Azerbaycan Cumhuriyeti ve NATO işbirliğinin Kafkasya'daki etkisi
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin NATO ile işbirliği, askeri tatbikatların ötesine geçerek, Azerbaycan askeri kuvvetlerinin NATO tarafından eğitilmesi aşamasına gelmiştir.
Bu eğitim dönemleri, Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı ile Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) arasındaki işbirliği çerçevesinde Bakü Milli Savunma Üniversitesinde gerçekleştirildi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı'na göre, bu eğitim döneminin düzenlenmesinin amacı, kritik anlarda kullanılmak üzere Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerinin kalitesini artırmaktır.
Bu eğitim dönemi sırasında, NATO Komuta Eğitim Grubu, Azerbaycan Cumhuriyeti Ordusunun bazı askerlerine NATO, personel yapısı ve askeri operasyonların planlanması süreci ile ilgili çeşitli alanlarda brifingler ve genel bilgiler verdi.
Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasıyla bağımsızlığını kazanmasının ardından Azerbaycan Cumhuriyeti, NATO'nun "Barış için Ortaklık" programına katıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri, Bireysel Ortaklık Eylem Planı (IPAP) ve NATO Operasyonel Kabiliyetler Değerlendirme ve Geri Bildirim Programı (OCC E&F) doğrultusunda psikolojik ve istihbarat operasyonları, deniz ve hava operasyonları konusunda eğitilmektedir.
NATO, Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki mayın temizleme projelerini de mali olarak desteklemektedir. Tabii ki, operasyonel olarak, Azerbaycan Cumhuriyeti Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ile yakın bir şekilde çalıştı ve uzun yıllar NATO güçleriyle Afganistan'da bulundu, o kadar ki bu örgütün yetkilileri Azerbaycan Cumhuriyeti'nden yakın bir müttefik, misyonda güvenilir ve değerli bir ortak olarak söz etti.
Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı, Doğu Akdeniz Çokuluslu Deniz Tatbikatı çerçevesinde Türkiye'deki NATO operasyonuna ülkenin çok sayıda deniz personelinin katıldığını duyurdu. NATO ile olan bu işbirliği ve Türkiye, Pakistan ve Gürcistan ile ikili ilişkilerin derinleşmesi, özellikle Azerbaycan-Ermenistan ihtilafı başta olmak üzere Kafkas bölgesindeki gerilimlere ilişkin endişeleri artıran unsurlar arasında yer alıyor.
Örneğin, Türkiye ile Azerbaycan arasında "Şuşa Deklarasyonu" olarak bilinen ittifak belgesi, Azerbaycan Cumhuriyeti'nde bir Türk askeri üssü kurma olasılığını gündeme getiriyor ve bu da Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov'un NATO üye ülkelerinin yani Türkiye'nin, Rusya yakınlarında olduğunun Moskova'nın dikkatini çektiğini Rusya'nın sınırlarındaki güvenliği ve çıkarlarını sağlamak için gerekli önlemleri almalarına neden olacağını belirtti. Azerbaycan Cumhuriyeti donanmasının güçlendirilmesi ve savaş gemilerinin Hazar Denizi'nde tatbikat yapması da bu endişelerin kapsamını artırmıştır.
Bu bağlamda Rusya konusunda uzman olan Ruhullah Müdebbir, Batı'nın Beyaz Rusya, Ukrayna ve diğer ülkeleri NATO'ya katılmaya teşvik ederek Doğu ülkelerinin sınırlarını güvensiz hale getirmek istediğine inanıyor. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) geçtiğimiz yıl Rusya Federasyonu sınırlarının en yakın bölgelerinde 10 tatbikat düzenlemesi ise, bu yönde değerlendirilmelidir.
NATO'nun Siyasi ve Güvenlik İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve NATO'nun Kafkaslar ve Orta Asya Özel Temsilcisi Javier Klomina Piriez'in bir ay önce Bakü'ye yaptığı ziyaretin ve askeri ve siyasi yetkililerle yaptığı görüşmenin, bu konudaki çabaların bir örneğidir. NATO'nun doğuya doğru genişleme stratejisi doğrultusunda Azerbaycan Cumhuriyeti ile ilişkileri derinleştirmesi artık öngörülebilir.
Birçok uzman Rusya-Ukrayna savaşının ana nedenlerinden birinin NATO hareketlerinin yoğunlaşması ve örgütün gerilimleri arttırma adımları olduğuna inanırken, Rusya'nın çevresindeki ve Kafkasya bölgesindeki NATO hareketleri yoğunlaşmaktadır. Geçmişte, önde gelen bir siyaset bilimi profesörü olan John Mershamir gibi bazı Batılı uzmanlar bile ABD ve NATO'nun Ukrayna'yı anlaşmaya dahil etme çabalarını kınamıştı.
Bu uzman ABD ve NATO'nun Doğu'ya yönelik politikasını eleştirerek, eski ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Bükreş zirvesindeki açıklamalarına atıfta bulundu ve Gürcistan ve Ukrayna'yı NATO'ya sokma çabalarının Batı'nın haddini aşmasına denk geldiğini belirtti.
Bu nedenle Doğu Avrupa'daki güvenlik krizi ve Rusya'nın komşu bölgelerdeki NATO hareketlerine duyarlılığı dikkate alındığında, NATO'nun Kafkaslar bölgesindeki varlığı gerginliğe neden olabilir ve Ukrayna krizi senaryosunu tekrarlayabilir. Başka bir deyişle, bu güvenlik organizasyonunun hareketleri sadece güvensizlik oluşturmakla kalmıyor tam aksine, pratikte bölgede savaşlara ve ciddi gerginliklere de yol açıyor. ve bölge uluslarının kaderine sayısız tehditler oluşturuyor. Kafkasya'da NATO varlığı ve adımlarının yoğunlaşması, bölge ülkeleri arasındaki güvenlik ve siyasi gerilimleri artırabileceği gibi, bu ülkelerin halkları arasında huzursuzluğu ve bölünmeyi de körükleyebilir.
Bu arada bölgesel yönetimler, başta NATO olmak üzere Batılı örgütlerin müdahalesi olmadan ikili ve çok taraflı işbirliğini genişleterek bölgeyi güvence altına alabilecekleri gibi, olası anlaşmazlıkları NATO maceralarına başvurmadan çözme imkanı da var.