Suriye halkının içme su sıkıntısının devam etmesi 
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i229238-suriye_halkının_içme_su_sıkıntısının_devam_etmesi
Türkiye ve Suriye'nin ikili ve Rusya arabuluculuğuyla Suriye'de istikrarsızlık ve savaşa son verilmesi için düzenlediği müzakerelere rağmen ve de Ankara hükümetinin  askerlerini Suriye topraklarından çekme kararına karşın Türkiye hükümeti bu kez de  Haseke bölgesinde yaklaşık bir milyon civarında insanın içme suyunu temin eden Alluk su istasyonunun suyunu kesti. 
(last modified 2024-12-09T07:52:16+00:00 )
Ocak 11, 2023 16:23 Europe/Istanbul
  • Suriye halkının içme su sıkıntısının devam etmesi 

Türkiye ve Suriye'nin ikili ve Rusya arabuluculuğuyla Suriye'de istikrarsızlık ve savaşa son verilmesi için düzenlediği müzakerelere rağmen ve de Ankara hükümetinin  askerlerini Suriye topraklarından çekme kararına karşın Türkiye hükümeti bu kez de  Haseke bölgesinde yaklaşık bir milyon civarında insanın içme suyunu temin eden Alluk su istasyonunun suyunu kesti. 

Türkiye ordusunun Suriye'nin kuzeyine yönelik saldırılarının devam etmesinden sonra, Rasulayn'ın doğusundaki Alluk su istasyonundan bu şehrin batısındaki Al-hama istasyonuna kadar uzanan su boru hattı boyunca Haseke halkının içme suyu hala kesik. Aynı bağlamda Haseke İçme Suyu Kurumu Başkanı "Mahmud Al-Akla" şunları söyledi: "Suriye Su Kurumu mevcut durumda Haseke sakinlerine tuzdan arındırma tesisleri aracılığıyla içme suyu sağlamak için çalışıyor ve uluslararası kuruluşlarla etkileşim ve işbirliği yapıyor. Su tanklarını doldurmak için ise hayır kurumları bile çalışmaktadır.  "Mahmud Al-Akle" Haseke bölgesinde bugüne kadar yirmi tuzdan arındırma makinesinin kurulduğunu vurguladı.

Türkiye kuvvetleri, art arda beşinci aydır, Suriye'nin kuzeyindeki Haseke şehri ve batı banliyölerinde yaklaşık bir milyon kişiyi içme suyundan mahrum bıraktı ve böylece bir savaş suçuna bile imza attığı söylenebilir. Suriye Dışişleri Bakanlığı ise mükerrer mektuplarında BM Güvenlik Konseyi'nden Recep Tayyip Erdoğan hükümetini Alluk su pompalama istasyonunu yeniden çalıştırmaya zorlamasını ve Ankara hükümetinin başka hiçbir amacı olmayan insanlık dışı eylemleriyle hesaplaşmasını istedi. Sivillere baskı yapmanın ve onları hayatın temel olanaklarından mahrum bırakmasını engellemesini istedi. 

Mevcut durumda, Türkiye'nin Suriye'de devrim dediği şeyi destekleyerek ve Esad iktidarını ortadan kaldırmaktan başka hedefi olmadığı halde son 11 yıldır Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetini deviremediğini göz ardı etmemeliyiz.  Türk hükümetinin Suriye meselelerine müdahalesi sonucunda Ankara'nın desteklemesi neticesinde ayrılıkçı milisler ve teröristler Türkiye'nin güney sınırlarında güç kazandı. Bu grup terörist akımlar, Fars Körfezi kıyılarında bulunan bazı gerici Arap ülkelerinden ve başta da ABD'den silah ve mali destek alıyor. Birkaç ay önceden beri ise Beşar Esad'ın Suriye'de ortadan kaldırılamayacağını, kendisinin ve Suriye hükümetinin bekasının Türkiye'nin ulusal güvenliğinin çıkarına olduğunu anlayan ve itiraf da eden Erdoğan hükümeti, yanlış dış politikasını değiştirme arayışına girdi. Bu, muhalefet partilerinin liderlerinin son yıllarda hep bu konuyu vurgulamasına rağmen gerçekleşmektedir. Ancak Ankara hükümetinin yetkilileri ve AK Parti'nin düşünce kuruluşu, muhalefetin bu bilgilerine dair ilkeli bir anlayışa sahip değildi. AKP hükümet yetkilileri, sonunda muhalefetin taleplerini kabul ederek iktidar partisinin pozisyonunun öngörülemeyen risklerle karşı karşıya kalacağına inanmaya başladı. 

 

Rusya'nın arabuluculuğunda Türkiye-Suriye müzakerelerinin başlamasının ardından, Moskova'da Türk Savunma Bakanı Halusi Akar'ın katılımıyla, Suriye Savunma Bakanı Orgeneral Ali Mahmud Abbas'ın ve Rus Savunma Bakanı Sergei Şoygu'nun arabuluculuğunda gerçekleştirilen üçlü görüşme gerçekleşti.   Rusya, tarafların birçok sorununu sona erdirmeye çalıştığı söylenebilir.  Bu bağlamda, Suriye hükümetine yakın Suriye gazetesi Al-Watan geçen Cumartesi Şam'daki bilgili kaynaklardan alıntı yaparak şunları bildirdi: "Moskova'da seçkinler ve Rusya cumhurbaşkanlığı ile yapılan üçlü toplantının atmosferi iyi geçti. Türkiye ve Suriye istihbarat teşkilatları tarafından yürütülen bir dizi görüşmenin sonucu ve meyvesi ise bu durum değerlendirilebilir. İki tarafın (Suriye ve Türkiye) üzerinde mutabakata vardığı birkaç nokta olmasaydı bu [üçlü] görüşme gerçekleşmezdi." 

 Türk kuvvetlerinin tüm Suriye topraklarından çekilmesi de dahil olmak üzere Şam'ın çıkarlarını ve koşullarını güvence altına alan noktalar da söz konusudur.  İsmini vermek istemeyen bir kaynak Al-Watan gazetesine konuyla ilgili olarak "Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki güçlerini tamamen çekmeyi kabul etti ve ayrıca Suriye topraklarının egemenliğine ve bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi" dedi. Erdoğan hükümetinin başta kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere Suriyeli siviller üzerindeki baskısı ise, bazı Türk haber kaynaklarının Türk ve Suriye dışişleri bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ile Faysal Mikdat arasında Sergey Lavrov'un huzurunda bir görüşme olasılığını bildirmesiyle yoğunlaşıyor. Böylelikle ilk anlaşmaların ardından, hiç şüphesiz Türk ve Suriye diplomatik kurumlarının başkanlarının görüşmesi, iki ülke başkanlarının görüşmesine zemin hazırlayabilir ve iki ülke sınırlarına barışı getirebilir.