Beyrut'a dönüş; Suudi Arabistan'ın yeni taktiği mi yoksa yaklaşımı mı!
(last modified Sun, 10 Apr 2022 14:03:47 GMT )
Nisan 10, 2022 17:03 Europe/Istanbul
  • Beyrut'a dönüş; Suudi Arabistan'ın yeni taktiği mi yoksa yaklaşımı mı!

6 ay sonra Suudi Arabistan sonunda bir kez daha kendi büyükelçisini Beyrut'a gönderdi.

Bilindiği gibi Lübnan kasım 2019'dan beri sürekli şekilde istikrarsızlık ve olaylara sahne olmuştur. Lübnan'ın eski Başbakanı Saad Hariri Kasım 2019'da görevinden istifa etti. Ardından başbakanlık koltuğuna oturan Hassan Diyab'in başbakanlığı sadece 7 ay sürdü. Diyab görevinden istifa ettikten sonra 13 ay geçici başbakanlık yaptı ve sonunda Necip Mikati Başkanlığında Lübnan'ın yeni ve geçici kabinesi kuruldu. 
Bu olayların ardından Lübnan'ın istikrara kavuşup, olayları geride bırakacağı beklenirken, Suudi Arabistan'ın ani ve açık müdahalesi ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi'nin bazı üyelerinin yardımıyla oluşturduğu tam teşekküllü baskı ile Lübnan'ı yeni bir kriz dalgasına sürüklemiş oldu.
Geçen Ekim ayında Necip Mikati kabinesi kurulduktan sonra, Lübnan'ın eski Enformasyon Bakanı George Kardahi'nin bakanlık görevine seçilmeden önce, Yemen savaşı hakkındaki açıklamasının yayınlanmasından sonra, Lübnan'ın Fars Körfezi İşbirliği Konseyi ile ilişkileri yeniden gerilemiş oldu.
Kardahi, bakanlık görevine gelmeden bir ay önce verdiği demeçte, Yemen savaşını beyhude bir savaş olarak niteleyerek, Ensarullah'ın kendini savunma hakkına sahip olduğunu ifade etmişti. Kardahi'nin bu sözleri, Suudi Arabistan ve bu ülkeyi takip eden bazı Arap ülkelerinin sert tepki ve itirazına yol açtı.
 Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Kuveyt, kendi büyükelçilerini Lübnan'dan çağırarak, Lübnan'ın büyükelçilerini de sınırdışı ettiler. Bu yaklaşım, Lübnan'da yeni siyasi anlaşmazlıklar ve istikrarsızlıklara yol açtı ve sonunda Kardahi'nin görevinden istifa etmesiyle son buldu.
George Kardahi'nin istifasının ardından Suudi Arabistan ve diğer 3 Arap ülkesi, kendi büyükelçilerini Lübnan'a tekrar göndermekten kaçınarak, Hizbullah'ın konumunu zayıflatmaya gayret gösterdiler ancak bu işlerinden herhangi bir sonuç alamadılar. Geçen ocak ayında Kuveyt Dışişleri Bakanı, Lübnan'a yaptığı ziyaretinde, Arap ülkelerinin Lübnan ile ilişkilerinin düzeltilmesine ilişkin bir öneri sundu. Kuveyt'in sunduğu ve Lübnan ile 4 Arap ülkesi arasında güven ortamının oluşturulmasını içeren öneri, Beyrut yönetimi tarafından kabul edildi. Yaklaşık önerinin sunulması üzerinden 3 ay geçerken, Suudi Arabistan'ın büyükelçisi Velid el Bühari, nihayet Beyrut'a döndü.
Suudi Arabistan Büyükelçisi'nin Beyrut'a dönmesi, ilk adımda Riyad'ın dış politikasında gerilimi azaltma yaklaşımı doğrultusunda bir eylem sayılıyor. Suudi yöneticiler, diğer Arap ülkelerinin iç işlerine müdahalesinin bir olumlu sonucu olmayacağı kanaatine varmıştır. Diğer yandan, dış politika alanındaki büyüyen gerilim, bu ülkenin içinde de ağır bedel ve maliyeti olacaktır. Buna göre, Katar, İran ve Türkiye gibi ülkelerle gerilimi azaltma ve Yemen'deki kriz düzeyini hafifletmeyi gündemine almıştır.
Diğer bir konu da, Suudi Arabistan'ın Lübnan'ı bırakmak istememesine ilişkindir. Suudi Arabistan kuşkusuz, Lübnan'daki varlığı ve etkinliğini korumaya ve güçlendirmeye çalışmakta. Beyrut'ta büyükelçisi olmaması, bu hedefin gerçekleşmemesine yol açabilir. Suudi büyükelçi, Lübnanlı yetkililer ve şahsiyetlerle temas halinde olup, iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesini ve de Suudilerin Lübnan'daki etkinliğinin korunmasını sağlayabilir.
Arap ülkelerinin büyükelçilerinin Lübnan'a dönüşü ise, Arap ülkelerinin Beyrut ile ilişkilerini yeniden canlandırma şeklinde yorumlanabilir./