Arap Analist: Vicdan Eksikliği, Siyonist Rejimin Ahlaki Körlüğünün Temelidir
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i282110-arap_analist_vicdan_eksikliği_siyonist_rejimin_ahlaki_körlüğünün_temelidir
Parstoday – Bir Arap analist, Siyonistlerin Filistinlilerin acılarına karşı yapısal kayıtsızlığını “ahlaki körlük” olarak nitelendirdi.
(last modified 2025-09-17T09:16:32+00:00 )
Eylül 03, 2025 09:57 Europe/Istanbul
  • Arap Analist: Vicdan Eksikliği, Siyonist Rejimin Ahlaki Körlüğünün Temelidir

Parstoday – Bir Arap analist, Siyonistlerin Filistinlilerin acılarına karşı yapısal kayıtsızlığını “ahlaki körlük” olarak nitelendirdi.

Geçtiğimiz hafta, Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerin aileleri, Tel Aviv’de bir kez daha protesto düzenleyerek onların serbest bırakılmasını talep etti. İsrailli protestocular, gösterilerde Gazze savaşının sona erdirilmesi ve Filistin direnişiyle kapsamlı bir esir değişimi anlaşmasına varılması yönünde sloganlar attı. Ancak siyasi uzmanlara göre bu protestolar, İsraillilerin Gazze halkıyla empati kurduğuna dair bir işaret değil. İsraillilerin savaşın sona ermesini istemesinin tek nedeni, Hamas'ın elindeki İsrailli esirlerin akıbetine duydukları endişedir.

Parstoday’in haberine göre, uluslararası ilişkiler uzmanı olan tanınmış analist “Muhammed es-Senusi”, Siyonistlerin Filistinlilerin acılarına karşı yapısal kayıtsızlığının ideolojik ve psikolojik kökenlerini açıklayarak, bu durumu “ahlaki körlük” olarak tanımladı.

Fas'taki Muhammed Beşinci Üniversitesi’nde gelecek çalışmaları ve uluslararası ilişkiler profesörü olan es-Senusi, Al Jazeera sitesinde yayımlanan analiz yazısında, Siyonizmin yalnızca geleneksel anlamda bir ulusal hareket olmadığını; Yahudiliği 20. yüzyılda yeniden tanımlayan ve Filistin toprakları üzerinde "tekeli olan bir hak" oluşturan etnik-siyasi bir ideoloji olduğunu savundu.

Yazısında, bu ideolojik çerçevenin “sömürgeci-dışlayıcı” yapısıyla Filistin’in inkarına dayandığını ve bunun sonucunda İsrail’in ulusal güvenliğinin, “Yahudi varlığının güvenliği” ile eşdeğer hale geldiğini belirtti. Bu anlayışa göre bir Filistinlinin yaşamı, ya “güvenlik tehdidi” ya da “gereksiz bir unsur” olarak algılanıyor.

Es-Senusi, 2018 yılında kabul edilen “Yahudi Ulus Devlet Yasası”na değinerek, bu yasanın ulusal kader belirleme hakkını açıkça “sadece Yahudilere ait bir ayrıcalık” olarak tanımladığını ve Arapçayı düşük statülü bir dile indirgediğini yazdı. Ona göre bu yasal anlatıda Filistinli, biçimsel anlamda bile bir vatandaş değil, kendi vatanında “şartlı bir sakin” konumundadır.

Analiste göre bu rejim, toprakları, kaynakları ve nüfusu “uzun vadeli etnik üstünlük” amacına hizmet edecek şekilde yeniden dağıtacak biçimde tasarlanmıştır.es-Senusi, Siyonist medyanın sürekli olarak Filistin’e dair olumsuz bir imaj sunduğunu ve İsrail’in kuruluşunu bir “kurtuluş” olarak anlatan eğitim sistemiyle Filistin konusunu toplumsal hafızadan silmeye çalıştığını belirtti.

Bu sürecin sonucunu ise “empati önceliği” olarak tanımladı; yani bir Filistinlinin ölümü sıradan bir haber olurken, İsrailli esirlerin akıbeti söz konusu olduğunda bu durum Siyonistlerin güvenliği için büyük bir endişe olarak lanse ediliyor.Bu uluslararası ilişkiler uzmanı, 2024 ve 2025 yıllarında Binyamin Netanyahu’nun politikalarına karşı düzenlenen geniş çaplı iç protestoların da Gazze’deki sivil ölümleri değil, yalnızca İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını hedeflediğini ve bu durumun İsrail’de kolektif vicdanın yalnızca “Yahudiler tehlikedeyse” harekete geçtiğini ortaya koyduğunu vurguladı.