ABD’nin Nijerya’ya Yönelik Askerî Tehditlerinin Hedefleri Nedir?
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i285514-abd’nin_nijerya’ya_yönelik_askerî_tehditlerinin_hedefleri_nedir
Parstoday – Donald Trump, Nijerya’yı Hristiyanları katletmekle suçlayarak, Truth Social adlı sosyal medya hesabında Pentagon’a Nijerya’da olası bir askerî müdahaleye hazırlık talimatı verdiğini açıkladı.
(last modified 2025-11-03T04:02:22+00:00 )
Kasım 03, 2025 05:58 Europe/Istanbul
  • ABD’nin Nijerya’ya Yönelik Askerî Tehditlerinin Hedefleri Nedir?

Parstoday – Donald Trump, Nijerya’yı Hristiyanları katletmekle suçlayarak, Truth Social adlı sosyal medya hesabında Pentagon’a Nijerya’da olası bir askerî müdahaleye hazırlık talimatı verdiğini açıkladı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Donald Trump, Truth Social’daki paylaşımında Nijerya hükümetini uyardı: “Eğer Nijerya hükümeti Hristiyanların öldürülmesine izin vermeye devam ederse, ABD bu ülkeye yaptığı tüm yardımları derhal durduracaktır.” Parstoday’in haberine göre Trump, Nijerya hükümetini olası askerî bir saldırı ile tehdit ederek şunları da söyledi: “Bu durum devam ederse, ABD bu korkunç suçları işleyen terör gruplarını tamamen yok etmek için Nijerya’da doğrudan askerî harekâta girişebilir.”

Öte yandan Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Ahmed Tinubu, ülkesinin din özgürlüğüne olan bağlılığını vurguladı ve Nijerya’nın Hristiyanlara düşmanlık ettiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.

ABD başkanının bu tehditleri, Washington’un özellikle Afrika ülkelerinin iç işlerine müdahale konusunda uzun bir geçmişe sahip olduğunu bir kez daha göstermektedir. ABD, dış politikasını ilerletmek için farklı bahanelerle başka ülkelerin iç işlerine karışmayı bir araç olarak kullanmıştır. Bu kez “din özgürlüğü” konusu, Nijerya’ya baskı uygulamak için bir bahane hâline getirilmiştir.

Aslında Trump, Nijeryalı Hristiyanların tehdit altında olduğu izlenimini yaratarak Nijerya’ya baskı yapmak için yeni bir gerekçe üretmiştir. O ve siyasi müttefikleri, Afrika halklarının —özellikle Nijerya’nın— yaşadığı sıkıntıları kendi açık ve gizli hedefleri doğrultusunda kullanmaya çalışmaktadır. Afrika’nın en büyük, en güçlü ve en kalabalık ülkelerinden biri olan Nijerya; zengin doğal kaynakları ve stratejik konumuyla ABD için özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle Trump, Hristiyanlara yönelik baskı iddialarını bu ülke üzerinde nüfuz kurma bahanesi olarak kullanmaktadır. Nitekim kısa süre önce Güney Afrika’daki “beyaz çiftçilerin öldürülmesi” iddialarını da benzer şekilde baskı aracı hâline getirmişti.

Yeni siyasi koşullar ve uluslararası gelişmeler ışığında Afrika, Trump’ın ilgisini her zamankinden fazla çekmektedir. Bunun başlıca nedeni ekonomik ve ticari çıkarlardır. Afrika; zengin doğal kaynakları, geniş tarım arazileri ve hızla artan nüfusuyla eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Bu çerçevede Nijerya, zengin petrol rezervleri, tarım alanları ve doğal kaynaklarıyla özel bir öneme sahiptir. Nijerya Dışişleri Bakanlığı da “Batı Afrika ile Sahel bölgesindeki şiddet yanlısı aşırılığın belirli çıkarların sonucu olduğunu” belirtmiştir.

ABD’nin dikkate aldığı bir diğer konu ise, Çin ve Rusya gibi rakip güçlere karşı Afrika’daki siyasi konumunu güçlendirmektir. Bu doğrultuda Washington, bazı Afrika ülkeleriyle siyasi ilişkilerini güçlendirmeye; özellikle terörle mücadele, insan kaçakçılığıyla mücadele ve “dini aşırılığın” önlenmesi gibi alanlara odaklanmıştır.

Güvenlik alanında da Afrika, Trump için bir siyasî araç hâline gelmiştir. Bu kıtadaki birçok ülke Libya ve Nijerya dâhil— terör tehditleriyle karşı karşıyadır. Bu durum, ABD’nin müdahaleleri için kolayca bahane oluşturabilmektedir. Nijerya’daki Boko Haram veya Kuzey Afrika’daki El Kaide gibi terör örgütleri, ABD’nin gerçekten terörle mücadele endişesi taşıdığını değil; Washington’un nüfuzunu genişletmek ve krizlerden faydalanmak istediğini göstermektedir. ABD, bu güvenlik krizlerini kendi hedeflerini ilerletmek için kullanmakta; gerçek yardımdan ziyade, hegemonik çıkarlarını güçlendirmeye çalışmaktadır.

Ancak burada daha acı bir gerçek de vardır: Boko Haram ve DEAŞ gibi terör örgütleri, en çok Müslümanları hedef almaktadır. Bu durumda krizin sadece belirli bir dinî meseleye indirgenmesi, perde arkasındaki niyetleri açıkça göstermektedir: ABD’nin hegemonik politikalarına hizmet edecek dinî kutuplaşmalar yaratmak. Trump yönetimi, Afrika’daki Amerikan rolünü yeniden tanımlamak istemekte ve bu yeniden dizayn için dinî gerilimleri bir baskı aracı olarak kullanmaktadır.

Sonuç olarak Trump’ın Nijerya’ya yönelik tehditleri, ABD’nin müdahaleci ve yayılmacı dış politikasının bir başka örneğidir. Amerika, dünya genelindeki krizleri, çatışmaları ve istikrarsızlıkları kendi stratejik ve ekonomik çıkarları için fırsata çevirmeye çalışmaktadır. “Din özgürlüğü” ve “insan hakları” gibi kavramlar ise bu müdahaleleri gizlemek için kullanılan birer örtüdür.

Bu tür politikalar, Nijerya halkının ve diğer Afrika ülkelerinin durumunu iyileştirmek bir yana, istikrarsızlığı artırmakta, aşırı grupları güçlendirmekte ve iç çatışmaları derinleştirmektedir. Trump ve müttefikleri, siyasî baskılar, ekonomik yaptırımlar ve askerî tehditlerle Afrika ülkelerine kendi hegemonyalarını dayatmaya; doğrudan işgal yerine dolaylı araçlarla kaynakları kontrol eden yeni bir sömürgecilik biçimini hayata geçirmeye çalışmaktadırlar.