Hizbullah Genel Sekreteri: Sonsuza Kadar Sabretmeyeceğiz
Parstoday – Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri, El-Meyadin kanalına verdiği röportajda bölgesel gelişmeleri ve İran ile İslam İnkılabı Lideri’nin Direniş Cephesi'nin hedeflerini ilerletmedeki rolünü değerlendirdi.
Şeyh Naim Kasım’ın Perşembe günü yayımlanan ayrıntılı söyleşisinde Gazze savaşının desteklenmesi süreci, Lübnan’daki savaş, Hizbullah’ın mevcut siyasi ve askeri durumu ile çağrı cihazları olayları ve İran ile ilgili gelişmelere dair görüşleri yer aldı.
Parstoday’e göre Şeyh Naim Kasım şöyle konuştu: “Siyonist rejimin Gazze’ye yönelik saldırısının ardından Hizbullah’ın liderlik kurulu tarafından yapılan toplantının ardından alınan karar, Gazze’ye sınırlı destek verilmesi ve gelişmelerin değerlendirilerek nihai kararın daha sonra alınması yönündeydi.”
Şeyh Naim Kasım şöyle devam etti: “Destek operasyonuna başladıktan birkaç hafta sonra alınan nihai karar, Hizbullah’ın geniş çaplı savaşa girmemesi yönünde oldu. Çünkü istenilen hedeflere, kapsamlı bir savaşa girmeden de ulaşmak mümkündü.”
- Hizbullah, ‘Aksa Tufanı’ Operasyonundan Önceden Haberdar Değildi
Şeyh Naim Kasım, Filistin Direnişi güçleriyle “Aksa Tufanı” operasyonu konusunda herhangi bir koordinasyonun sağlanmadığını vurgulayarak şöyle dedi: “Bu operasyondan önceden haberimiz yoktu, bu yüzden geniş çaplı savaşa girmedik.” Devamında, Kassam Tugayları Genel Komutanı Şehit Muhammed Zeyf’ten Hizbullah’a bir mektup ulaştığını ifade eden Kasım; mektupta, Hizbullah’ın Gazze’ye verdiği desteğin yeterli olduğu ve belirtilen hedeflerin gerçekleşmesini sağlayabileceği belirtildi.
Hizbullah Genel Sekreteri ayrıca, edindiği bilgilere göre, Tahran’ın da 7 Ekim operasyonundan önceden haberdar olmadığını ve hatta Gazze dışındaki bazı Hamas komutanlarının da bu operasyondan haberinin olmadığını ekledi.
- Çağrı cihazları Patlamalarının Hikâyesi Ne?
Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri, “Çağrı cihazların satın alınması sürecinde son bir buçuk yılda güvenlik açıklarının olduğu belirgindi. Bu cihazlara yerleştirilen patlayıcılar, mevcut teknolojilerle tespit edilemeyen türden materyallerdi” dedi.
Kasım şöyle devam etti: “Çağrı cihazları operasyonundan iki gün önce, cihazların kırılmasına dair bazı şüpheli işaretler ortaya çıktı ve bu durum İsrail’in operasyonunu erkene almasına neden oldu.”
Ayrıca, Türkiye’de bulunan 1500 adet daha bombalı çağrı cihazının, Lübnan geçici Başbakanı Necip Mikati’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan talebi üzerine imha edildiğini belirtti.
Şeyh Naim Kasım, Hizbullah içindeki bireysel sızıntıların, dinleme faaliyetleri, dronlar ve diğer teknolojilerle elde edilen büyük veri karşısında oldukça sınırlı olduğunu ve özellikle Hizbullah’ın temel unsurları veya iç lider kadrosunda herhangi bir güvenlik sızıntısının bulunmadığını vurguladı.
- Hizbullah’ın Ateşkes Sonrası Gelişmelere Tepkisi
Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Siyonist rejimin ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan’a yönelik saldırılarının devam ettiğini belirterek, Hizbullah’ın sonsuza kadar sabır göstermeyeceğini vurguladı. Aynı zamanda mevcut baskıların hedeflerine ulaşamayacağını, Hizbullah’ın asla teslim olmayacağını ifade etti.
