak amirlerin ise serbest bırakıldığını, kimsenin de dosyaya bakma sürecinde onlarla uğraşmadığını belirtti.
Callamard bu durumu adli adalet ilkesine aykırı olarak değerlendirdi.
Birleşmiş Milletler, Suudi Arabistan mahkemeleri tarafından verilen hükümlere karşı çıkarak Kaşıkçı hakkında bağımsız araştırmaların yapılması zaruretine vurgu yaptı.
Gerçekte uluslararası kamuoyunun ve kurumlarının baskısı, suudi Rejimi 15 ayın ardından nihayet Kaşıkçı cinayeti ile ilgili adli kararlar ve hükümler vermesine neden oldu. Suudi Arabistan yargı sistemi Pazartesi günü Kaşıkçı cinayeti dosyasının 5 sanığına idam hükmü ve 3 sanığa da hapis cezası verdi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü genel sekreteri Christoph Deluire ise yayımladığı Tweet'te şöyle yazdı: "Suudi Arabistan'ın kapalı kapılar arkasında düzenlediği Cemal Kaşıkçı cinayeti dosyasının yargı süreci adalet ve onun standartlarını ayaklar altına aldı. Bu örgüt, hala bu feci suikastın sorumlularının hesap vermesini bekliyor. "
Uluslararası Af Örgütü de Pazartesi akşamı Suudi Arabistan yargı sisteminin Kaşıkçı ile ilgili çıkardığı kararlara tepki olarak şöyle bir mesaj yayımladı: "Bu kararlar Suudi makamların bu dehşet verici cinayetteki rolünü göz ardı etmiştir. "
Suudi Rejimi dünyanın en baskıcı yönetimlerinden biri olarak her türlü itiraz ve eleştiriye en şiddetli şekilde karşılık verir. Suudi hakimleri, kendilerini eleştirenleri ve muhaliflerini rahat bırakmayarak onları hapse bile atıp kimi durumlarda da haklarında idam kararı çıkartır.
Büyük Batılı devletler ise görünüşte Suudi Rejimini, insan hakları ihlalleri yüzünden kınasa da ancak bu ülke ile geniş çaplı askeri ve silah ilişkileri de yürütmektedir. Bu çerçevede Almanya, Fransa, Britanya, Amerika ve Kanada gibi Batılı devletler tüm insan hakları iddialarına rağmen Suudi Arabistan'daki insanlık dışı, yasa dışı girişimlere özellikle de Kaşıkçı cinayetine ve de Suudi Koalisyonunun Yemen'deki cinayetlerine gözlerini yummaktadırlar.
Tabii Amerika başkanı Trump işbaşına gelir gelmez Amerika’nın insan hakları konusunda ortakları ile bir işi olmayacağını belirtti. İşte Washington'un insan haklarına yönelik çifte standartlı yaklaşımının açık göstergesidir. Washington kendi rakip ve düşman ülkelerine insan hakları ihlalleri bahanesi ile yüklenmesine karşın Suudi Arabistan gibi ortaklarının açık insan hakları ihlallerine göz yummaktadır.
Almanyalı analist Thomas Jäger'in analizine göre Suudi Arabistan'ın Batılılar özellikle de Amerika için sağladığı çıkarlardan dolayı, Kaşıkçı cinayeti dosyası da dostane ve kârlı ilişkilere bir zarar vermeyecektir.
Bu yüzden Suudi Rejimi eskiden olduğu gibi ülke içinde ve dışında muhalifleri bastırma, insan haklarını ihlal etme ve Yemen halkına karşı zalimane savaşı sürdürmeye cesaret bulmuştur./