İsrail'in Şiddet eylemlerine ABD'yeşil ışık yaktı
(last modified Sat, 11 Jun 2016 07:49:35 GMT )
Haziran 11, 2016 10:49 Europe/Istanbul
  • İsrail'in Şiddet eylemlerine ABD'yeşil ışık yaktı

Siyonist İsrail rejiminin işgal altındaki sindirme ve şiddet eylemlerinin artması ve son aylarda Filistin halkının hareketinin sindirilmesine yönelik saldırıların şiddet kazanması ardından işgal altındaki topraklardan gelen haberler çocuk katili siyonist İsrail rejiminin artık kendi şiddet ve cinayet girişimlerinde hiç bir sınır tanımadığını gösteriyor.

Gelen haberler, çocuk katili siyonist İsrail rejiminin kendi son dönemdeki yenilgilerini telafi etmek ve Filistin halkının Kudüs intifadasından vazgeçirmek ve mücadele hareketlerini kontrol altına almak amacıyla artık toplu cezalandırma yöntemlerini uygulama kararı aldığını gösteriyor.

Telaviv'de iki Filistinli gencin siyonist askerlere yönelik düzenledikleri ve 4 siyonisti helak ettikleri operasyon sonrası Siyonist işgal rejimi Savaş Bakanı Avigdor Lieberman, işgal kabinesinin Batı Yaka’yı kordon altına alma ve Yatta beldesini askeri bölge ilan kararından sonra işgal rejiminde eylem yapan ve eylemlerde şehit olan Filistinlilere ait cenazelerin ailelerine teslim edilmemesi talimatını verdi.

Verilen talimatın Savaş Bakanlığına getirilen Lieberman’ın ilk uygulaması olduğuna dikkat çeken Haaretz gazetesi, bu tutumun daha fazla şiddeti önlemek için cenazelerin verilmesini savunan eski Savaş Bakanı Moşe Yaalon ile İç İstihbarat Birimi (Şabak)’ın başındaki şefler ve işgal ordusundaki rütbeli subayların tutumundan farklı olduğunu yazdı.

Bu talimatta ayrıca Filistinliler ile ilgili bu bölgede şimdiye kadar verilmiş tümk çalışma izin belgelerinin iptal edildiği ve hiç bir Filistinlinin işgal altındaki bölgelerde çalışma hakkının bulunmadığı bildirerek şimdilik 83 bin Filistinli işçinin bu bölgeye girişine engel olmuştur.

Öte yandan konuyla ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı sözcülüsü Mark Toner, "İsrail hükümetinin halkını korumak istemesini ve aynı zamanda bir mesaj vermeye çalıştığını anlıyoruz elbette" ifadesini kullanması Amerika'nın İsrail'in bu cinayet ve şiddet uygulamalarına yeşil ışık yakması şeklinde değerlendirilmiş ve bu açıklamanın İsrail'i daha da cesaretlendirdiği belirtilmekte.

Mark Toner, tüm güçleriyle İsrail'i desteklediklerini ve İsrail'in bu şiddet uygulamalarını anladıklarını söyledi.

Elbette siyonist İsrail rejimi işgal etmiş olduğu Filistin toprakları üzerinde var olduğu günden bu yana aynı şiddet ve cinayet siyasetlerini sürdürmüş ve tüm dünyanın sessizliği karşısında Filistin halkı aleyhinde resmen soy kırım ve ırkçılık siyasetleri uygulamış ve halen de bu siyasetini artırarak devam ettirmektedir. İşgal rejimi Filistin halkının mücadelesini bastırmak amacıyla sürekli olarak sindirme ve korkutma siyasetlerini hayata geçirmiş ve bu yolda hiç bir cinayetten geri kalmamıştır.

İşgal rejimi bulduğu her fırsatta en acımasız cinayet ve katliam politikalarını Filistin halkına karşı uygulamış, ırkçılıkta bulunmuştur.

Şimdi de siyonist İsrail rejiminin bu politikaları şiddetlendirerek devam ettirmesi siyonist rejimin Filistin halkının mücadelesi karşısında acziyetini göstermekte ve tüm bu şiddet politikalarına, cinayetlere, ırkçı girişimlere rağmen Filistin halkının mücadelesi, İslami hareketi devam etmekte, işgalcilere darbe indirmektedir.

Nitekim işgal altındaki Filistin topraklarında son meydana gelen olay da Filistin intifadasında yeni bir aşamaya girildiğini ve özellikle Filistinli gençlerinin bu intifadayı ciddiyetle sürdürme konusundaki kararlılıklarını göstermektedir. Telaviv'de yaşanan bu olay işgal rejimini derinden sarsmış ve İsrail'in artık hiç bir yerde Filistin gençlerinin ölümcül darbeleri karşısında masun olmadıklarını göstermiştir.

Filistin gelişmeleri Filistin halkının kıyamının yeni kahredici bir aşamaya girdiğini gösteriyor. Bu yeni hareket 3. İntifada veya Kudüs intifadası olarak isimlendirilmiş ve siyonist rejim çevresindeki çember her geçen gün biraz daha daralmaktadır.

Hiç kuşkusuz şimdiki 3. İntifada veya Kudüs intifadası önceki iki intifadaya kıyasla çok daha öldürücü ve kahredicidir ve bunun boyutu her geçen gün daha da gelişerek yayılmakta ve hemen hemen tüm Filistin topraklarını kapsamaktadır. Bu kez yalnız Gazze değil, batı Şeria'nın hemen hemen tüm kesimleri ve 67 yılı öncesi işgal edilmiş Filistin toprakları da Kudüs İntifadasınının kapsamı alanına girmiş ve işgal rejimine kabus yaşatmaktadır.