Lyon Kasabından Gazze Kasabına: ABD'nin Suçluları Desteklemesi Tarihte Tekrar Ediyor
(last modified Tue, 01 Jul 2025 09:08:30 GMT )
Temmuz 01, 2025 12:08 Europe/Istanbul
  • Lyon Kasabından Gazze Kasabına: ABD'nin Suçluları Desteklemesi Tarihte Tekrar Ediyor

Parstoday – Bugünlerde tarih sayfalarını karıştırdığımızda, Lyon Kasabı’nın yargılandığı mahkemeye rastlıyoruz; ABD'nin bir zamanlar kendi saflarına kattığı bir savaş suçlusu.

Parstoday’in haberine göre, tam 38 yıl önce (Temmuz 1987), Nazi savaş suçlusu Klaus Barbie, Fransa’da insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Barbie, Lyon’da Gestapo’nun başıydı ve en az 7.500 Fransız’ı ölüm kamplarına gönderdi, yaklaşık 4.000 kişiyi de infaz etti. O, yaklaşık iki yıl boyunca ABD’nin gizli ajanı olarak Almanya’da görev yaptı ve ABD’nin finansal ve fiziksel korumasından faydalandı. Ancak onu arayan Fransızlar, izini Berlin’de buldu.

Klaus Barbie, “Lyon Kasabı” lakabıyla tanınıyordu. II. Dünya Savaşı sırasında Fransa'nın Lyon kentindeki Nazi gizli polisinin (Gestapo) başıydı ve Fransız Direniş Hareketi’ni bastırmakla görevlendirilmişti. Şiddeti ve sadizmiyle tanınan Barbie, mahkûmların işkence ve infazlarında bizzat yer alırdı. Haber kaynaklarına göre, Fransız direnişinin lideri Jean Moulin’i de yakalayarak bizzat döverek öldürdü.

Bu savaş suçlusu, işini o kadar çok seviyordu ki Alman birlikleri Lyon’dan çekilirken son kalan birkaç yüz esiri de Auschwitz’e göndermekten geri durmadı.

Savaşın sonunda Almanya’ya döndü ve Hitler’in yenilgisi kesinleştikten sonra, Gestapo ve SS’e dair kendi bağlantılarını gösteren tüm belgeleri yok etti. Sahte kimlikle yeni bir hayata başladı.

Savaş sonrası, Fransa’daki korkunç savaş suçları nedeniyle hakkında tutuklama kararı olmasına rağmen, ABD istihbaratı onu Sovyet casus ağlarına karşı muhbir olarak işe aldı. Onu koruma altına aldılar ve sahte kimlikle ABD’nin Almanya’daki işgal bölgesinde yaşamına izin verdiler. 1951’de Barbie, Güney Amerika’ya kaçarak yargıdan kurtuldu.

On yıllar boyunca Bolivya’da açıkça yaşadı. Nihayet 1983’te Serge ve Beate Klarsfeld adlı bir çift tarafından teşhis edildi. Aynı yıl Fransa’ya iade edildi ve 1987 Temmuz’unda —yani 38 yıl önce bu hafta— ömür boyu hapse mahkûm edildi.

Fransız basını ona “Lyon Kasabı” adını vermişti. O dönem Fransa'da idam cezası kaldırılmış olduğu için, mahkeme onu en ağır ceza olan ömür boyu hapse mahkûm etti. 73 yaşındayken cezaevine gönderildi ve 1991’deki ölümüne kadar orada kaldı.

Yargılama sürecinde Barbie, işlediği suçlardan en küçük bir pişmanlık göstermedi. Bu dava, Fransızlar için acı verici bir süreçti ve Barbie’nin yarattığı derin travmaları yeniden gün yüzüne çıkardı.

Gestapo lideri, insanlığa karşı 341 ayrı suçtan mahkûm edildi. 1983 yılında, ABD hükümeti resmi olarak Fransa’dan Barbie’yi işe aldığı ve koruduğu için özür diledi. “Lyon Kasabı”nın yargılanması, uluslararası hukukta en ağır suçların soruşturulmasında bir dönüm noktası sayıldı.

Ve Şimdi de Gazze Kasabı

Yıllar sonra, ABD'nin desteğiyle yeni bir kasap ortaya çıktı; bu kez başka bir isim, başka bir unvan ve başka bir coğrafyada: İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu.

ABD, Gazze Kasabı'nın omzunda durarak halkı katlediyor; ona silah gönderiyor, uluslararası platformlarda İsrail’e karşı kararları veto ediyor ve bu günlerde ateşkes çağrısı yaptığını iddia ediyor.

Netanyahu, yalnızca Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 56.500’den fazla kişiyi şehit etti, 133.642 kişiyi ise yaraladı. Soykırımın ardı arkası kesilmiyor — adeta Netanyahu için bir günlük görev haline gelmiş durumda.

Gazze Kasabı, ilan edilen ateşkese rağmen, Gazze’nin harabelerinde kan akıtmaya devam ediyor; açlıkla mücadele eden halkı yardım merkezlerinde bile kurşunlara hedef yapıyor.

Son haftalarda, ABD bütçesiyle finanse edilen ve İsrail gözetiminde çalışan Gazze İnsani Yardım Kurumu tarafından yönetilen yardım dağıtım noktaları büyük bir insanlık trajedisinin sembolüne dönüştü. Aç kalan Filistinliler yardım almak için çabalarken, kasabın emrindeki keskin nişancılar ve hava saldırıları tarafından hedef alınıyor.

Dünya şimdi bekliyor: İnsan hakları savunucuları, Gazze Kasabı Netanyahu’yu yargılayacak mı? Yoksa Washington’un desteğiyle yeni bir soykırımı daha sadece seyretmekle mi yetinecekler?