Nasrullah'tan, Siyonist düşmana karşı direnişi sürdürme gerekliliğine vurgu
Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, İmam Hüseyin (a.s.)'ın Erbain münasebetiyle yaptığı konuşmada, direnişi Siyonist düşmanla mücadelenin tek yolu olarak nitelendirdi.
Seyyid Hasan Nasrullah'ın yaptığı konuşmasının farklı boyutları vardı, ancak önemli boyutlarından biri, işgalci Kudüs rejiminin cinayetlerine odaklanmak ve bu düşmanın cinayetleriyle başa çıkmanın tek yolunun direniş olduğunu vurgulamaktı.
Seyyid Hasan Nasrullah'ın bu konudaki ilk işareti Sabra ve Şatilla cinayetiydi. 40 yıl önce işlenen bu cinayette Siyonist rejim hem Filistinli avareleri hem de Lübnan halkını hedef almış, 3500 Filistinlinin yanı sıra 1.900 Lübnanlı da şehit olmuştur. Seyyid Hasan Nasrullah'ın deyimiyle, "Sabra ve Şatilla cinayeti, Araplar ve Siyonist rejim arasındaki mücadele tarihinde en büyük ve en iğrenç suçtur ve Siyonist ve Lübnanlı failleri henüz cezalandırılmamıştır."
Dolayısıyla Siyonist rejimin Filistinlilere ve hatta Lübnanlılara karşı işlediği cinayetlerin devam etmesinin nedenlerinden biri de şu: bir yandan Siyonist rejim işlediği en feci cinayetlere rağmen cezalandırılmıyor, diğer yandan hain iç unsurlar da bu rejimle iş birliği yaptıkları için cezalandırılmadığı gibi, aynı zamanda Siyonistlerin ve Batılı destekçilerinin desteğiyle hâlen de siyaset sahnesinde yer alıyorlar. Böyle bir durum devam ettiği sürece Siyonist rejimin cinayetleri de bitmeyecek ve Lübnan gibi ülkeler de siyasi ve güvenlik istikrarına ulaşmayacaktır.
Seyyid Hasan Nasrullah'ın konuşmasında bir diğer önemli nokta, Amerika'nın Lübnan ve Filistin ülkelerini desteklemediği, temelde bu ülkeleri destekleme ve Siyonistlerin cinayetlerini sona erdirme garantilerine güvenilemeyeceğiydi. Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri'nin deyimiyle, "Amerika'nın garantisini kabul etmek, sunağa gitmektir." Hizbullah Genel Sekreteri bu konuda şunları söyledi: "Amerika'nın garantilerini kabul eden herkes, erkeklerini, kadınlarını ve çocuklarını katletmek için maktele götürmeyi kabul eden kişi gibidir." Esasen, Amerika'nın politikaları, özellikle Filistinlilere yönelik Siyonistlerin cinayetlerinin devamı için önemli bir faktördür. Eski ABD hükûmeti tarafından tasarlanan ve uygulanan Yüzyılın Anlaşması, açıkça işgalci rejimin çıkarlarına hizmet eden ve Filistinlilerin çıkarlarına aykırı olan ve Siyonist rejimin Filistinlilere karşı şiddetinin yoğunlaşmasını körükleyen bu politikalardan biridir. Irkçı plan olan Yüzyılın Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinin ardından Siyonist rejim, Filistinlilere karşı plan ve programlarını daha rahat bir kafayla sürdürdü.
Seyyid Hasan Nasrullah'ın dünkü konuşmasında yer alan stratejik nokta, hem işgal rejiminin cinayetlerinin devam etmesi hem de Amerika'nın bu rejime karşı destek politikalarının, işgalci Kudüs rejimiyle başa çıkmanın tek yolunun direniş olduğunu ve müzakerelerin Filistinliler için hiçbir başarı getirmediği gibi, birlik dahil olmak üzere, onların güç inşa etme unsurlarını alacağını kanıtlamasıydı. Bu doğrultuda Seyyid Hasan Nasrullah şunları vurguladı: "Filistin halkı artık müzakerelerin hiçbir faydası olmadığı ve karşılarındaki tek seçeneğin direniş olduğu kesin sonucuna varmıştır." Şimdi Filistinliler arasındaki direniş coşkusu, tüm bölgelere yayılmıştır ve sadece Gazze halkıyla sınırlı değildir. Seyyid Hasan Nasrullah'a göre direnişin tüm Filistin halkı arasında yayılması, düşmanın beklemediği bir konuydu ve başka bir deyişle "Düşman yanlış hesaplama yaptı ve problemle karşılaştı."