Dünya Kudüs Günü'nün Filistin'i Canlı Tutma Girişimi Olması
(last modified Sat, 30 Apr 2022 02:42:14 GMT )
Nisan 30, 2022 05:42 Europe/Istanbul
  • Dünya Kudüs Günü'nün Filistin'i Canlı Tutma Girişimi Olması

Dün, 29 Nisan Cuma günü Dünya Kudüs Günüydü. Bu bağlamda İran'da ve bölge ülkelerinde görkemli törenler ve yürüyüşler düzenlendi.

İran İslam Devrimi'nin zaferinden 6 ay sonra İran İslam Cumhuriyeti'nin büyük kurucusu İmam Humeyni –ks-, mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü Dünya Kudüs Günü ilan etti. Bu girişimin temel amacı, Filistin meselesini İslam dünyasında canlı tutmaktı. Ama asıl önemli olan soru, Kudüs Günün Filistin meselesine nasıl yardımcı olması ve yaşatması sorusudur. 
Her şeyden önce; İmam Humeyni, Kudüs Günü girişimini gündeme getirdiğinde, İslam ülkeleri arasında Filistin konusunda bir tür umutsuzluk ve çaresizlik yaşanıyordu, çünkü Arap ülkeleri işgalci rejime karşı savaşta defalarca mağlup olmuş ve Batılı güçler de Siyonist Rejimi sonuna kadar destekliyorlardı.
Dünya Kudüs Günü'nün açıklanması girişimi Filistin'e destek konusunu milletler düzeyine çıkardı ve bu konuda halk direnişi oluşturdu. Farklı ülke halkları, hatta Müslüman olmayan ülkeler bile Filistin ile dayanışmalarını ilan ettiler ve Filistinliler Kudüs'ü Siyonist işgalden kurtarmak için seferber oldular. Böylece Filistin sorunu yeniden canlandırıldı ve hala canlı tutulmaktadır. Bu arada bazı Arap ülkelerinin uzlaşması ve Siyonist rejimle beraber hareket ederek medya bağlamında bile Filistin meselesini marjinalleştirme ve küçük bir mesele haline getirmeleri başarısız olmuştur.
Bu bağlamda  Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziad Nahale 28 Nisan günü şunları söyledi: "Filistin halkının direnişi ve Lübnan direnişinin hazırlığı ve İran'ın devrimci söylemi bize galebe çalacağımıza dair güvence verdi. Kazanacağımızı biliyoruz.  İran İslam Cumhuriyeti, hakkı, Filistin'i ve Kudüs'ü desteklemek açısından uluslararası yolun tam tersi yönünde ilerliyor."
İkinci mesele, İslam Devrimi'nin zaferinden sonra Filistin'i desteklemek ve işgalci Siyonist rejime karşı savaşmak için Filistinli olan ve olmayan halk örgütleri kuruldu. Filistin İslami Cihad, Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ve Lübnan Hizbullah'ı bu örgütler arasındadır. Aslında bu kuruluşlar Kudüs girişiminin getirileridirler. Bu örgütler halkın desteğiyle kurulmuş ve güçlerini halk desteğine dayandırmışlardır. 
Bu düşünce, direnişin halk tabanında yayılmasına neden oldu ve bugün halk tabanlı olan güvenlik ise, istikbar karşıtı ve anti-Siyonist doğası ile beraber diğer ülkelere de yayılmıştır. Direniş düşüncesinin diğer ülkelere yayılması, Filistinlilerin işgalci rejimin cinayetleriyle yüzleşme kararlılığını artırarak, onlara bu rejime karşı zafer ve topraklarının kurtarılması umudu verdiği gibi Mescid-i Aksa'nın da korunmasını sağlamıştır.
Üçüncü mesele Kudüs Girişiminin doğasında güçlenmenin olmasıdır. Nitekim Filistin davasını güçlenmeden canlı tutmak temelde imkânsızdır. Filistin'e yönelik baskıları ve işgalci rejimin Kudüs'teki cinayetlerini teşhir edecek destek ve halk hareketlerinin yanı sıra Siyonist rejime karşı mücadelenin de temellerinin atılması gerekiyordu.
Başka bir deyişle, Filistin'i savunma yolunun, diğer ülkelerin mücadelesini ummak değil, bizzat kendilerini güçlendirmek olduğu fikri Filistinlilere aşıladı. Çeşitli Filistinli grupları, askeri kolları ve güçlerini oluşturarak güçlenmeye başladı. Buna göre, Filistinliler yavaş yavaş "taş"la savaşmaktan "füzeler ve İHA'larla" savaşmaya geçtiler. 
Bu güçlenme aynı zamanda Siyonist rejimin zayıflıklarını da ortaya çıkardı ve Filistin'in zaferi için umutları artırdı. Bu sonuç, İmam Humeyni'nin –ks- kutsal Ramazan ayının son Cuma gününü Kudüs Günü olarak adlandırma konusundaki stratejik girişimi ile uyumludur./