Netanyahu “Yahudi-Hristiyan Medeniyeti” kavramını kullanarak neyin peşinde?
Parstoday – Siyonist rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu, daha önce Batı’yı savunmak adına İslam ülkeleriyle savaşta olduğunu söylemişti. Charlie Kirk’in öldürülmesine tepki olarak onu “Yahudi-Hristiyan medeniyetinin savunucusu” olarak tanımladı.
lNetanyahu bugüne kadar defalarca “Yahudi-Hristiyan medeniyeti” ifadesini kullanmıştır. Geçtiğimiz Nisan ayında İran hükümetinin bu medeniyeti hedef aldığını iddia etmişti. Gazze’deki soykırım nedeniyle Avrupa ülkelerinin İsrail’e yönelik eleştirileri arttığında, Netanyahu bu savaşın Batı ülkeleri adına yürütüldüğünü ve bu ülkelerin eleştirmek yerine İsrail’i desteklemesi gerektiğini söylemişti. Şimdi ise Donald Trump’ın yakın destekçilerinden olan ve öldürülen Charlie Kirk’i de Yahudi-Hristiyan medeniyetinin savunucusu olarak tanımlıyor.
Peki Netanyahu neden bu kavramı kullanmak istiyor? İsrail Başbakanı’nın hedefi nedir?
Netanyahu’nun bu ifadeyi kullanmaktaki en önemli amacı, İslam ülkeleriyle yürütülen savaşı ve Gazze’deki soykırımı dini ve medeniyet temelli, meşru bir mücadele gibi göstermek. Netanyahu’nun kabinesinden İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve bazı Knesset üyeleri de Gazze, Lübnan, Yemen, Irak ve İran’a karşı yürütülen savaşın medeniyet temelli ve dini kökenli olduğunu savunuyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da İsrail’in İran’la dini ve medeniyet temelli bir savaş yürüttüğünü iddia etmişti. Bu tür söylemler, mevcut savaşların siyasi ve güvenlik boyutunu zayıflatmak ve onları dini/medeniyet çatışmasına dönüştürmek amacı taşıyor.
Netanyahu’nun bu kavramı kullanmaktaki bir diğer amacı ise, ABD’deki Evanjeliklerin desteğini kazanmak. Evanjelik Hristiyanlar da İsrail’in yürüttüğü savaşların siyasi değil, dini ve medeniyet temelli olduğunu düşünüyor. Bu nedenle Tel Aviv’e güçlü ve kapsamlı destek verilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Örneğin, “İsrail için Birleşmiş Hristiyanlar” adlı grubun kurucusu ve başkanı olan rahip John Hagee (10 milyon üyesiyle), “İsrail’i ve Yahudi halkını desteklemem deyip de Kutsal Kitap’a inanıyorum diyemezsiniz” diyerek bu desteği açıkça ifade ediyor. Bu durum, aşırı Yahudiler ile aşırı Hristiyanlar arasında bir ittifakın oluştuğunu gösteriyor ve Netanyahu da bu ittifakı siyasi ve güvenlik amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışıyor.
Önemli bir nokta da şu: Netanyahu, aşırı Yahudiler ve aşırı Hristiyanlar Gazze’deki savaşları ve benzeri çatışmaları medeniyet temelli göstermeye çalışıyor, hâlbuki eğer bugün Hz. Musa ve Hz. İsa hayatta olsaydı, Netanyahu’ya ve çocuk katili İsrail rejimine karşı en büyük mücadeleyi veren kişiler olurlar ve bu soykırımı asla onaylamazlardı.
Netanyahu ve destekçileri “Yahudi-Hristiyan medeniyeti” kavramını kullanarak soykırımı meşrulaştırmaya ve dünya kamuoyunun eşi görülmemiş baskısından kurtulmaya çalışıyorlar. Ancak Yahudilik ve Hristiyanlığın gerçek takipçileri, ilahi dinlerin özünü insanlık dışı davranışlardan uzak görür. Bu nedenle, Netanyahu’nun ve özellikle ABD’deki güç yapılarındaki destekçilerinin medeniyet söylemleri kabul görmemiş, aksine Siyonist rejime karşı küresel bir öfke ve nefret dalgası oluşmuş ve bu dalga giderek büyümektedir./