Kasım, Hizbullah’ın şu anda bir iyileşme sürecinde olduğunu belirterek, eğer İsrail Lübnan’a saldırırsa, onlarla savaşacaklarını vurguladı. Siyonist çevrelerin Hizbullah’ın orta ve ağır silah içeren 500 deposunu yok ettiklerine dair iddialara değinen Kasım, bunların yalnızca Litani Nehri’nin güneyinden bahsettiklerini, ancak Lübnan’ın geniş bir ülke olduğunu ve bu konuyla ilgili ayrıntılara girmek istemediğini belirtti.
- Direnişin Sürdürülmesinde İran’ın Rolü
Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri, İran’ın savaş sürecindeki rolüne dikkat çekerek şunu vurguladı: İran, savaşa doğrudan katılmasının, Amerika’nın İran’a karşı savaş sürecine dahil olmasına yol açacağını değerlendirmişti. Bu durum ise, İsrail’in lehine olurdu; zira İsrail’in amacı Amerika’yı çatışmaya çekmekti.
Devamında şöyle dedi: “Bu nedenle, İran’ın bu sürece doğrudan müdahale etmemesi, finansal, askeri, siyasi ve medya desteğini sürdürmesi daha uygundu. Bu destekler, bizim ve tüm Direniş Cephesi’nin direncini sürdürebilmesinde temel bir rol oynadı.”
Kasım, İran İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei’nin Gazze ve Lübnan’daki gelişmeleri günlük olarak takip ettiğini, kendisine raporların ulaştığını ve bu konularda olağanüstü bir ilgiyle süreci izlediğini sözlerine ekledi.
- Hizbullah’ın Suriye’deki Gelişmelere Dair Tutumu
Şeyh Naim Kasım, Suriye’deki gelişmelerin Gazze üzerindeki etkisine dikkat çekerek, Suriye hükümeti devrildiğinde, bu ülkenin destek rolünün de sona erdiğini söyledi. Kasım, Siyonist rejimle ilişkilerin normalleştirilmesini son derece tehlikeli olarak nitelendirdi ve Suriye’nin bu sürece dahil olmaması gerektiğini vurguladı.
“Bizim Suriye halkına güvenimiz tamdır” diyen Kasım, Suriye halkının normalleşmeyi kabul etmeyeceğini ve bu konuda sorumluluğun hem kendilerine hem de Suriye halkına ait olduğunu ifade etti.
Hizbullah Genel Sekreteri, Siyonist rejimin Suriye topraklarındaki işgalinin devam ettiğine dikkat çekerek, İsrail’in Golan ve Kuneytira bölgelerinden 600 kilometrekarelik alanı işgal ettiğini, ancak Suriye hükümetinin bu konuda herhangi bir adım atmadığını, Siyonist rejimin, Suriye ordusuna ve hükümetine askeri bir güç bırakmadığını ve saldırılarını sürdürdüğünü ifade etti.
Siyonist rejimi doyumsuz, suçlu ve vahşi olarak nitelendiren Kasım, Amerika’yı da dünyanın en büyük “tağutu” olarak tanımlayarak, bu rejimin yanında yer aldığını söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri devamında, Hizbullah’ın Suriye hükümetinin İsrail ile ilişkileri normalleştirme yönündeki tutumunu değiştirmek adına herhangi bir pratik girişimde bulunmayacağını, çünkü bu konuda bir bağları olmadığını, ancak teorik olarak bu normalleşme sürecine karşı olduklarını vurguladı.
- Lübnan’daki İç Gelişmeler Üzerine Hizbullah’ın Görüşü
Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri, ülke içindeki gelişmeleri ve General Joseph Aoun’un tutumlarını değerlendirdi. Bu tutumları öven Kasım şunları söyledi: “İlk andan itibaren, kendisinin her zaman İsrail’in Lübnan’dan geri çekilmesi gerektiğini vurguladığı ilk andan itibaren belliydi.”
Şayh Naim Kasım açıklamalarının devamında, bu ilkelerin Hizbullah’ın da benimsediği tamamen milliyetçi ilkeler olduğunu belirterek, “Ordu, halk ve direniş” üçlüsünü Lübnan’ın mevcut gücünün temel kaynağı olarak nitelendirdi ve dünyada artık Lübnan ile nasıl ilişki kurulması gerektiğinin düşünüldüğünü, çünkü Lübnan’ın güçlü bir ülke olduğunu, zayıf olsaydı hiç kimsenin ona ilgi göstermeyeceğini ifade etti./