Biden hükümetinin dış siyasetinde Batı Asya'nın yeri
Amerika başkanı Joe Biden Batı Asya bölgesine düzenlediği ziyaret turunun ilk ayağında işgal edilen Filistin topraklarına gitti ve gelecek günlerde de Arabistan'a gidecektir.
Bu ziyaret son 1,5 yılda Amerika'nın Batı Asya ile ilgili siyasetinde açık çelişkilerin göze çarptığı halde yapılıyor. Biden dolaylı olarak Asrın Anlaşması'nın ve Siyonist rejim tarafından iki devletli çözümün göz ardı edilmesini eleştirdi. Aynı zamanda Suudi Arabistan'ın iç ve dış siyasetini açıkça eleştirirken Yemen savaşının durdurma gereğini vurguladı ve Amerika'nın İran ile nükleer anlaşmaya geri dönmesini istedi ve Washington'un İran'a uyguladığı maksimum baskı siyasetinin yenilgiye uğradığını belirtti. Aynı zamanda Bağdat yönetimi ile vardığı anlaşma uyarınca işgal askerlerinin bir kısmını Irak'tan çekti.
Buna rağmen zamanla Biden hükümetinin Batı Asya siyasetleri değişti, bu değişiklikler onun ilk tutumu ile açıkça çelişki içindedir. Bu arada Amerika'nın siyonist rejime desteği artmıştır, nitekim Biden'in Batı Asya'ya ilk ziyareti de işgal altındaki Filistin topraklarına olmuştur. Arabistan'ı açıkça eleştirmek ve Suudi veliahdı Muhammed bin Salman ile görüşmemek iddiaları, yerini daha fazla petrol üretimi için Washington'un Riyad'a olan ihtiyacı almıştır, bu yüzden Biden Arap ülkelerine ilk ziyaretini Arabistan'a yaparken Muhammed bin Salman ile görüşeceği belirtiliyor. İran ile varılan nükleer anlaşma BERCAM'a dönmek iddiaları da uygulamada gerçekleşmemiş ve Biden ise İran'a karşı yaptırımlardan tekrar tekrar yararlanmaya devam ediyor.
Bir diğer önemli konu ise işgal altındaki topraklar, Suudi Arabistan ve genel olarak Batı Asya bölgesindeki mevcut durumla ilgili. Biden, Siyonist rejimin son yıllardaki en kötü siyasi durumunda olduğu bir dönemde işgal altındaki topraklara gitti. İşgal rejimi geçtiğimiz yıllarda, Knesset'in ve kabinenin çökmesiyle karşı karşıya kaldı. Ama şimdi işgal altındaki topraklarda siyasi parçalanmanın doruğunda yer alıyor, öyle ki siyasi ve rakip grupları, pratikte parti ve grup çıkarlarını ulusal çıkarlara tercih ediyor, ağır seçim masraflarına katlanıyor ve rejimi siyasi çıkmaza sokuyor; böyle bir durumda da siyasal yapı da sorgulanır hale gelerek zayıflamıştır.
Gözler her zamankinden daha yoğun bir şekilde Washington ve Riyad arasındaki ilişki türüne dikildiği bir ortamda Amerika başkanı Suudi Arabistan'a gidiyor. Zira bir çok siyaset uzmanına göre Biden hiçbir kazancı olmadan, Suudi Arabistan'a karşı dış siyasetini değiştirmek zorunda kaldı. Aynı zamanda Biden'in Riyad'a ziyaretinin başlıca kazananı da Muhammed bin Salman olacaktır, zira bu durumu, krallık koltuğuna daha rahat oturmak için kullanırken insan hakları baskılarından daha rahat kurtulabilir.
Tüm bu şartlar 3 önemli konuyu içeriyor.
Birincisi, Amerika, Batı Asya'nın siyasi ve güvenlik yapısını eskisi gibi etkileyemez.
İkincisi, Joe Biden'ın Batı Asya turunun Washington için özel bir sonucu olmamasının yanı sıra bölge içi ilişkilere, özellikle Suudi Arabistan ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilere önemli bir etkisi olması pek olası değil.
Üçüncüsü, Biden'in ziyareti ardından, Arabistan ve Siyonist rejim ilişkilerinin muhtemelen iyileşmesi, Biden ziyaretinin getirisi sayılmayacaktır zira bu konu son yıllarda Arabistan'ın siyaset yapısındaki eğilimin sonucu şekillenmiştir.
Fakat yine de Arabistan'ın Siyonist rejim ile ilişki konusunda BAE ve Bahreyn gibi davranmamayı ve ilişkilerinin gizlice devam etmesini tercih ettiği görülüyor./