İsrail rejimin insan hakları konseyinin “bağlayıcı olmayan” raporuna öfkesi
İsrail rejimin temsilcisi Gilad Ardan’ın,ırkçı rejimin Filistin halkına işlediği cinayetleri ile ilgili BM insan hakları konseyinin raporunu yırtması, işgalci rejimin BM’in hatta bağlayıcı olmayan raporlara” bile dayanamadığını gösterdi.
Gilad Ardan 29 Ekim Cuma günü BM genel kurulunda insan hakları konseyinin yıllık raporunu yırtarak, “Tahrif edilmiş bu raporun yeri çöplüktür” dedi.
Sahte rejimin BM temsilcisinin bu tepkisi birkaç açıdan incelenebilir:
Birinci boyut siyonist rejim tarafından insan haklarının yüksek oranda ifşa olmasından duyduğu öfkedir. BM insan haklarının siyonist rejim cinayetleri ile ilgili raporunda yerleşim alanlarının yapılması ve Ürdün nehri batı yakası ile işgal edilen Golan tepelerindeki insan hakları ayrıca Filistinlilerin kendi kaderini belirleme haklarına değinilmiştir. Bu konuların he biri siyonist İsrail rejiminin günlük ve sürekli olarak Filistinliler hakkında işlediği cinayet ve suçlardır. Buna rağmen İsrailli yetkililer batı ülkeleri ve özellikle Amerika’da sahip oldukları güçlü lobilerle çakma rejimin insan hakları ihlalleri ile ilgili benzer raporlar sunmamalarını bekliyor.
İkinci boyut, insan hakları konseyinin İsrail rejiminin insan hakları karnesine ilişkin çalışmaları ile ilgili endişeleridir. Konseyin, Birleşmiş Milletler'in tüm üyeleri tarafından sürekli olarak izlenen İnsan Hakları Periyodik İncelemesi (UP) adlı bir mekanizması vardır.
Gilad Ardan’ın belirttiğine göre insan hakları konseyi kurulduğu 15 yıllık çalışması sürecinde 95 bildiri ile ırkçı İsrail rejimini eleştirmiş veya saldırıda bulunmuştur, fakat diğer ülkeler hakkında 142 bildiri yayınlamıştır. Başka bir ifade ile insan hakları konseyi son 15 yılda yayınladığı 237 bildirisinden 95’ini korsan rejimin cinayetlerine ayırmıştır, bu da bildirilerin neredeyse yüzde 40’ını oluşturuyor. Bu rakamlar Filistin halkının insan haklarının korsan rejim tarafından açıkça ihlal edildiğini gösteriyor.
Üçüncü boyutu ise insan hakları raporunu yırtan korsan rejimin BM temsilcisinin, bizzat hareketinin özü ile ilgilidir. Bu hareket ırkçı rejimin esasen küresel kurumlar ve özellikle BM ve bağlı kurumları kale almadığı ve önemsemediğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Aralık 2016’da da işgalci rejimin yerleşim alanları inşa etmesini kınayan ve durdurulmasını istemesiyle ilgili bildiri yayınladı. Fakat Tel Aviv bildirinin ardından yine yerleşim alanı inşasına devam etmekle kalmadı üstelik sayısını arttırarak yapımını da hızlandırdı. Bu bağlamda ırkçı rejim kabinesi son günlerde yine işgal altındaki bölgelerde 3.000'den fazla yeni işgal konutun inşasını onayladı.
Aslında sahte rejimin hukuki belgeler ve özellikle BM bildirilerine karşı küstah davranmasının sebebi, batılı güçlerin ırkçı rejimin insan hakları cinayetleri ve girişimlerine verdiği destek veya karşısında sessiz kalmasıdır.
Bu bağlamda İran insan hakları komitesi sekreteri ve yargı erki uluslararası işler yardımcısı Kazım Garibabadi bu bağlamda twitter üzerinden bir mesajda, “insan haklarının defalarca ve açıkça ihlallerine karşı sözde insan haklarını savunan gruplar ve kurumların sessiz kalmalarının, korsan rejime BM insan hakları konseyi başkanının raporunu yırtma cesareti vererek konseyi alaya almasına sebep olduğunu” belirti.
Dördüncü boyutu ise BM’in benzer hareketlere karşı kendini ve kurumlarını savunamazsa uygulamada bildirilerinin üyeler tarafından dikkate alınmamasına yol açmasıdır. Tabi ki batı ve özellikle Amerika’nın BM’deki nüfuzu nedeni ile BM’in kendini, saygısızlıkta bulunanlara karşı savunması da pek beklenmiyor. Tabi ki insan hakları konseyin raporları ve bildirileri de bağlayıcı olmadığı ve sadece tavsiye amaçlı olduğunu da unutmamak gerekiyor fakat bu bile ırkçı rejimin öfkesine sebep olduğu görülüyor./