Siyonist Anlatının Çöküşü: 70 Yıllık Yalanlara Karşı Küresel Uyanış

Parstoday – İşgalci rejim ve destekçileri, son yetmiş yıl boyunca siyonist anlatıyı dünyaya dayatmak için büyük paralar harcadı. Ancak Gazze savaşında bu rejimin gerçek yüzünün ortaya çıkmasıyla birlikte bu anlatı çöküşün eşiğine geldi.

Siyonist rejim, kuruluşundan itibaren dünya kamuoyundaki medya imajı konusunda endişeliydi ve anlatısını dayatmak için tüm imkanlarını kullandı. Bu haberde, Gazze savaşıyla birlikte dünya çapında siyonist işgale karşı artan nefret ve bu rejimin medya anlatısının yıkılış süreci ele alınıyor.

Büyük Yalanın Çöküşü: Artık Dünya Halkları Aldanmıyor

Kuruluşundan bu yana siyonist rejim, medyayı yalnızca bir propaganda aracı değil, aynı zamanda kendisine meşruiyet kazandıracak stratejik bir silah olarak görüyordu. Ancak son Gazze savaşında işlenen savaş suçları ve sivillere yönelik vahşet, bu anlatının uluslararası düzeyde çökmesine neden oldu.

Bu rejimin medya propagandası üç temel üzerine kuruluydu:

1. Kendini "Müslümanların düşmanlığının mağduru" olarak göstermek،

2. Her tür direnişi "terörizm" olarak sunmak,

3. Şiddet ve mağduriyetin anlamını tekeline almak.

Bu anlatı, özellikle Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Batı ülkeleri tarafından desteklenmişti. Ancak Gazze’deki geniş çaplı sivil katliamlar ve insanlık dışı politikalar, özellikle toplu aç bırakma stratejisi, siyonist rejimin meşruiyetini ciddi şekilde zayıflattı.

Bugün, özellikle Batı dünyasındaki kamuoyu, yıllardır kendilerine aşılanan "sivil Siyonizm" ve "terörist Filistin" anlatısını sorgulamaya başladı.

Gazze Savaşı ve Dünya Halklarının Uyanışı

Gazze’de savaşın devam etmesi ve İsrail ordusunun artan vahşetiyle birlikte, Batı ülkelerinde görülmemiş bir farkındalık ve halk protestoları dalgası yükseldi. Bu dalga, siyonist rejimin resmi anlatısını sarsmış ve çöküşe yaklaştırmıştır.

Gazze savaşı, İsrail için sadece askeri başarısızlık değil, aynı zamanda çok boyutlu bir kriz olmuştur. Özellikle genç kuşaklar, okulların, hastanelerin ve sivillerin bombalanmasına tanık olduktan sonra siyonist anlatıya ciddi şekilde şüpheyle yaklaşmaya başlamışlardır.

Bu küresel öfke dalgası, siyonist rejime yönelik olumsuz bakış açısını Avrupa ve ABD'de ciddi oranda artırmıştır. Bu gelişme, şu üç stratejik darbeden biri olarak değerlendirilmektedir:

Ordu itibarının zayıflaması,

İç siyasi ve toplumsal bölünmelerin derinleşmesi,

Ve nihayetinde medya anlatısında yaşanan büyük çöküş.

Özellikle Filistin’in anlatısı artık daha meşru, insani ve haklı bir anlatı olarak medya ve kamuoyunda ön plana çıkmaktadır.

Uzmanlara göre, İsrail’in anlatı savaşında yenilgiye uğraması, askeri bir mağlubiyetten daha tehlikelidir. Çünkü Batı kamuoyunun desteği, İsrail’in varlığını sürdürebilmesi için temel taşlardan biriydi.

Artık, Batı hükümetlerinin resmi desteğine rağmen, kamuoyu baskısı ve medya aktivizmi politikacıları tutumlarını yeniden gözden geçirmeye zorluyor.

Gazze savaşı İsrail için çift taraflı bir kılıca dönüşmüştür: Ne kadar çok askeri baskı uygularsa, gerçek yüzü de o kadar açığa çıkıyor ve meşruiyeti daha fazla sarsılıyor.

Siyonist Anlatının Küresel Çöküşü: İsrail’in Geleceğine Yönelik Stratejik Bir Tehdit

Son anketler ve raporlar, İsrail rejimine karşı küresel nefretin arttığını göstermektedir. Bu durum, uzmanlar tarafından rejimin geleceği açısından stratejik bir tehdit olarak değerlendiriliyor ve Filistin’in anlatısına uluslararası düzeyde meşruiyet kazandırıyor.

İsrail’in kendi iç güvenlik enstitüsü, The Guardian gazetesi ve Pew Araştırma Merkezi gibi kurumların son raporlarına göre:

Batı Avrupa ülkelerinde İsrail’e olumlu bakanların oranı sadece %13 ila %21 arasındadır.

İspanya, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerde ise bu oran büyük oranda negatife dönmüştür.

Uzmanlar, bu krizin nedeni olarak İsrail’in medya eksikliği değil, Gazze’deki vahşetin dünyaya açık biçimde yansımasını göstermektedir. Filistinli kurbanların acı dolu görüntüleri, Filistin direnişinin anlatısını güçlendirmiş ve siyonist söylemin çöküşünü hızlandırmıştır.

Her ne kadar İsrail askeri olarak Batı'nın desteğini almaya devam etse de, bu anlatı savaşı, rejimin varlığını sürdürebilmesi açısından en büyük stratejik tehdittir. Çünkü günümüz dünyasında, medya ve imaj gücü, silahlardan çok daha etkili bir araç haline gelmiştir.