BM’nin Tarihi Kararı İsrail İşgalinin Sonunun Başlangıcı Olabilir mi?
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i287534-bm’nin_tarihi_kararı_İsrail_İşgalinin_sonunun_başlangıcı_olabilir_mi
Parstoday – Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 151 oyla kabul edilen karar, uluslararası toplumu bir kez daha İsrail rejiminin 1967’den beri işgal ettiği topraklardan tamamen çekilmesi çağrısında bulunarak Tel Aviv’in artan yalnızlığını ve işgalin sona ermesi gerekliliğini gözler önüne serdi.
(last modified 2025-12-04T16:18:41+00:00 )
Aralık 04, 2025 18:17 Europe/Istanbul
  • BM’nin Tarihi Kararı İsrail İşgalinin Sonunun Başlangıcı Olabilir mi?

Parstoday – Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 151 oyla kabul edilen karar, uluslararası toplumu bir kez daha İsrail rejiminin 1967’den beri işgal ettiği topraklardan tamamen çekilmesi çağrısında bulunarak Tel Aviv’in artan yalnızlığını ve işgalin sona ermesi gerekliliğini gözler önüne serdi.

BM Genel Kurulu, 151 oyla kabul ettiği kararda, İsrail rejiminin 1967’den bu yana işgal ettiği tüm Filistin topraklarından  Doğu Kudüs dâhil – çekilmesini talep etti. Aynı zamanda Suriye’ye ait işgal altındaki Golan Tepeleri hakkında 123 oyla kabul edilen ayrı bir karar da, yıllardır uluslararası hukukun üzerinde hareket eden bu rejimin artan tecridinin aynası niteliğindedir.

Uluslararası ilişkiler uzmanlarına göre bu karar, metnin ötesine geçen çok katmanlı mesajlar taşımakta ve bölgesel jeopolitik ile uluslararası düzenin mevcut dönüşümüne işaret etmektedir.

BM İnsan Hakları Ofisi’nin “Gazze’nin eşi benzeri görülmemiş bir hızla yok edilmesi”ne ilişkin raporları ve BM Genel Sekreteri’nin “dünyanın ahlaki çöküşü” uyarıları, bu yılki oylamalarda daha fazla ülkenin net bir tavır almasına zemin hazırladı. Al-Monitor ve Foreign Policy analizlerine göre bu yüksek destek oranı, “kamuoyunun geniş etkisinin” bir sonucudur.

Son iki yılda Gazze’deki insani felakete dair görüntülerin yayılması, hükümetler üzerinde büyük baskı oluşturmuş ve onları Tel Aviv’den nispi bir uzaklaşmaya zorlamıştır. Kararda, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, bağımsız bir devletin kurulması ve Arap topraklarındaki işgalin derhâl sona erdirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu ilke, uluslararası hukuk ve BM Şartı’nın tartışılmaz temellerinden biridir.

Hukukçular ve uluslararası gözlemciler, böylesine geniş destekle kabul edilen bir kararın, İsrail’in işgalci politikalarına karşı yeni bir küresel uzlaşı anlamına geldiğini ve uzun vadede Filistin devletinin daha geniş çapta tanınmasının yolunu açabileceğini belirtiyor. Al Jazeera, BBC ve Reuters gibi kaynaklar da bu kararı, Tel Aviv’e yönelik uluslararası baskının arttığının açık göstergesi olarak değerlendirdi.

International Crisis Group ve Chatham House gibi düşünce kuruluşlarının analizlerine göre bu oy tablosu, İsrail rejiminin uluslararası sistemdeki “meşruiyet sermayesinin erozyona uğradığını” göstermektedir. Gazze savaşının devamı, altyapının geniş çaplı yıkımı ve insan hakları örgütlerinin savaş suçları raporları bu süreci daha da hızlandırmıştır.

ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR) uzmanlarına göre İsrail’in politikalarına karşı oluşan bu düzeydeki küresel uzlaşı, Soğuk Savaş döneminin bile ötesine geçen bir gelişmedir. Bu veriler, yalnızca Arap ve İslam ülkelerinin ya da Bağlantısızlar Hareketi’nin değil, İsrail’in geleneksel Batılı müttefiklerinin önemli bir bölümünün de ya “evet” oyu verdiğini ya da “çekimser” kalarak fiilen tarafsızlık gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu durum, Tel Aviv ile küresel kamuoyu arasındaki derin uçurumu, Avrupa Birliği ve Latin Amerika içinde bile açık hâle getirmiştir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), bu oylamanın, dünya yönetim yapılarındaki demografik ve nesilsel değişimlerin, insan hakları ve uluslararası hukuka duyarlılığın artmasının doğal sonucu olduğunu vurgulamıştır.

Brookings Enstitüsü’ne göre bu oylama, Beyaz Saray için ciddi bir uyarıdır: İsrail’in işgal ve yerleşim politikalarına koşulsuz desteğin sürdürülmesi, yalnızca İsrail’in güvenliğini sağlamayacak, aynı zamanda ABD’nin küresel konumunu da zayıflatacaktır. Princeton İleri Araştırmalar Enstitüsü uzmanları ise bu geniş uzlaşının, BM Güvenlik Konseyi üzerinde benzeri görülmemiş bir siyasi ve ahlaki baskı oluşturduğunu ifade ediyor. Bu kararlar, hedefli yaptırımlardan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk sürecine kadar sonraki adımlar için sağlam bir hukuki temel oluşturmaktadır.

Kararda, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, bağımsız devletin kurulması ve 194 sayılı karara dayalı mülteci dönüş hakkının açıkça vurgulanması, “Yüzyılın Anlaşması” gibi tek taraflı girişimlerin nihai olarak geçersizleştiği anlamına gelmektedir. BM uzmanları ve bağımsız analistler – Richard Gowan dâhil – bu denli kapsamlı bir kabulün, Batılı devletlerin Filistin topraklarının işgalinin uluslararasılaşmasını engelleme çabalarının başarısız olduğunu gösterdiğini belirtmektedir.