Biden'in Suriye'ye karşı kışkırtıcı eylemine yönelik yoğun iç muhalefet
Amerika'da Joe Biden'in işbaşına gelmesi ve kendisinin güvenlik ve dış siyaset alanında yeni siyasetler izleme iddiaları nedeni ile bu konuda bazı değişikliklerin yaşanması bekleniyordu fakat Suriye'ye yönelik son hava saldırısı, Biden'in Suriye ve direniş eksenine karşı Trump'ın zorba siyasetlerinin aynısını izlediğini gösteriyor.
Biden hükümetinin Suriye'nin "Bukemal" bölgesinde Haşdi Şabi üssüne illegal saldırısı, dışarıda Rusya, İran ve Venezuela gibi ülkeler tarafından tepki ile karşılaşmaya ilaveten Amerika içinde de geniş muhalefetle yüz yüze geldi. Nitekim bazı Amerikalı senatörler, Biden'in Suriye topraklarında bazı mevzilere saldırı kararının başkan yetkileri dışında olduğunu belirterek bu konuda endişeli olduklarını söylediler.
Amerika Senatosu Dış İlişkiler Komitesi üyesi senatör Chris Murphy bir bildiride Biden'in söz konusu saldırı hakkında açıklama yapmasını istedi. Amerika Cumhuriyetçi partiden senatör Rand Paul da Amerika ordusunun Suriye saldırını kınadı. Virjina eyaletinden Demokrat senatör Tim Kaine de Amerika ordusunun Suriye'ye saldırısını sert eleştirerek, "Kongre onayı olmadan sınır dışı askeri harekatın ülkenin müstesna bir durumda olmadığı müddetçe yasal olmadığını" açıkça belirtti.
Yaşanan bu tepkiler Amerika kongresinin bile Suriye'ye son hava saldırının meşruiyeti hakkında ciddi şüphelerinin olduğunu gösteriyor. Pentagon'un bu illegal saldırı için gösterdiği bahane, Irak'ta Amerikalı askerler ve personele yönelik son saldırı ve sürekli tehdit altına olmalarıdır.
Bu arada başkan Joe Biden de Amerikalı savaş uçaklarının Suriye'de direniş mevzilerine saldırının İran'a bir uyarı mesajı olduğunu söyledi.
Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki Cuma günü yaptığı açıklamada, "başkan Joe Biden'in açık bir mesaj gönderdiğini, bu mesajın kendi vatandaşlarını korumak için harekete geçtiğini, ne zaman bir tehdit ortaya çıkarsa kendi seçtiği zaman ve tarzda tehdide karşı eyleme geçeceğini" söyledi.
Beyaz Saray sözcüsünün bu tuhaf iddiası, Amerika'nın hala kendini dünyada süper güç görerek, çıkarlarına ve vatandaşlarına yönelik tehdit iddialarına dayanarak dünyanın her hangi bir noktasında askeri girişimde bulunma hakkı verdiğini gösteriyor.
Bu konu dünyada barış ve güvenliği koruma ile görevli olan uluslararası kurum, yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne tamamen kayıtsız kalmak anlamındadır. Aslında Amerika, Güvenlik Konseyi ile koordinasyon sağlamak ve her türlü askeri saldırı için ondan izin alma gereği görmüyor ve bu yüzden uluslararası hukuk ve kriterlere aldırmadan diğer ülkelere karşı askeri saldırıya geçiyor.
21.y.y.'ın başlarında ve 11 Eylül 2001 saldırıları ardından Amerika'nın dönem başkanı George W. Bush, terörizm ile mücadele bahanesi ile Afganistan'ı 2001 ve Irak'ı da 2003 yılında işgal etti; tabi bu saldırının sonucu bu ülkelerin viraneye dönüşmesi ve on binlerce sivilin ölümünden başka bir şey değildi.
Amerika'da Barack Obama döneminde de Amerika yayılmacı ve savaş yanlısı siyasetlerini, Suriye'de terörist gruplara destek vermek ve bu ülkede iç ihtilafları körüklemekle sürdürdü. Ardından eski başkan Donald Trump Suriye'de hukuk dışı askeri varlığını sözde IŞİD ile mücadele bahanesi ile sürdürürken pratikte Suriye topraklarının bir kısmını işgal ve petrol rezervlerini adeta yağmalamaya başladı.
Şimdi de Joe Biden Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü gibi uluslararası ilkelere aldırmadan Irak'ta Amerikan güçlerine karşı tehditlerle mücadele bahanesi ile Suriye'de Haşdi Şabi'lerin el-Bukemal üssüne saldırıyor. Aslında bu saldırı, Amerika'nın sonu olmayan savaş ve uluslararası ilkelere aldırmama sürecine geri döndüğünü gösteriyor./