Afganistan gelişmeleri ; Batı Asya'da direnişin stratejik önemine vurgu
(last modified Fri, 27 Aug 2021 16:43:11 GMT )
Ağustos 27, 2021 19:43 Europe/Istanbul
  • Afganistan gelişmeleri ; Batı Asya'da direnişin stratejik önemine vurgu

Son iki haftada Afganistan içinde yaşanan gelişmeler, Batı Asya'da direniş gruplarının kendi ülkelerinin güvenliğini ve egemenliğini korumada belirgin bir role sahip olduğunu gösterdi.

Afganistan son iki haftada iki önemli gelişmeye sahne oldu. İlkin Taliban 15 Ağustos günü başkent Kabil'e girerek Eşref Gani'nin de kaçışı ile gücü kendi eline almış oldu. Taliban'ın bu ülkede gücü elinde bulundurması her hangi bir direniş olmaksızın ve en kısa zamanda gerçekleşti bu da Afganistan halkının özellikle Kabil'deki insanların bu ülkeden kaçmaya çalışmalarına sebep oldu. Halk hem kara sınırlarından hem de Kabil havaalanına giderek bu ülkeden kaçmaya çalıştılar aslında Taliban'dan korkmak halkın Afganistan'dan kaçışının asıl nedenidir. Ancak Kabil havaalanında halkın toplanması terör saldırısının tehdidini de arttırdı. Nitekim geçen gece ( 26 Ağustos) Kabil havaalanı yakınlarında IŞİD terör örgütünün intihar saldırısı sonucunda en az 103 kişi hayatını kaybetti ve onlarca insan da yaralandı.

Afganistan gelişmeleri bu ülkenin ordusuz kaldığını ve halkın sığınacak bir yerleri olmadığını açıkça göstermiş oldu. Kısa süre içerisinde Kabil'in düşmesi her şeyden çok bölgede bazı Arap ülkelerinde direniş gruplarının varlığının stratejik bir avantaj  ve  bu ülkelerin toprak bütünlüğü, güvenliği ve egemenliğinin bir garantörü olduğu gerçeğini gösterdi. 

Suriye 2011 yılından itibaren tam bir kriz içine girdi. Yaklaşık 100 ülkeden oluşan yabancı terör örgütleri Batı, Arap ve Türk hükumetlerin desteği sayesinde Şam yönetimi ile çatışmaya girdiler.  Şam çöküşün eşiğindeyken başta Lübnan Hizbullahı olmak üzere direniş gruplarının savaşa girmesi sadece Şam'da iktidardaki yönetimi ayakta tutmakla kalmamış, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve ülke coğrafyasının yüzde 95'ini hükümet kontrolünde kalmasına vesile olmuştur.

 

2014 yılında Irak, IŞİD terör örgütü tarafından saldırıya uğradı. Ülkenin siyasi ve askeri yetkililerinin bir kısmı vatana ihanetle suçlanırken, Büyük taklit mercii Ayetullah Sistani'nin fetvasıyla halk gönüllü güçlerinden oluşan Haşdi Şabi kuruldu. Haşdi Şabi, IŞİD terörüne karşı mücadelede önemli bir rol oynadı. Irak silahlı kuvvetlerinin yanında yer alan Haşdi Şabi güçleri binlerce şehit verdi ve Irak'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için hiçbir düşmandan korkmamak gerektiğini kanıtladı.

 

Yemen, Batı Asya bölgesindeki en büyük güçlerden biri olan Suudi Arabistan ile 2015'ten beri savaş halinde. Al-i Suud, yakında savaşı kazanacağını ve Riyad bağlantılı müstafi Devlet Başkanı Abd Rabbe Mansur Hadi'yi Sana'da iktidara geri getireceğini sanıyordu, ancak Ensarullah  merkezli Yemen direnişi, bu savaşın yedinci yılının Suud'un temelde üstün olmadığı ve zafiyetlerinin tespit edildiği bir durumda geçmesine neden oldu. 
Lübnan ve Filistin, direnişin ülke egemenliklerini korumadaki rolünün diğer örnekleridir. Lübnan coğrafyasının bir kısmı İsrail işgali altındayken, Hizbullah'ın operasyonu İsrail birliklerinin 2000 yılında güney Lübnan'dan kaçmasına neden oldu ve 2006'da 33 günlük savaşı kaybetti ve o zamandan beri Lübnan'a karşı ciddi bir eylemde bulunmadı. İsrail rejimi 2006'dan beri Gazze Şeridi'ni kuşatıp defalarca bombalamaya devam etmiştir, ancak Filistin direniş gruplarının güçlenmesi İsrail'in Gazze'ye karşı uzun süreli bir savaşa girmesini engelledi. Aynı zamanda İsrail, Filistin Özerk Teşkilatı ile müzakereler ve uzlaşma yoluyla hedeflerine yaklaşıyor.

Bu olaylar, Batı Asya bölgesindeki direnişin, direniş gruplarının yer aldığı  ülkeler için stratejik bir avantaj olduğunu göstermektedir. Direniş grupları sadece askeri olarak güçlenmekle kalmadı, aynı zamanda halkları ve destekçileri arasındaki direniş ruhunu da güçlendirdi, öyle ki bugün kimse Suriye, Irak, Yemen, Lübnan veya Gazze Şeridi'nin düşüşünden bahsetmiyor. Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) sözcüsü Fevzi Berhum, "Direniş ve Filistin halkı olmasaydı, Filistin davası kaybedilir ve unutulurdu" dedi.

Afganistan'daki olaylar her şeyden önce ülkedeki eksik halkanın "direnişi" ve ABD'ye duyulan güvenin Kabil'in eski yöneticilerinin en stratejik hatası olduğunu göstermiştir.