Aralık 10, 2022 07:48 Europe/Istanbul
  • Suudilerin Çin ile ilişkileri ve Doğu'ya yönelimi

Suudi Veliaht Muhammed bin Selman, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'i Perşembe günü Al-Imama Sarayı'nda ağırladı.

Bu, Xi Jinping'in son 6 yılda Suudi Arabistan'a ikinci ziyareti. Çin Devlet Başkanı 2016 yılında Arabistan'ı ziyaret etmişti. Ülkenin  resmi Haber Ajansı, bu ziyaretin Arabistan kralı Selman bin Abdulaziz'in daveti üzerine yapıldığını ve amacının iki ülke arasındaki tarihi ilişkileri ve stratejik ortaklığı genişletmek olduğunu duyurdu.
 Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning Çarşamba günü yaptığı açıklamada, bu ziyaretin Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Pekin ile Arap dünyası arasındaki en büyük ve en üst düzey diplomatik ilişkileri arttırma ziyareti olduğunu söyledi.
Bu gezi ile ilgili birkaç görüş gündemde:
Bazıları, Çin Devlet Başkanı'nın Riyad ziyaretinin Suudi Arabistan'ın yüzünü Doğu'ya çevirmesi anlamına geldiğine inanıyor. Muhammed bin Selman, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'i sıcak bir şekilde karşıladı. Bu sıcak karşılama gerçekleşse de, Bin Salman ABD Başkanı Joe Biden'ı  soğuk bir şeklide karşılamıştı  Ayrıca Çin mevcutta Suudi Arabistan'ın en büyük ticaret ortağı konumunda. Suudi Arabistan'ın geçen yıl Çin'e yaptığı ihracatın değeri 50 milyar doları aştı ve krallığın toplam ihracatının %18'inden fazlasını oluşturdu. Xi Jinping'in Riyad ziyareti sırasında Çin ile 30 milyar dolarlık 34 sözleşme imzalandı.
Diğer bir bakış açısı da, Suudi Arabistan'ın Çin ile ilişkilerini genişletmesinin Doğu'ya dönüşü anlamına gelmediğini , Riyad'ın Washington'dan duyduğu güçlü memnuniyetsizliğin ifadesi olduğunu yönündedir. Joe Biden'ın Ocak 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Amerikan hükümeti, Suudi Arabistan'ı ve özellikle bu ülkenin veliahdı bin Salman'ı hor gördü. Biden'ın geçtiğimiz Temmuz ayında Arabistan'a yaptığı ziyaretten önce Bin Salman, ABD'nin insan hakları baskıları nedeniyle siyasi tecrit içindeydi. 
Biden'dan önce bile Donald Trump, özellikle Suudi Arabistan'a yönelik sözlü politikasında aşağılayıcı bir tavır sergilemiş ve Washington'un desteği olmadan Riyad'ın iki hafta bile ayakta kalamayacağını defalarca ifade etmişti. Özellikle Biden döneminde yaşanan bu olaylar ve gelişmeler, Suudi yetkililerin ABD'nin Suudi Arabistan'ı gerektiği gibi desteklemediği sonucuna varmasına neden oldu.
Riyad, Washington'ın kendisine bir "ortak" değil, bir "müttefik" gibi davranmasını bekliyor. Dolayısıyla Riyad, Washington'dan duyduğu rahatsızlığı dile getirmek amacıyla Pekin'le ilişkilerini genişletti, bu da yüzünü Doğu'ya çevirmek anlamına gelmiyor. Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin Batı Asya programı direktörü John Alterman şunları söylüyor: "Suudi Arabistan'ın Çin ile ilişkisi ABD'ninkinden çok daha hızlı gelişiyor gibi görünse de, gerçek ilişki olarak değerlendirilemez. Çin ile olan ilişkiler ABD ile olan ilişkiyle karşılaştırıldığında, karmaşıklık ve yakınlık açısından silik ve önemsizdir."
Üçüncü görüş ise Suudi Arabistan'ın yüzünü Doğu'ya dönüp Amerika başta olmak üzere Batı'dan uzaklaşmadığı, ancak Çin'in dünyanın en büyük ekonomik gücü olduğunu anladığı ve Riyad’ın Pekin'in bu kabiliyetini kendi ekonomik çıkarları için kullanmaya çalıştığı yönündedir. İki ülke arasındaki ilişkiler de ekonomik ilişkilere dayalıdır ve güvenlik ve askeri alanlar ile daha az alakalıdır. Bu sebeplerden biri Arabistan'ın güvenlik yapısının ABD'nin elinde olması ve bu ülkenin güvenlik açısından son derece Washington'a bağımlı olmasıdır.
 Aynı zamanda bazıları, Pekin ile ilişkilerin genişlemesinin Washington'un öfkesine yol açabileceği ve Suudi Arabistan ile ABD arasındaki uçurumu derinleşeceği konusunda uyarıda bulunuyor. Bu durum ise Muhammed bin Selman'ın ihtiraslı girişimlerini tehlikeye sokacak ve Amerika'nın diğer prensleri desteklemesi için zemin hazırlayacaktır. Uzmanlara göre "Riyad, Pekin ile uyumlu olması gereken stratejik hesaplamalara dayalı çalışıyor, çünkü artık gerekli ve zorunlu bir ekonomik ortaklık söz konusu.  Çin ile bağları genişletmenin geri tepmesi de mümkün.  ABD-Suudi ilişkilerinde daha fazla sürtüşmeye yol açma riski kesinlikle var, ancak Muhammed bin Salman kesinlikle bunu inadına yapmıyor./
 

Etiketler