Siyonistlerin Gazze’deki suçlarının belgelenmesini engelleme çabası
(last modified 2024-10-21T13:35:10+00:00 )
Ekim 21, 2024 16:35 Europe/Istanbul
  • Siyonistlerin Gazze’deki suçlarının belgelenmesini engelleme çabası

Siyonistler, Gazze ve Lübnan'da yıkıcı ve vahşi saldırılar sırasında göz ardı ettikleri kırmızı çizgilerden biri de gazetecileri hedef almaktır.

Siyonist rejimin Gazze’ye saldırısının başından itibaren Birleşmiş Milletler yetkilileri, Siyonistlerin geniş çaplı suçlarını vurguladılar. BM yetkililerinin kabulüne göre, Siyonistler Gazze Şeridi’nde insanlığa karşı işlenmedik suç bırakmadılar.
En son olarak, Siyonist rejim askerlerinin gazetecileri kasıtlı olarak hedef aldıkları kabul edildi. Birleşmiş Milletler bağımsız raportörü Irene Khan, Gazze Şeridi'nde medya kuruluşlarına yönelik saldırılara ve son bir yıl içinde onlarca gazetecinin kasıtlı olarak öldürülmesine dikkat çekerek, Gazze savaşı sırasında ifade özgürlüğünün diğer son savaşlardan daha fazla tehdit edildiğini vurguladı. BM bağımsız raportörü, Al Jazeera'nin faaliyetlerinin yasaklanmasının ve işgal altındaki topraklarda sansürün artırılmasının, İsrail yetkililerinin eleştirel gazeteciliği susturmayı ve olası uluslararası suçların belgelenmesini engellemeyi amaçlayan bir strateji olduğunu belirtti.
 Irene Khan ayrıca, Filistin yanlısı protestoların ve konuşmaların dünya genelinde bastırılmasına ve kısıtlanmasına yol açan "çifte standartlar ve ayrımcılık" eleştirisinde bulundu. Birleşmiş Milletler bağımsız raportörü, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki bu tür yasaklara, ABD üniversitelerindeki protestoların şiddetle bastırılmasına, bazı ülkelerde Filistin'in milli sembollerinin ve sloganlarının yasaklanmasına ve suç sayılmasına işaret etti. 
BM bağımsız raportörü, sosyal medya platformlarının Gazze'ye ve Gazze'den iletişim kurmanın bir yolu olduğunu, ancak medya organlarında yanlış bilgilerin, dezenformasyonun ve nefret söyleminin arttığını gözlemlediklerini ekledi.
Gazze halkı sadece Siyonistlerin geniş çaplı suçlarına maruz kalmadı, aynı zamanda Batı'daki Siyonist rejimin müttefikleri tarafından da psikolojik bir savaşın hedefi oldu. ABD ve insan hakları savunucusu olduğunu iddia eden Avrupa devletleri, bu psikolojik savaşta saldırgan ve kurbanın rollerini tersine çeviriyorlar. Siyonistlerin Gazze'ye yönelik saldırısını, Siyonist suçluların kurban, Filistinli kadın ve çocukların ise teröristmiş gibi anlatıyorlar.
Siyonistlerin bu psikolojik savaştaki ilk adımı, mazlum Filistin halkına karşı gazetecileri hedef almak ve Filistinlilere yönelik soykırımın belgelenmesini engellemektir. Son bir yıl içinde onlarca Filistinli olan ve olmayan gazeteci, Siyonistler tarafından doğrudan ateş açılarak hedef alındı.
Eski Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Khan, "Son zamanlarda hiçbir çatışma, Gazze’de olduğu kadar ifade özgürlüğünü ciddi şekilde tehdit etmedi" diyerek, medyaya yönelik saldırıların, dünya genelinde insanların orada neler olup bittiğini öğrenme hakkına bir saldırı olduğunu belirtti. Eski Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri, Batılıların Gazze’deki Siyonist suçlara verdikleri tepkilerdeki çifte standartlara değinerek şöyle dedi: "Ana mesajım şu: Gazze'de olanlar, dünyanın her yerine, bu tür şeylerin yapılmasının bir sakıncası olmadığına dair sinyaller gönderiyor çünkü bu Gazze'de oluyor ve İsrail mutlak dokunulmazlığa sahip  ve dünya genelinde diğerleri de mutlak dokunulmazlık alacağına inanacaklar."
 Batılı devlet yetkilileri, BM yetkilileri ve Uluslararası Adalet Divanı ile Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik soykırımı kabul etmelerine rağmen, Gazze’de işlenen her türlü suçu inkar ediyorlar. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede Gazze’de soykırım yaşandığı reddetti. Geçen yıl içinde Gazze'de çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 42 binden fazla insan şehit oldu. Yaklaşık 100 bin kişi yaralandı. İki milyon kişi yerinden edildi, tamamen kuşatma altında ve açlık ve susuzluk çekiyor. Acaba, bu eylemler soykırım değilse nedir?/