Filistinliler olmadan bir anlaşma: Aldatma mı, ihanet mi?
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i283842-filistinliler_olmadan_bir_anlaşma_aldatma_mı_ihanet_mi
Parstoday – Bir siyasi analiste göre, Gazze'deki Filistinlilerin gösterdiği cesaret ve direnişe karşılık, bölge liderleri korkaklık, çıkarcılık ve kayıtsızlıkla cevap verdi.
(last modified 2025-10-05T08:07:04+00:00 )
Ekim 05, 2025 10:24 Europe/Istanbul
  • Filistinliler olmadan bir anlaşma: Aldatma mı, ihanet mi?

Parstoday – Bir siyasi analiste göre, Gazze'deki Filistinlilerin gösterdiği cesaret ve direnişe karşılık, bölge liderleri korkaklık, çıkarcılık ve kayıtsızlıkla cevap verdi.

Eski Guardian yazarı ve deneyimli siyasi analist David Hearst, Middle East Eye için kaleme aldığı yazısında şunları yazdı: Arap ve Müslüman liderler, Trump’ın planını desteklerken kandırıldıklarını iddia edebilirler. Çünkü Washington’da açıklanan plan, daha önce New York’ta onayladıkları taslaktan oldukça farklıydı. Ancak bu, olanları en iyimser şekilde yorumlamaktır. Bu duruma verilecek diğer isim ise ihanettir.

Parstoday’in haberine göre Hearst şöyle devam etti: İsrail’e karşı dünya kamuoyunun giderek daha net bir şekilde tavır aldığı, daha fazla ülkenin Filistin devletini tanıdığı bir dönemde; sekiz Arap ve Müslüman lider, İsrail’in intikamının yıkıntılarından bağımsız bir Filistin devletinin asla doğmamasını garanti altına alan bir planı onayladı.

Filistinlilerin hiçbir söz hakkı yok

Bu planda, etnik temizlik ve soykırımın sona ereceğine dair hiçbir garanti bulunmamaktadır. Çünkü İsrail güçleri, bu anlaşmaya göre Gazze’yi terk etmeyecek. Gazze’nin ne kadarının uluslararası istikrar gücüne (ISF) devredileceğine, yardımların ve yeniden inşa malzemelerinin miktarına Netanyahu karar verecek. Herhangi bir takvim veya zaman çizelgesi belirlenmemiştir. Plan çerçevesinde, Filistinli liderlerin hiçbir rolü öngörülmemektedir. Gazze, resmen ve kalıcı olarak işgal altındaki Batı Şeria’dan ayrılmıştır. Bu iki bölgenin birleştirilmesi düşüncesi tamamen rafa kaldırılmıştır.

David Hearst, sözlerini şöyle sürdürdü: Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Mısır, Endonezya ve Pakistan’ın başbakanları veya dışişleri bakanları, bu planı onaylamadan önce Filistinlilerle hiçbir istişarede bulunmadı. Aynı şekilde, Gazze'de Filistinlilere dayatılacak yönetim modeli konusunda da Filistinlilerin hiçbir söz hakkı bulunmuyor.

Netanyahu’nun tüm istekleri yerine getirildi

Netanyahu’nun yüzündeki büyük gülümseme tesadüf değildi. İsrail televizyonlarına verdiği demeçte, “Böyle bir şeyin mümkün olacağına kim inanırdı? Her zaman derlerdi ki Hamas’ın şartlarını kabul etmelisin, tüm güçlerini çekmelisin, yoksa Hamas yeniden toparlanır ve Gazze’yi yeniden inşa eder. Bu asla olmayacak. Böyle bir şey gerçekleşmeyecek.” dedi.

Bir Filistin devleti kurulmasına dair soruya ise şu cevabı verdi: “Kesinlikle hayır. Böyle bir şey anlaşmada yazmıyor. Ama bir şeyi net olarak söyledik: Filistin devleti kurulmasına kesinlikle karşıyız. Başkan Trump da bunu anlıyor ve destekliyor.” Bu konuda haklıydı. 20 maddelik anlaşmanın son maddesinde sadece şu ifade yer alıyor: “Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ile Filistinliler arasında barışçıl ve müreffeh bir birlikte yaşam için siyasi bir perspektif geliştirmek üzere diyalog başlatacaktır.”

Yalnız kalan Filistin

Eğer Hamas, elindeki esirleri teslim ederse, savaşın sona ereceğine dair hiçbir garanti bulunmamaktadır. Aynı şekilde, Filistinli tutukluların serbest bırakılması için de herhangi bir baskı mekanizması kalmayacaktır. Hamas reddederse, savaş Trump’ın tam desteğiyle devam edecektir.

Suudi Arabistan, BAE, Ürdün ve Mısır’ın teslimiyet şekli şaşırtıcı değildir. Ancak Türkiye ve Katar da bu oyunun bir parçasıdır. Bu iki ülke de bu tek taraflı ve zalimce anlaşmayı onaylayarak Filistin halkına sırtını dönmüştür.

İki yıl süren soykırımın ardından, İsrail artık Gazze’de kalmak için tam yetki elde etmiştir. Bu, doğrudan ya da Tony Blair gibi aracı isimler üzerinden gerçekleşebilir. İsrail, ister çekilsin ister kalmaya devam etsin, sınırları kontrol edecek, yardımların miktarına ve niteliğine karar verecek. Mescid-i Aksa’ya saldırma iznine, Batı Şeria’da yeni Yahudi yerleşimleri inşa etme yetkisine sahip olacak.

Bu durum, Oslo Anlaşmaları’nın daha tehlikeli ve daha geniş kapsamlı bir versiyonudur. Filistinliler, yalnızca İsrail’in şartlarını kabul ettiklerinde, yerleşimcilerin henüz işgal etmediği toprak köşelerinde sığınarak, bağımsızlık hayallerinden vazgeçtiklerinde, barış içinde yaşamalarına izin verilecektir.

Tarihte hiçbir zaman Filistinliler bu kadar yalnız kalmamıştı. Arap ve Müslüman liderler, Gazze halkının televizyon ekranlarına yansıyan cesareti ve direncine, korku, çıkarcılık ve sessizlikle cevap verdiler.