Seyyid Hasan Nasrullah'ın Bölge gelişmeleri ile ilgili Konuşması
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah Cuma akşamı Lübnan ve bölge gelişmeleri hakkında yaptığı konuşmasında Amerika'nın Lübnan'da ihtilaf yaratma ve fitnecilik yapma doğrultusundaki komploları ve çabaları dahil önemli meselelere değindi.
Bu çerçevede Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreterinin dikkatini çeken ilk husus, Amerika adalet bakanlığının son günlerde Direniş ekseni etrafında çalışan kimi haber sitelerinin alan adlarını engellemesi ve kapatması idi. Seyyid Hasan Nasrullah bu girişimin nedenini, bu haber sitelerinin Filistin meselesi etrafındaki birleşme ve Washington'un bölgedeki fitneciliğinin ve komplolarının ifşa olunmasındaki etkili rolü olarak ifade etti ve bu girişimin bir kez daha Washington'un yalan dolan yüzünü ve demokrasi ve ifade özgürlüğü ile ilgili temelsiz iddialarının özünü gösterdiğini vurguladı.
Lübnan'ın iç meseleleri hususunda ise Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreteri bu ülkede, hükümetin kurulamamasına değinerek bunun da Washington ve kimi ortaklarının Lübnan'daki komplolarının bir boyutu olduğunu ve Amerika'nın Lübnan'da iç fitne çıkarmak için yalandan Lübnan ordusunu silah açısından destekleyeceğini iddia ettiğini belirtti.
Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreteri, Amerika'nın bu iddiaları öne sürmekten güttüğü gizli amaçlara da değinerek Amerika'nın bu tür iddialar ile Lübnan ordusu ve Hizbullah arsında ihtilaf ve çatlak oluşturmak ve sonuçta Lübnan genelinde ihtilaf oluşturmak olduğunu vurguladı. Seyyid Hasan Nasrullah Amerika'nın bu husustaki yalanlarını ifşa edip Hizbullah'ın Amerika veya her hangi bir tarafın Lübnan ordusunu silahlandırmasına olumlu yaklaştığını vurguladı ve şöyle dedi: " Biz ordunun güçlenmesinden yanayız. Bu hususta hiçbir şüphemiz yok. Amerika bile orduyu güçlendirirse buna karşı çıkmayız. Ancak şimdi Lübnan halkını bir birine karşı kışkırtmaya çalışan Amerika'nın aleni provokatif eylemleri ile karşı karşıyayız. "
Seyyid Hasan Nasrullah'ın açığa çıkardığı bir başka komplo da Lübnan'da yeni kabinenin kurulamamasının arkasındaki komplo idi. Seyyid Hasan Nasrullah şöyle bir vurguda da bulundu: " Kimileri İran ve Hizbullah'ı yeni kabinenin kurulamamasından sorumlu tutmakta ısrarcılar. Aslında bu tür itham savurmalar , kabinenin kurulması, gerçekleri saptırmak, karalamak ve zulmün ta kendisidir. "
Seyid Hasan Nasrullah'ın konuşmasıyla ilgili önemli bir noktaya değinmek gerekir. Bu da Saad El Hariri'den önce kabineyi kurmakla görevlendirilen Hassan Diyab'ın Beyrut patlamasından hemen sonra istifa etmesi ancak Hizbullah hareketinin buna karşı çıkması yine onun istifasından sonra Saad El Hariri'nin kabineyi kurmakla görevlendirilmesini de desteklemesi ve hemen kabinenin kurulmasını istemesi idi. Bu tutumlar gerçekte Lübnan Hizbullah hareketine karşı ithamların temelsiz olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Tabii ki bu hususta da Amerika ve ortakları dahil dış komploların söz konusu olduğu söylenebilir.
Aslında direniş eksenine yönelik ithamların ve komploların ifşasının bir başka boyutu olan Hizbullah Genel Sekreterinin konuşmasının bir başka bölümü de İran'a yönelik ithamlar ve Viyana görüşmeleri idi. Seyyid Hasan Nasrullah açık bir dille İran'ın Viyana müzakerelerinde kimsenin yanını tutmadığını İran ve Suudi Arabistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasına ve diğer bölgesele meselelere de müdahalede bulunmadığını belirtti.
Seyyid Hasan Nasrullah'ın konuşmasında değindiği bir diğer konu, kimi Lübnanlı tarafların Lübnan'ın ekonomik kriz özellikle de yakıtın temini hususundaki krizindeki eylemsizliği ve hatta komplo kurması idi. Bu bağlamda Hizbullah Genel Sekreteri, hükümetin benzin ve mazotu karşılamadığını bildirmesi halinde Hizbullah'ın bunu İran İslam Cumhuriyeti yardımı ile karşılamaya hazır olduğunu belirtti ve bu alanda diğer aktörlere de baş vurulabileceğini vurguladı.
Aslında bu sözler, Suudi Arabistan ve BAE gibi diğer bazı ülkelerin Lübnan'a ihtiyacı olan yakıtı sağlamaya hazır olduğunu ancak İran ve Hizbullah'ın buna engel olduğunu öne süren kişilere bir meydan okuma da sayılır. Bu bağlamda Seyyid Hasan Nasrullah yaptığı konuşmada bu suçlamaların asılsızlığını ve temelsizliğini gözler önüne serdi.