Tel Aviv’in Suriye Yol Haritası: Savaş mı, Aşağılayıcı Teslimiyet mi?
Parstoday – El Cezire televizyonu, İsrail’in Amerika’nın desteğiyle Güney Suriye’de yürüttüğü askeri hareketliliğin ülkeyi büyük bir çatışmanın eşiğine getirdiğini ve Şam’ı savaş ile aşağılayıcı teslimiyet arasında zor bir tercihle karşı karşıya bıraktığını bildirdi.
Al Jazeera’nin analizine göre, İsrail ordusunun özellikle Güney Suriye’deki saldırıları, yeni Şam yönetimini ciddi bir çıkmaza sokmuş durumda ve bu hareketlerin devamı krizi daha da derinleştirebilir. Parstoday’in IRNA’ya dayandırdığı haberine göre, Suriye, İsrail’in Batı Asya’nın yapısını değiştirmeye yönelik jeopolitik projesinin merkezinde yer alıyor. Bu proje, bölge ülkelerinin parçalanması ve küçük mezhepsel ve etnik yönetimlerin kurulmasına dayanıyor. İsrailli yetkililerin açıklamaları da bu hedefi yansıtıyor.
Tel Aviv’e göre, Suriye; Irak ve Türkiye ile sosyal ve coğrafi bağları, İran’la etnik ve mezhepsel benzerlikleri nedeniyle bu planın uygulanması için ideal bir örnek. Uzmanlara göre, Suriye’deki yapısal herhangi bir değişim, komşu ülkelere de sıçrayabilir.
Al Jazeera ayrıca İsrail’in Suriye’deki projelerine de değinmiştir; bunlar arasında Güney Suriye’de tampon bölge planı, Süveyda vilayetinde insani geçiş noktası ve “Davud Geçidi” adlı proje yer alıyor. Bu projelerden bazıları uygulama aşamasında, bazıları ise henüz teorik düzeyde kalmış durumda; ancak İsrail, bunları hayata geçirmek için uygun zamanı kolluyor.
Öte yandan, Suriye’nin iç yapısındaki kırılganlık, bu ülkeye müdahale için bir teşvik unsuru oluşturuyor. Tel Aviv’in bakış açısına göre Suriye hâlâ birçok gelişmeye açık bir ülke. İsrail liderlerinin zihninde Suriye, bölgesel güç dengelerinin test edildiği bir laboratuvar ve yeni denklemlerin uygulanabileceği uygun bir zemin olarak görülüyor. Ülkedeki durum, yerel gruplar arasındaki ayrışma ve siyasi çıkmaz nedeniyle hâlâ patlamaya hazır bir potansiyele sahip.
- Güvenlik Anlaşması mı, Sahadaki Gerçeğin Dayatılması mı?
Al Jazeera, İsrail’in Suriye’deki durumu iki seçenek üzerinden şekillendirdiğini vurguluyor: ya savaş, ya da aşağılayıcı bir teslimiyet. Bu seçenekler, Golan Tepeleri ve Güney Suriye’nin geniş bölgelerini kapsıyor. Tel Aviv, askeri gücüne ve Şam’ın zayıflığına dayanarak Suriye’nin başkenti ve çevresinde nüfuzunu artırmayı hedefliyor.
Bu doğrultuda İsrail, Şam ile güvenlik anlaşmasına varmak için esneklik göstermiyor. Süveyda’ya geçiş noktası açılması da, bu anlaşmadan kaçınmanın bir yolu olarak görülüyor. Eski Mossad görevlileri ve emekli İsrail generalleri, bu aşamada bir güvenlik anlaşmasının İsrail’in çıkarına olmadığını belirtiyor; çünkü böyle bir anlaşma askeri hareketliliği engeller ve herhangi bir kazanım olmaksızın geri çekilmeyi gerektirir.
- Güney Suriye’nin Kontrolü ve Kaçınılmaz Gerilim
Şu anda Güney Suriye İsrail’in kontrolü altındadır ve Şam da onun hedef alanı içindedir. Kuneytra ve Dera gibi önemli su kaynakları Tel Aviv’in denetimindedir ve Suriye tarafından acil bir tehdit algılanmamaktadır. Bu nedenle İsrail, elde ettiği jeopolitik kazanımlardan geri çekilme gereği duymamaktadır.
Ancak bu durumun devamı, İsrail’in hareketlerini istikrarsızlaştırabilir. Şam’daki herhangi bir yönetim, eğer bu krizden müzakere ya da arabuluculuk yoluyla çıkamazsa, zor seçeneklerle karşı karşıya kalacaktır. İsrail’in Şam çevresindeki nüfuzunu artırması, Suriye yetkililerinin esnekliğini ve pragmatizmini zayıflatmakta ve savaşa giden yolu kaçınılmaz hale getirmektedir.
- Trump’ın Güvenlik Düzeni ve Saldırılara Karşı Sessizlik
Al Jazeera, raporunun sonunda Trump yönetiminin bölgedeki rolüne değinerek şunları aktarıyor: Amerika, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra oluşan düzenin yerine Batı Asya’da yeni bir güvenlik düzeni kurma iddiasındadır. Ancak bu yeni düzen, uluslararası kurallara değil, İsrail’in güvenlik çıkarlarına göre şekillendirilmiştir.
Öte yandan Washington, Tel Aviv ile Şam arasında, İsrail’in şartlarına dayalı bir güvenlik anlaşmasını desteklemektedir; bu yaklaşım ne bölgesel gerçekliğe ne de uluslararası hukuka dayanmaktadır. Bu nedenle, Tel Aviv’in yeni Suriye yönetimine yönelik baskılarına karşı çıkmayacak, hatta Suriye’nin egemenliğinin ihlaline sözlü düzeyde bile itiraz etmeyecektir. Bu durum, Amerika’nın Batı Asya’da kurmak istediği güvenlik düzenini, İsrail’in Suriye’deki güvenlik çıkarlarından ayrı düşünmediğini göstermektedir.
Al Jazeera, Trump’ın Gazze’deki savaşı durdurma isteğinin gerçek bir barış arzusundan çok, iç siyasi hesaplar ve siyasi maliyetlerle ilgili olduğunu yazdı. Bu koşullar altında, İsrail’deki aşırı sağcı kabine yapısının devam etmesi, Suriye ve bölge istikrarı açısından en büyük tehdit olarak değerlendirilmektedir./