Hiç Kimse Affedilmeyecek; El-Faşir’de Son Nefeslerin Sesi
Parstoday – El-Faşir’deki katliam felaketi sürüyor ve yüzlerce Sudanlı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.
Parstoday’in haberine göre El-Faşir’de durum son derece kritik. Yüzlerce Sudanlı öldürüldü ve şehir, Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) tarafından kuşatma altına alınmış durumda. Katliam o kadar korkunç boyutlara ulaştı ki, birçok gözlemci bunu artık açık bir soykırım olarak nitelendiriyor.
El-Faşir’in Düşüşü: Yeni Bir Soykırımın Başlangıcı
Sudan’ın Darfur bölgesinde yer alan El-Faşir kenti, Sudan ordusunun bölgede elinde tuttuğu son üs konumundaydı. Ancak aylar süren kuşatmanın ardından RSF milislerinin eline geçti. Uluslararası gözlemcilere göre, bu düşüşün ardından yaşananlar, 1994 Ruanda soykırımının ilk saatlerini hatırlatıyor. Gelen haberlere göre, yalnızca bir doğum hastanesinde yaklaşık 500 hasta ve yakını katledildi. Uydu görüntüleri, kanla kaplı arazileri gösteriyor — artık inkâr edilemeyecek suçların sessiz tanıkları.
Kuşatma, Açlık ve Yavaş Ölüm
Düşüşten önce El-Faşir aylarca tam kuşatma altındaydı. Yüz binlerce sivil — aralarında Darfur’un diğer bölgelerinden kaçan mülteciler de dahil — insanlık dışı koşullar altında sıkışıp kaldı. Şehirden kaçmaya çalışanlar ölüm ya da tecavüz riskiyle karşı karşıya kalırken, şehirde kalanlar sürekli bombardımanlar ve açlıkla mücadele etmek zorunda kaldı. Hayatta kalabilenler, hayvan yemiyle beslenerek yaşamlarını sürdürmeye çalıştı.
İki Ordu Arasında Savaş – Sadece Bir Ordu ve Milis Değil
Sudan ordusu ile RSF arasındaki çatışma, iki donanımlı güç arasında tam kapsamlı bir savaşa dönüşmüş durumda. Cencevid milislerinin kalıntılarından oluşan RSF, artık büyük bir mali kaynağa, modern silahlara, geniş insan gücüne ve yabancı desteğe sahip bir orduya dönüşmüş durumda. Son yıllarda büyük bir servet ve güç kazanan bu grup, şimdi insansız hava araçları, zırhlı araçlar ve ağır makineli silahlarla operasyonlarını yürütüyor.
Dış Destek: Birleşik Arap Emirlikleri’nin Rolü
The Guardian yazarı Nasrin Malik’e göre, Sudan’daki savaşın uzamasının ve şiddetlenmesinin ana nedenlerinden biri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin RSF’ye sağladığı mali ve askeri destektir. BAE, geçmişte Yemen savaşında RSF güçlerini kullanmış, şimdi ise bu gruba sağladığı kaynaklarla Sudan iç savaşını körüklemektedir. Bu desteğin karşılığında, BAE Sudan’ın özellikle altın kaynaklarına erişim elde etmiş ve bu stratejik ülkedeki nüfuzunu artırmıştır.
Küresel Sessizlik: Suça Ortaklık
Yazar, Guardian’daki makalesinde şöyle devam ediyor: RSF’nin işlediği suçlara dair açık kanıtlar olmasına rağmen, Batılı ülkeler – özellikle İngiltere ve ABD – BAE ile olan yakın ilişkileri nedeniyle bu ülkeye baskı yapmaktan kaçınıyor. Hatta bazı raporlar, İngiliz yetkililerin Afrikalı diplomatlar arasında BAE’ye yönelik eleştirileri bastırmaya çalıştığını ortaya koyuyor. Ayrıca Sudan’daki cephelerde İngiliz yapımı askeri teçhizatın RSF tarafından kullanıldığı da bildiriliyor.
Tarihin Tekrarı: Darfur’dan Ruanda’ya
Darfur’da soykırım yeni bir olay değil. Yirmi yıl önce de bugünkü RSF’nin kökleri olan Cencevid milisleri benzer vahşetler işlemişti. Ancak bu kez, daha gelişmiş silahlarla, dış destekle ve dünya kamuoyunun umursamazlığıyla, geçmiştekinden bile daha geniş çaplı bir felaket yaşanıyor.
Sonuç: Harekete Geçme Zamanı Şimdi
El-Faşir’de yaşanan felaket ne gizli ne de karmaşık. Uydu görüntüleri, saha raporları ve kurtulanların tanıklıkları, durdurulması gereken açık bir suçun kanıtıdır. Uluslararası toplum, özellikle BAE üzerinde etkisi olan ülkeler, derhal harekete geçmelidir. Geçen her dakika, daha fazla insan hayatına mal oluyor. Bu sessizlik, suça ortak olmaktır.