Gazze'deki kıtlık nasıl siyasi ve askeri baskı aracı haline geldi?
Parstoday - Birleşmiş Milletler Filistin Mültecileri Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), Gazze Şeridi'ndeki felaket boyutundaki açlık durumu hakkında bir açıklama yaparak bazı sakinlerin açlıktan sokaklarda baygınlık geçirdiğini duyurdu.
Gazze halkı yiyecek ve ilaç açısından tam bir kıtlıkla karşı karşıya ve insani yardım dağıtımının mevcut koşulları Filistinli ailelerin insan onurunu ayaklar altına aldı ve onları aşağıladı. Filistinli ailelerin yardıma acil ihtiyaç duyduğunu belirten UNRWA raporunda şunlar belirtiliyor: İşgalci rejimin girmesine izin verdiği yetersiz yiyecek payını almaya çalışan Filistinlilerin vurulduğu veya kamyonlar tarafından ezildiği bile görüldü.
Gazze Şeridi, son aylarda tam ölçekli bir insani, siyasi ve askeri savaşın sahnesi haline geldi; Gazze'de ekmek, ilaç, su ve yiyecek Siyonist rejimin elinde silah haline geldi ve aslında Siyonist rejimin eylemleri nedeniyle Gazze'deki durum sadece kritik değil, aynı zamanda "tam kıtlık sınırına" ulaştı, öyle ki UNRWA raporuna göre birçok bölgede insanlar hayatta kalmak için bitki ve ağaç yaprakları yemeye başladı. UNRWA, insanların aşırı açlıktan sokaklarda bayıldığını, yiyecek yardımı alırken defalarca silahla hedef alındıklarını vurguluyor.
Bu durum artık doğal bir kriz veya savaşın bir sonucu değil; açlık yoluyla baskı uygulamak için hedefli ve planlı bir politika. Aslında şu anda Gazze'deki savaşta açlık, savaşın bir sonucu olarak değil, Siyonist rejim tarafından stratejik bir araç olarak kullanılıyor. İsrail, şiddetli bir kuşatma uygulayarak ve temel malların girişini kısıtlayarak, sistematik olarak yiyecek ve ilacı nüfusu kontrol etmek ve Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinlilere baskı yapmak için kullanıyor. Bu yaklaşım son aylarda eşi benzeri görülmemiş bir şiddet ve zulüm seviyesine ulaştı.
Bu baskının amacı sadece askeri veya güvenlik değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyaldir. Açlık insan onurunu hedef alır ve manevi çöküşe neden olarak toplumsal hoşnutsuzluğu ve halkın öfkesini körükler, Siyonist rejimin Filistin toplumunun bütünlüğünün içeriden çökmesine yol açacağını umduğu bir sorundur. Aynı zamanda, insani yardımın ulaştırılması da İsrail tavizlerini kontrol etmek ve elde etmek için bir araç haline geldi. Birçok durumda, İsrail siyasi veya askeri tavizler karşılığında yalnızca sınırlı miktarda yiyecek ve ilaç girişine izin verdi. Bu nedenle yardım kamyonları geldiğinde bile sadece ihtiyaçları karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda sıklıkla düzensizliğe, çatışmalara ve can kayıplarına yol açıyor.
Bu politikada Filistinlilerin insan onuru da hedef alınıyor. Böylece artık sadece açlık meselesi değil; aynı zamanda aşağılanma da söz konusu. Çok az miktarda yiyecek (bir kutu) almak için bekleyen uzun kuyruklar, boş tabaklarla ağlayan çocuklar, kavurucu güneşin altında duran yaşlı insanlar, hepsi Gazze savaşında İsrail'in resmi politikasının bir parçası haline gelen acı bir insanlık sahnesinin parçasıdır.
Bu arada, yayınlanan raporlar, birçok durumda İsrail askerlerinin yardım dağıtım merkezlerini ziyaret eden sivillere ateş ettiğini gösteriyor.
Uluslararası Yardım Örgütü'nün raporunda, "Gazze İnsani Yardım Fonu"na bağlı yardım merkezlerinden yiyecek almaya çalışırken 500'den fazla Filistinlinin öldürüldüğü belirtiliyor; bu, insan hakları ve uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlal edildiğine işaret ediyor. Ayrıca, İsrail askerlerinin yardım dağıtım merkezlerine yaklaşan sivillere rutin olarak ateş ettiklerini itiraf ettiklerine dair kanıtlar da var.
Aslında, açlık politikası, Siyonist rejimin Gazze savaşındaki politikalarının ve eylemlerinin etkisiz kalması sonrasında, özellikle son aylarda, kullandığı araçlardan biridir ve Siyonistlerin sivilleri hedef alma ve Gazze'de yaşayan Filistinlilere yönelik soykırım politikasını izleme konusundaki kasıtlı politikasını yansıtmaktadır.
Bu arada Siyonist rejim, Gazze'deki Filistinlilere gıda ve tıbbi yardımın yolunu kasıtlı olarak tıkadı ve bu, Roma Statüsü'nün 8. Maddesine göre açık bir savaş suçu örneğidir. Bu, hiçbir İsrailli yetkilinin Gazze halkını kasıtlı olarak aç bıraktığı için kovuşturulmadığı veya sorgulanmadığı ve uluslararası toplumun sessizliği ve Batılı ülkeler ile ABD'nin desteği arasında Gazze halkına karşı saldırgan politikalarını sürdürdüğü anlamına geliyor.
Aslında, uluslararası toplumun sessizliğiyle açlık ve gıda ve ilaca erişimin kesilmesi artık bir savaş aracı haline geldi ve uluslararası toplum bu duruma kararlı ve etkili bir şekilde yanıt vermezse, bu politika diğer küresel çatışmalar için tehlikeli bir model haline gelecektir. Bu, askeri üstünlüğe sahip herhangi bir gücün, gıda ve ilaca giden yolu tıkayarak direnişi kırabileceği ve bir toplumu diz çöktürebileceği anlamına gelir.
Bu koşullar altında, Gazze halkını kurtarmanın yolunun, derhal ablukayı kaldırmak, insani yardımların güvenli ve yeterli bir şekilde girişini sağlamak ve açlığın bir baskı aracı olarak kullanılmasına ilişkin uluslararası bir soruşturma başlatmak olduğu anlaşılıyor; bu yalnızca insani bir görev değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde hukuki ve ahlaki bir yükümlülüktür ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi tüm uluslararası düzenin güvenilirliğini sorgulayacaktır.