Sincar Anlaşmasının Eleştirilmesinin Nedenleri
Bağdat hükümetinin Erbil bölgesel yönetimi ile Nineva eyaletinin yönetiminin durumu ile ilgili anlaşması birçok eleştiriye neden olmuştur. Irak merkez hükümeti makamları ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi 9 Ekim günü Sincar anlaşmasını imzaladılar.
Bu anlaşma Başbakan Mustafa El Kazımi ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert'ın katılımı ile sağlandı. Amerika ve BMT bu anlaşmadan memnuniyet duyduklarını da açıkladılar.
Sincar anlaşması ile ilgili tam bilgi yayımlanmasa da kimi kaynaklar Bağdat hükümeti ve yerel Erbil hükümetinin ortak yönetim hususunda ve de 2017'nin ardından alınan tedbirler ve yapılan değişikliklerin kaldırılması alanında anlaşmaya vardılar.
Bu anlaşma ise birçokları tarafından eleştirilmiştir. Şimdi sorulması gereken soru bu eleştirilerin nedeninin ne olmasıdır?
Sincar anlaşmasının eleştirilmesinin en önemli nedenlerinden biri de Sincar'ın sırf Irak Kürtlerinden oluşmamasıdır. El Kazımi ise bu bölgenin Kürtler tarafından yönetilmesine onay vermiştir. Aslında Sincar'da Kürtlerin yanı sıra, Ezidiler, Şebekler,Türkmenler ve diğer etnik grupları da bulunmaktadır. Ancak Sincar anlaşmasında bu etnik grupların temsilcileri bulunmuyordu. Bu yüzden Sincar anlaşması mahiyeti ve sağlandığı yöntem açısından da sorunludur.
Bu anlaşmanın eleştirilmesinin bir başka nedeni de bu anlaşmada geriye dönük harekettir. Bu anlaşmaya göre Sincar'ın yönetilmesi özellikle de güvenlik anlamında yönetilmesi ortak bir şekilde Irak istihbarat ve milli güvenlik teşkilatı ile Peşmerge güçlerince sağlanacaktır. Buna rağmen Peşmerge güçleri 2014 yılında Sincar'ın güvenliğini temin etmekte de başarısız olmuş ve pratikte orayı IŞİD teröristlerine bırakmıştır. IŞİD ise Sincar'da feci insani cinayetler işledi.
Bu yüzden Peşmergelerin Sincar'ın yönetilmesinde ortaklık etmesine zemin hazırlamak yanlış ve kabul edilemez bir girişim olup Sincar'da bulunan Ezidiler ve diğer azınlıkların haklarının ayaklar altına alınmasına yol açmıştır. Bu doğrultuda Sincar'ın Kuzey bölgesinin yöneticisi Hadida Cuki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve Merkezi Hükümet arasında yapılan her türlü anlaşmanın Ezidilere ihanet sayıldığını çünkü Peşmerge güçlerinin 2003 yılından beri Sincar'da olmalarından sonra bile dikkate şayan hiçbir hizmette bulunmadıklarını belirtiyor.
Bu anlaşmanın eleştirilmesinin bir başka nedeni de bu anlaşmaya göre Haşdi Şabi güçlerinin de Sincar'dan çıkması gereğidir. Bunun nedeni de bu anlaşmada bölgenin güvenliğinin yönetilmesinde Haşdi Şabi'den hiç söz edilmemesidir. Halbuki Haşdi Şabi örgütü ve diğer Irak silahlı grupları Sincar'ın IŞİD işgalinden kurtulmasında önemli bir role sahipti.
Eleştirmenlere göre bu anlaşma, tartışılan ve anlaşılmayan bölgeler ile ilgili Irak anayasasının 140'ıncı maddesinin uygulanması doğrultusunda bir adımdır. Ancak bu anlaşmada adı geçen Nineva çölü Irak anayasasının 140'ıncı maddesini kapsamamaktadır. Bir diğer yandan ise Irak Kürt Bölgesinde 2017'de yapılan referandum da bu bölgenin ayrılıkçı eğilimler içerisinde olmadığını ve Sincar'ın Peşmerge tarafından yönetilmesinde ortak etmenin ayrılıkçılığı güçlendireceğini ve buna karşı olduğunu gösterdi.
Bu eleştiriler bir araya gelince kimi Iraklı analistler de bu anlaşmanın Mustafa El Kazımi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında bir alışveriş olduğunu düşünüyorlar. Bu alışveriş ise gelecek parlamento seçimleri ile alakasız değildir.
Buna rağmen Irak hükümeti bu anlaşmayı destekleyip Barzaniler ile her türlü alışveriş iddialarını da reddetmiştir. Irak hükümeti bir yandan bu anlaşmanın PKK gibi terör örgütlerinin bölgede faaliyet göstermesini engellemek çerçevesinde olduğunu iddia ediyor bir yandan da bu anlaşmayı Ezidilerin haklarının garantisi olduğunu öne sürüyor. Bu doğrultuda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi başbakanlık bürosu bilgilendirme danışmanı Keffah Sincari bu anlaşmanın başarısı ve pratikte uygulanmasının çoğunluğu Ezidilerden oluşan Sincar'dan mülteci durumuna düşenlerin bu şehre geri dönmesine bağlı olduğunu belirtmiştir.
Görünen o ki Sincar anlaşması Irak'ta yeni siyasi bir soruna dönüşmüştür. Bu durumun hükümet karşıtı protestolara bile yol açabileceği düşünülmektedir.