Suç işlemeye teşvik; Filistinli kadınların tutuklanmasının yoğunlaştırılması için bahane
Parstoday – Siyonist rejim son aylarda Filistinli kadınların tutuklanması politikasını eşi görülmemiş şekilde yoğunlaştırdı ve bu tutuklamaları gerekçelendirmek için “suç işlemeye teşvik” adı altında muğlak bir suçlamadan yararlanıyor.
Filistin Esirler Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, Gazze Şeridi’nde soykırım savaşının başlamasından bu yana 600’den fazla Filistinli kadın ve kız çocuğu tutuklandı; halen 48 kadın esir rejimin hapishanelerinde son derece ağır ve aşağılayıcı koşullarda tutuluyor. Bunlardan en az 40’i sosyal medyadaki faaliyetleri nedeniyle “suç işlemeye teşvik” ile suçlanıyor.
- Filistinli kadınların suçu: Gerçeği paylaşmak!
Siyonist güvenlik birimlerinin dayandığı “suç işlemeye teşvik” suçlaması, tamamen meşru ve insani bir dizi faaliyeti kapsıyor, örneğin Gazze’deki felaketlere dair görsellerin paylaşılması, şehitlerin fotoğraflarının yeniden yayımlanması, Filistin için dua edilmesi, direnişe destek verilmesi ve sivillere karşı işlenen suçların ifşa edilmesi. Bu eylemler uluslararası hukuk açısından ifade özgürlüğü hakkı çerçevesinde yer almakta ve hiçbir şekilde kovuşturmayı haklı kılmamaktadır.
- Tutuklama yöntemi: Gece baskınları, işkence ve tehdit
Filistin Esirler Araştırma Merkezi, İsrail güçlerinin kadınların çoğunu gece yarısı evlere sert baskınlarla tutukladığını vurguluyor. Malların tahribi, çocukların korkutulması, kadınların ellerinin sertçe bağlanması, gözlerinin kapatılması ve askeri araçlarla taşınmaları bu tekrar eden senaryonun parçalarıdır. Filistinli kadınların tutuklanması, yalnızca kadınların sosyal özgürlüğünü hedef almakla kalmıyor, aynı zamanda şehit annelerinden, aktivistlerden ve öğrencilerden intikam alma amacını da güdüyor. Şimdiye kadar en az 12 Filistinli kadın esir herhangi bir resmî suçlama olmaksızın geçici ve süresiz gözaltında tutuluyor.
Damon Hapishanesi’ndeki Filistinli kadın esirler açık insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya: kasıtlı aç bırakma, tedavi ve tıbbi bakım yoksunluğu, kötü hijyen koşulları, mahremiyetin ihlali için her noktaya kamera yerleştirilmesi ve günlük güvenlik aramaları sırasında zorla diz çöktürülüp başlarının duvara eğdirilmesi.
Ayrıca hapishane baskı birlikleri sürekli olarak kadın koğuşlarına baskın düzenliyor, onları arkadan sıkı kelepçelerle bağlıyor, biber gazıyla hedef alıyor ve hatta alaycı şekilde aşağılayıcı görüntüler kaydediyor. Bu suçlama kız çocuklarını bile kapsam dışı bırakmıyor. 16 yaşındaki iki genç esir “Sali Sadaka” ve “Hena Hamad” hâlen tutuklu bulunuyor.
Yine 1948 işgal bölgelerinden Tehani Ebu Semhan, iki buçuk ay önce Damon Hapishanesi’nde çocuğunu dünyaya getirdi; bebeği şu anda işgalci rejimin hapishanelerinde en küçük esir olarak tutuluyor. 49 yaşındaki ve lösemi hastası Fida Suheyl Asaf ise Şubat 2025’ten bu yana uygun tedavi almadan rejimin hapishanesinde bulunuyor.
- Filistinli kadın esirlere karşı kesintisiz suç
Filistinli esir hakları aktivisti Velid el-Hudli, yeni hapishane politikalarını kesintisiz bir katliam ve suç olarak nitelendirerek, esirlerin her gün binlerce kez açlık, soğuk, hakaret ve organize dayakla öldüğünü söylüyor. Ayrıca 7 Ekim’den sonra Filistinli esir şehitlerinin sayısının arttığını ve hapishanelerde tecavüz vakalarının yaşandığına dair sarsıcı tanıklıklar bulunduğunu aktarıyor. El-Hudli, Siyonist rejimin iç güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir’in esirlerin aşağılayıcı görüntülerini gururla yayımladığını ve bunun Filistinlilerin insanlığını inkâr eden bir felsefeyi yansıttığını vurguluyor.
- Acil uluslararası müdahale çağrısı
Filistinli hukuk kurumları, sürekli ve yapısal insan hakları ihlallerine dayanarak, uluslararası örgütlerin, özellikle kadın haklarını savunan kurumların acil müdahalesini, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde suçların takibini ve “suç işlemeye teşvik” bahanesiyle tutuklanan kadın esirlerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyor. İnsan hakları aktivistleri, küresel sessizliğin devam etmesinin işgalcileri baskı ve sosyal temizleme politikalarını sürdürmede daha da cesaretlendireceğini uyarıyor. Esir kadınların ve ailelerinin sesi, adalet, onur ve anavatanlarında özgür yaşama hakkı için yükselen bir çığlıktır./