İsrail’in Kalkınma Politikaları 300 Bin Hintli Çiftçinin İntiharına Nasıl Yol Açtı?
Parstoday – İsrail’in kalkınma politikaları gölgesinde, Hindistan tarımı borç krizi ve toprak gaspı ile karşı karşıya kalmış, bu durum yüz binlerce çiftçinin hayatına mal olmuştur.
BDS Hareketi (Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Hareketi) tarafından yayımlanan bir raporda, son yirmi yılda yaklaşık 300 bin Hintli çiftçinin, İsrail Kalkınma Ajansı tarafından Hindistan’da teşvik edilen neoliberal tarım modellerinin uygulanması sonucu intihar ettiği belirtilmiştir. Parstoday’in Fars Haber Ajansı’ndan aktardığına göre, 1958 yılında İsrail rejiminin “kalkınma diplomasisi kolu” olarak kurulan İsrail Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (MASHAV) genellikle “küresel işbirliğinin sembolü” olarak tanıtılmaktadır. Ancak BDS Hareketi, MASHAV’ı İsrail’in işgalci ve ayrımcı politikalarını aklama aracı olarak görmektedir. 2005 yılında Filistin topraklarının işgaline son verilmesi ve insan hakları ihlallerinin durdurulması amacıyla kurulan BDS, MASHAV’ın faaliyetlerini İsrail’in gelişmekte olan ülkelerdeki diplomatik ve ekonomik nüfuz stratejisinin bir parçası olarak tanımlar; “kalkınma yardımları” yerel ihtiyaçlara değil, Tel Aviv’in jeopolitik çıkarlarına hizmet etmektedir.
BDS’nin Ortaya Çıkışı ve MASHAV Eleştirisi
Filistinli sivil toplum kuruluşları tarafından başlatılan BDS hareketi üç temel eksene dayanır: boykot, ekonomik yaptırım ve siyasi baskı. Bu hareket, insani amaçlarla faaliyet gösterdiği iddia edilen ancak aslında İsrail’in yumuşak gücünü kullandığı kurumları hedef almaktadır. İsrail Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olan MASHAV bugüne kadar 140’tan fazla ülkede faaliyet göstermiş ve 350 binden fazla kişiyi eğitmiştir. Ancak BDS’ye göre bu faaliyetler, İsrail’in çevre ve tarım projeleri aracılığıyla “yeşil aklama” (greenwashing) girişimidir; yani İsrail, çevre dostu görünürken Filistin’deki çevresel yıkımı gizlemektedir.Eleştirmenler, İsrail’in Batı Şeria’daki su kaynaklarının %90’ını kontrol ederken Filistinli çiftçilerin kuyularını ve tarlalarını tahrip ettiğini hatırlatmakta; buna karşın MASHAV’ın “İsrail yeniliği” olarak damla sulama teknolojisini ihraç edip “çölü yeşertme” imajı yarattığını vurgulamaktadır.
Bu politikalar, BDS’ye göre, İsrail’in diplomatik izolasyona karşı yürüttüğü stratejinin bir parçasıdır. MASHAV, yerel ihtiyaçlara yanıt vermekten çok, İsrail için olumlu propaganda yaratacak ve İsrailli şirketlere yeni pazarlar açacak projeler seçmektedir. Buna karşın, Gazze’deki Filistinliler ambargo altında yaşam mücadelesi verirken nüfusun %80’i gıda yardımlarına bağımlıdır.
MASHAV’ın Hindistan’daki Faaliyetleri: Tarım Yoluyla Nüfuz
BDS kampanyası ve İsrail Akademik ve Kültürel Boykot Koalisyonu’nun hazırladığı bir rapora göre, MASHAV’ın Hindistan’daki çalışmaları İsrail’in diplomatik nüfuzunu genişletme planının bir parçasıdır. 2006 yılında başlatılan Hindistan-İsrail Tarım Programı (Indo-Israeli Agriculture Program) kapsamında, Hindistan’ın çeşitli eyaletlerinde Mükemmeliyet Merkezleri (Centres of Excellence) kurulmuştur. Bu merkezler, Hindistan devletinin fonlarıyla işletilmekte, ancak İsrail tarafından yönlendirilmekte ve genellikle propaganda amacı taşımaktadır.
BDS’ye göre bu merkezler, çiftçiler için gerçek bir fayda sağlamamakta; aksine neoliberal tarım modellerini teşvik ederek Hindistan tarım krizini derinleştirmektedir. Damla sulama, kimyasal kullanım ve sözleşmeli tarımın yaygınlaşması çiftçi borçlarını artırmış, toprak kayıplarına yol açmış ve son yirmi yılda 300 binden fazla çiftçinin intiharına neden olmuştur.
Ayrıca, MASHAV’ın yasa dışı İsrail yerleşimleriyle bağlantılı Netafim gibi şirketlerle işbirliği yapması, Filistin’deki sömürü modelinin Hindistan’a ihraç edildiği anlamına gelmektedir. BDS, bu merkezlerin gerçek etkisinin bağımsız biçimde araştırılmasını ve fonların sürdürülebilir yerel projelere yönlendirilmesini talep etmektedir. Hareket, MASHAV programlarını İsrail ile “ilişkileri normalleştirme süreci”nin bir parçası olarak görmekte ve bunların boykot edilmesi çağrısında bulunmaktadır.
Küresel Mücadele: MASHAV ve Diplomatik Boykot
BDS, MASHAV’ı sadece bir eğitim kurumu değil, İsrail’in politik nüfuz aracısı olarak tanımlamaktadır. Afrika ve Asya’daki projeler – eğitim merkezleri, sulama planları – İsrail’e Birleşmiş Milletler’de oy kazandırmak ve Arap ülkelerinin etkisini azaltmak amacı taşımaktadır. BDS, “barış için kalkınma” sloganıyla yürütülen bu projelerin aslında İsrail yerleşimlerinden kâr eden şirketleri meşrulaştırdığını savunmaktadır.
Hareketin raporlarında, MASHAV “İsrail’in kalkınma diplomasisi misyonu” olarak tanımlanmakta; İsrail rejiminin gelişmekte olan ülkelerde imajını düzeltme girişimi olarak görülmektedir. Bu nedenle, BDS üniversitelere, araştırma kurumlarına ve uluslararası kuruluşlara MASHAV ile işbirliğini kesme çağrısı yapmaktadır. Çünkü bu ajans, insanî kalkınmadan çok dış politika hedeflerine hizmet etmektedir.
BDS’nin küresel kampanyaları ile MASHAV arasındaki bu çatışma, ajansın iddia ettiği insani amaçların ötesinde, İsrail’in yumuşak güç stratejisinin bir parçası olduğunu göstermektedir. “Kurumsal Suç Ortaklığı” gibi raporlar, MASHAV’ın sürdürülebilir tarımı desteklemek yerine İsrail’in ekonomik ve propaganda çıkarlarına hizmet ettiğini ortaya koymuştur.Eleştirmenlere göre, MASHAV yalnızca kalkınmaya katkı sunmamakta, aynı zamanda hedef ülkelerin ekonomik bağımsızlığını zayıflatmaktadır. Bu nedenle, ajans bir “işbirliği sembolü” olmaktan ziyade, İsrail diplomasisinin başarısızlığını temsil eden bir örnek hâline gelmiştir. BDS hareketinin küresel baskısı ise, işgalin gerçek yüzünü dünya kamuoyu önünde görünür kılmaya devam etmektedir.