Suudi Yönetiminin Geniş Çapta İnsan Haklarını İhlal Etmesi
(last modified Thu, 17 Dec 2020 03:21:47 GMT )
Aralık 17, 2020 05:21 Europe/Istanbul
  • Suudi prenslerin tutuklanması
    Suudi prenslerin tutuklanması

Suudi Arabistan güvenlik güçleri hala ülke genelinde geniş çaplı insan haklarını fahiş bir şekilde ihlal etmeye devam ediyor.

Suudi yöneticiler için insan hakları meselesi hazmedilecek bir husus değildir.  Suudi yönetiminin  insan haklarına duyarsız ve kayıtsız kalmasının nedenlerinden biri iktidar yapısıdır.  Arabistan, vahabilik düşüncede olan Al-ı Suud hanedanı tarafından kan bağına göre yönetilmektedir. Aslında Al-ı Suud'un hayat tarzı ve iktidar yapısı Arabistan halkının talepleri ile uyuşmamaktadır. 
Al-ı Suud, halkın iktidardaki payına ve katkısına inanmayan bir yönetimdir, öyle ki ülkede hiçbir ciddi seçim bile düzenlenmiyor. Kralın seçiminde de halkın hiçbir etkisi yoktur.  Aynı zamanda   Suudi prenslerin hayat tarzı, refah düzeyi ve zenginliği efsanevi bir durumda olması da  dikkat çekicidir. 
Halbuki Arabistan halkının çoğu yoksul, işsiz ve ayrımcılığa maruz kalan kesimden oluşmaktadır.  Bu tür bir iktidar ve hayat tarzı  ülkede büyük ihtilaflara yol açmıştır.  Böylece Arabistan halkı ile Suud hanedanı arası açılmış ve birçok eleştirel ve protestocu hareket başlamıştır. 
Buna rağmen Al-ı Suud rejimi  hiçbir protesto hareketi ve gösteriye tolerans göstermezken medeni faaliyetleri bile  şiddetle bastırmıştır. Bu durum, özellikle Muhammed bin Selman'ın Ocak 2015'te iktidara gelmesinden bu yana daha da kötüleşti.
Muhammed bin Selman şimdiye kadar önde gelen din adamlarını, aydınları, akademisyenleri ve insan hakları aktivistlerini, ardından önde gelen işadamlarını ve kraliyet ailesinin üyelerini hedef aldı ve Suudi Arabistan'da bir tutuklama furyası yaşandı. Suudi yönetimi, tutuklamaları haklı çıkarmak için prenslerin yolsuzluğu ve diğer tutuklulara yönelik suçlamaları öne sürdü. 
Bir diğer önemli konu da Suudi baskıcı rejimin ülkenin özellikle doğu bölgelerinde daha yoğun ve aktif olmasıdır. Suudi Arabistan'ın doğusundaki daha aktif baskının ana nedeni, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10 ila 15'inin ağırlıklı olarak doğu eyaletinde yaşayan ve Suudi siyasi sistemine karşı yapısal ve planlı ayrımcılıkla karşı karşıya kalan Şiiler olmasıdır. Son süreçte ise, Suudi rejimi güvenlik güçleri en az 34 genç ve din adamını tutukladı ve doğudaki Katif kentindeki evleri yıktı.
Suudi Arabistan'da koronavirüs salgınının ülke çapında yayılması rejimin Arabistan halkına karşı daha fazla baskı ve şiddetin yolunu açtı. Bu bağlamda Arabistan’da ifade özgürlüğünden tutuklananların twitter sayfası Nisan 2020’de, Suudi yetkililerin kamuoyunun Koronavirüs ile meşgul olmasını, daha fazla aktivisti tutuklamak için kullandığını ve daha fazla medya aktivisti, din adamı ve akademisyeni tutukladığını duyurdu. 
Son olarak, Güvenlik Konseyi gibi etkili uluslararası kurumların sessizliğinin yanı sıra insan hakları aktivistlerinin Al Suud'un  Arabistan vatandaşlarına yönelik sert politikasına kayıtsızlığının devam ettiği bir sürede İnsan Hakları İzleme gibi bazı uluslararası STK'lar, protestocuların ifade özgürlüğünün bastırılması, infaz ve hapsedilmelerini kınadı ve eleştirdi,
 Fakat, STK'ların raporları ve eleştirileri bağlayıcı olmadığı için Al-ı Suud rejimi tıpkı bayan Lacin Hazlul olayında olduğu gibi bu raporlara ve eleştirilere de kayıtsız kaldı.
Lacin Hazlul, Suudi hapishanelerinde sırf kadınlara araba kullanma hakkı talep ettiği için en kötü şartlara maruz kalan, işkence gören ve istismara uğrayan kadınlardan biri. Böylece STK temelli insan hakları örgütlerinin eleştirilerinin Al-ı Suud rejimini, insan hakları ihlalleri gerçekleştirmekten alıkoymadığı  görülmektedir./