Libya'da Krizin Devam Etmesi
(last modified Wed, 29 Jan 2020 04:24:03 GMT )
Ocak 29, 2020 06:24 Europe/Istanbul
  • Libya\'da Krizin Devam Etmesi
    Libya\'da Krizin Devam Etmesi

Libya'daki savaş devam etmektedir. Libya geleceği ve bu ülkedeki krizin çözümü ile ilgili istişarelerin devam ettiği bir sürede, çoğu bölge ve dünya ülkesinin, Birleşmiş Milletler Teşkilatı makamlarının bu hususta görüş alışverişinde bulunduğu ve herkesin bu sorunlara siyasi bir çözüm arayışına girdiği sırada, Halife Hafter komutanlığındaki Libya Milli Ordusu adı ile bilinen güçlerin sözcüsü Ahmed el Mismari şöyle bir açıklamada bulundu:

"Libya krizinin siyasi bir çözümü yoktur. Savaş ve askeri girişimlerle çözülebilir. "

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın açık desteğini alan ve 9 aydan uzun bir süredir Trablus'u bombalayarak başkenti ele geçirmeye çalışan Halife Hafter, uluslararası toplum tarafından resmen tanınan Faiz El Serac liderliğindeki Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini düşürmeye çalışıp, iktidarı ele geçirerek merkeziyetçi hükümet kurmak istiyor. Ancak Libya'daki çatışmaların kızışması ile bu ülkede iç ve dış güçler de saflaşmalara dahil olmuş ve yeni bir durum oluşmuştur. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır, Halife Hafter'in asıl siyasi hamileri olarak Libya'da varlık göstermektedirler. Bu çerçevede Hafter'e mali ve silah yardımı da yapmaktadırlar. Öte yandan Türkiye de Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini destekleyip bu hükümetin talebi üzerine Libya'ya asker gönderebileceğini belirtmiştir. İşte bu saflaşmalar Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nı Libya krizini çözmek doğrultusunda yeni adımlar atmasına yol açtı. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Teşkilatı, tarafları geçici ateşkesin sağlanmasına ve bu doğrultuda bir anlaşmanın imzalanmasına vurgu yaptı ve ardından da Libya krizinin siyasi çözümünün bulunması için Berlin konferansını düzenledi. Bu konferansa katılan ülkeler ise Libya'ya uygulanan silah yaptırımlarına bağlı kalınmaya vurgu yapsa da Halife Hafter Libya'da ateşkesin sağlanması anlaşmasını imzalamadı ve Berlin konferansında da katılmayı reddetti. 

Berlin konferansı geçen hafta sona erdi. Ancak Halife Hafter bir kez daha saldırılarına başlamış üstelik ekonomik alanda da faaliyetlerini başlatmıştır. Libya'nın petrol tesislerinin bir bölümünün Hafter tarafından kuşatılması, Libya'nın petrol ihracatını ciddi sorunlar ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu da Libya halkı için ekonomik koşulları daha da zorlaştırmıştır. 

Libya milli petrol merkezi ise bu kuşatmanın ardından yaptığı açıklamada: " Libya petrol üretimi, Hafter güçleri tarafından ülkenin Doğusu ve Güneyinde petrol ihracatının yapıldığı ve petrol kuyularının  bulunduğu bölgelere yönelik kuşatmalardan dolayı, yüzde 73 azalmıştır "dedi.

Bu süreç devam ederse Libya merkez bankası da iflas edecek ve mevcut ayın sonunda devlet personeli ve işçilerinin maaşlarını ödeyemeyecektir. Görünen o ki Hafter, Libya Ulusal Mutabakat hükümetinin mali kaynaklarını engelleyip ülke halkını geçim sıkıntıları ile karşı karşıya bırakarak halkın Libya Ulusal Mutabakat Hükümetine baskı uygulamak istiyor. 

Libya krizini şiddetlendiren bir başka husus da bu ülkeye yönelik silah yaptırımlarının yasaklanması kararlarına aldırılmamasıdır. Libya'daki iktidar savaşında rolleri bulunan iç ve dış aktörlerin çoğu, ateşkese ve silah gönderilmemesi ve satılmamasına vurgu yapsalar da yapılan anlaşmaların tersine son günlerde taraflara silah göndermeye devam etmektedirler. 

Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın Libya temsilciliği bürosu bir bildiri yayımlayarak " Son 10 gün içerisinde Libya'nın Doğusu ve Batısındaki havalimanlarında, taraflara savaşçı, askeri danışman, zırhlı araçlar ve gelişmiş silahlar taşıyan kargolar ve uçaklar görülmüştür "yazdı.

Görünen o ki Libya'da müdahil dış güçler, Berlin sürecine katılmalarına rağmen bu ülkedeki paylarını aramaya devam ediyorlar. 

Böyle bir ortamda Libya'daki yabancı aktörlerin çokluğundan ve de silah ve lojistik desteklerin taraflara verilmesine devam edilmesinden ötürü ayrıca ülkedeki çelişkili çıkarları yüzünden Libya'da yaşanan krizin kısa vade veya hatta orta vadede çözülmesi pek mümkün görünmüyor.