Neden Amerikan yetkililerinin Batı Asya’da barış iddiası kabul edilemez?

Parstoday – Siyonist rejim ordusu Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürerek ateşkesi ihlal ederken, ABD Başkanı Donald Trump, Batı Asya bölgesinde barışın sağlandığını iddia etti.

ABD Başkanı Donald Trump şöyle dedi:“Büyük bir ilerleme kaydedildi. Orta Doğu’daki barıştan konuştuk. Bu olağanüstü bir barış ve kalıcı olacağına inanıyoruz. Bu konuda yer aldığım ve çok yardım ettiğim için mutluyum.”

Trump’ın bu iddiası, Siyonist rejimin Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürdüğü bir dönemde dile getirildi. Son saatlerde Siyonist rejim, Gazze Şeridi’nin güneyine ve Gazze kentinin doğusuna en az beş hava saldırısı düzenleyerek ateşkesi açıkça ihlal etti. Ayrıca rejim, Gazze kentinin doğusunda üç bombardıman ve Han Yunus’un doğusunda iki hava saldırısı gerçekleştirdi.

Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden ve Siyonist rejim ile Hamas arasında esir takasının başlamasından bu yana, işgal rejimi defalarca Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerine saldırarak ateşkesi açıkça ihlal etti. Hamas da bu ihlaller konusunda defalarca uyarıda bulunarak arabulucuları bilgilendirdi.

Son yıllarda Amerikan yetkilileri defalarca Batı Asya’da barışı tesis etme çabalarından söz ettiler. Ancak bu iddialar, sahadaki gerçeklerle, tarihsel geçmişle ve ABD’nin mevcut politikalarıyla açık bir çelişki içindedir. Birçok analist ve bölge halkı bu iddiaları, gerçeği yansıtmayan ve yalnızca Amerikan çıkarlarını ilerletmeye yönelik araçlar olarak görmektedir.

ABD, son on yıllarda bölgedeki birçok savaş ve krizde doğrudan veya dolaylı rol oynamıştır.2003 yılında Irak’a yönelik kanıtlanmamış gerekçelerle yapılan saldırı, bu ülkenin devlet yapısının çökmesine ve terörizmin yayılmasına yol açtı. Afganistan, Suriye gibi ülkelerdeki askeri varlığı ve bazı terör gruplarına verdiği destek, barış getirmemiş; aksine istikrarsızlığı artırmıştır.

ABD’nin barış yanlısı olduğu yönündeki iddialara duyulan güvensizliğin en önemli nedenlerinden biri, Siyonist rejime verdiği sınırsız destektir.ABD, bu rejimin en büyük silah tedarikçisidir ve uluslararası arenada Filistinlilere karşı işlenen suçların kınanmasını sürekli engellemektedir. Bu destekler, ABD’yi bölge halklarının gözünde işgalin ve zulmün ortağı haline getirmiştir.

Amerikan yetkililerinin Arap ülkelerine yaptıkları diplomatik ziyaretler de genellikle silah ve ticaret anlaşmalarıyla sonuçlanmıştır. Bu anlaşmalar barışı teşvik etmek yerine, silahlanma yarışını ve ekonomik bağımlılığı artırmıştır. ABD, bölgesel gerilimlerden silah satışı ve ekonomik nüfuzunu pekiştirmek için faydalanmaktadır.

ABD ayrıca, bölge ülkelerinin bağımsız ittifaklar kurmasını engellemeye çalışmaktadır.İran ile Arap ülkeleri arasındaki yakınlaşmaya karşı çıkması, Washington’un ayrıştırıcı politikalarının açık bir örneğidir. Bu politikalar, bölgesel iş birliği ve karşılıklı saygı temelinde kalıcı barış ilkeleriyle çelişmektedir.

Amerikan yetkililerinin “teröre karşı savaş” iddiaları da inandırıcı değildir; çünkü DEAŞ gibi terör örgütlerinin ortaya çıkışı, doğrudan ABD müdahalelerinin yol açtığı güç boşluklarının sonucudur. Bölge halkları bu tecrübeleri, ABD’nin “barış politikalarının” başarısızlığının kanıtı olarak görmektedir.

Sonuç olarak, ABD’nin Batı Asya’da barışa dair iddiaları, bu ülkenin bölgedeki gerçek uygulamalarıyla çelişmektedir. Bölge halkları, Washington’un politikaları sonucu yaşanan savaşlar, işgaller ve istikrarsızlık nedeniyle bu iddialara şüpheyle yaklaşmaktadır.Gerçek barış, ancak bölge ülkelerinin dış müdahale olmadan, ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı temelinde iş birliği ve birlikte yaşama yolunu seçmesiyle mümkündür.

ABD’nin Batı Asya’daki müdahalelerinin sonucu, çoğunlukla siyasi istikrarsızlık, terörizmin yayılması, altyapının yıkılması ve etnik-dini gerilimlerin artması olmuştur. Bu müdahaleler barış getirmemiş, aksine yeni krizlere yol açmıştır.