Batı'nın Siyonist rejime sürekli desteği; Balfour Deklarasyonu'nun üzerinden 106 yıl geçti
2 Kasım 2023, meşhur Balfour Deklarasyonu'nun 160. yıldönümüne denk geliyor.
Balfour Deklarasyonu, 1917 yılında İngiltere dönem Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour tarafından İngiliz Avam Kamarası üyesi Yahudi politikacı Walter Rothschild'e yazılan bir mektuptu. Bu mektupta dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı, hükümetinin Filistin'de Yahudiler için ulusal bir yurt kurulması yönündeki olumlu tutumunu duyurdu. Balfour Deklarasyonu, Filistin'de Yahudiler için bir ulusal devlet kurulmasının tarihsel arka planı olarak bilinen İngiltere'nin tarihindeki en utanç verici açıklamalardan biridir.
Balfour Deklarasyonu tarihin en sömürgeci uluslararası belgelerinden biridir; çünkü bu deklarasyonla sömürgeci bir hükümet, sahip olmadığı toprakları (Filistin), ona sahip olanlar (Filistinliler) adına, onu hiç hak etmeyenlere (Siyonistler) vermiştir, tarihte benzeri görülmemiş bir şekilde bir toprağın işgaline ve bir milletin yerinden edilmesine yol açan bir felaket. "İnsanları milletsiz bir vatana yerleştirmek" kampanyası çerçevesinde yazılan Balfour Deklarasyonu'nun yayımlanmasının ardından tarihi Filistin topraklarına kitlesel Yahudi göçü başladı.
“Sevgili Lord Rothschild, Majestelerinin Hükümeti adına, Siyonist Yahudilerin Bakanlar Kuruluna sunulmuş ve üzerinde mutabakata varılmış olan istek ve arzularına olan sempatimizi ve sempatimizi iletmekten büyük mutluluk duyuyorum.” Şeklinde başlayan Balfour Deklarasyonu şöyle devam ediyor: Majestelerinin hükümeti, Filistin'de Yahudi halkı için ulusal bir vatanın kurulmasını ilgiyle takip ediyor ve bunu mümkün kılmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin'de yaşayan Yahudi olmayan grupların sivil haklarına veya diğer ülkelerdeki Yahudilerin haklarına ve hukuki statülerine karşı ve bunlara zarar verecek hiçbir şey yapılmaması gerektiği açıkça anlaşılmalıdır.” Bu mektup daha sonra İtalyan, Fransız ve Amerikan hükümetleri tarafından onaylandı.
Bu bildirinin yayınlanmasından sonra 1920-1940 yılları arasında Yahudilerin Filistin'e göçü hızlanmış, İkinci Dünya Savaşı ve bunun Avrupalı Yahudiler açısından sonuçları sonrasında bu göç yeni boyutlar kazanmıştır.
"Al-Zitouneh" araştırma merkezi müdürü Muhsin Saleh, Balfour'un vaadine değinerek şunları söyledi: İngiltere, Filistin'in işgali sırasında (1948-1920) bu vaadin Yahudilere bir vatan yaratılması olan kısmını uyguladı. Ancak o dönemde bu toprakların yüzde 92'sini oluşturan Filistinlilere zarar verilmemesi kısmı hayata geçirilmedi.
Filistin coğrafyasının yüzde 85'i işgalci Kudüs rejiminin işgalinde olduğu halde bu utanç verici deklarasyon üzerinden 106 yıl geçiyor. Böyle bir ortamda Siyonist rejim 25 günden beri Gazze şeridine yönelik çok yönlü saldırılara başladı. Gazze Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref El Kadara, Salı günü itibarı ile yaptığı açıklamada, Aksa Tufanı savaşının başlangıcından bu yana bu şeritte şehit sayısının 3 bin 542'si çocuk, 2 bin 187'si kadın olmak üzere 8 bin 525 kişiye ulaştığını duyurdu.
Önemli olan konu, Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırılarını, başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı hükümetlerin tam desteğiyle yürütüyor olmasıdır. Bu hükümetler sadece Gazze'de ateşkes sağlanmasını engellemekle kalmıyor, aynı zamanda Güvenlik Konseyi'nin Siyonist rejimin cinayetlerini durdurma yönündeki girişimlerini de engelliyor. İşgalci rejimin Gazze halkına karşı işlediği suçlara açık destek öyle boyutlara ulaştı ki, İngiltere Başbakanı Rishi Sonak, ülkenin bakanlık danışmanlarından Paul Bristow'u Gazze'de "kalıcı ateşkes" çağrısı yaptığı için görevden aldı./