Arap birliğinin iç çekişmesi ve ikili politikaları
(last modified Thu, 09 Mar 2017 05:40:49 GMT )
Mart 09, 2017 07:40 Europe/Istanbul
  • Arap Birliği
    Arap Birliği

Mısır’ın başkenti Kahire’de, 147. Arap Birliği Dışişleri Bakanları Toplantısı düzenlendi.

Arap Birliğine üye 14 ülkenin dışişleri ve devlet bakanları seviyesinde temsil edildiği toplantıda, Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Lübnan, Fas, Yemen ve Somali’yi daimi üyeler temsil etti.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Gayt, toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında, toplantıda, Arap ülkelerindeki krizlerin ve diğer bölgesel konuların değerlendirildiğini söyledi.

Ebul Gayt “Filistin’de iki devletli çözüm önerisi konusunda ısrarlıyız. Bölgede adil ve kapsamlı bir çözüm için tek yol haritası iki devletli çözümdür.” dedi.

Mısır'ın başkenti Kahire'deki Arap birliği ülkelerin dış işleri bakanlarının Salı günkü toplantısı, iç ihtilafları tekrar gün yüzüne çıkardı. Fars Körfezindeki bazı Arap ülkelerinin dış işleri bakanları Arap birliği toplantısında katılmadılar. 22 ülkenin üye olduğu Arap birliği ülkeler arasında bölgesel ve uluslararası gelişmeler ve ilişkileri konusunda çekişmeler ve ihtilaflar yaşanıyor. Kahire'deki Arap birliği dış işleri bakanları toplantısına Bahreyn, Kuveyt ve Katar dış işleri bakanları yerine elçileri katıldı.

 Arap Birliği’nin, sorun çözücü, kriz yöneten, Araplar arası işbirliğini ve dayanışmayı sağlayan bir örgüt olmaktan çok, üye ülkelerin kendi dış politika çıkarlarını savunmak ve rakipleriyle mücadele etmek için uluslararası arenada seslerini duyurabilecekleri bir platform haline geldiğini açıkça bir kez daha ortaya koymuştur. İkinci Dünya Savaşı sonunda milliyetçi bir heyecanla kurulan Arap Birliği, kuruluşundan yaklaşık yarım asır sonra Arap dünyasındaki siyasi ve ideolojik bölünmüşlüğü yansıtmakla kalmayıp geçmişi, faaliyetleri, ahlakı değerleri etkiliyi, hatta varlığı tartışılan bir örgüt durumuna gelmiştir. Arap birliği Suudi krallık rejiminin bir aracına dönüşmüş ve etkisini kaybetmiştir.      

      Arap birliği Filistin topraklarının Siyonist rejimin işgalinden kurtarma, Suriye yıkımı ve halkının katliamı önleme, Yemen halkına karşı dayatılan yıkım ve katliamı önleme, Libya'nın işgali ve parçalanmasını önleme gibi güç ve etkinlikten yoksundur. Arap birliğinin kahire toplantısında göstermelik olarak Siyonist çetelerin Mescid Aksa'ya saldırıları kınandı. Kırmızıçizgilerin aşıldığı söylendi. Irak dış işleri bakanı İbrahim Caferi ise, bu göstermelik kınamalara tepki göstererek, Filistin sorununu çözmek için pratik önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. İbrahim Caferi ayrıca Suriye temsilcilik sandalyesinin tekrar Suriye hükümetine iade edilmesi gerektiğini belirtti.

   Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Gayt, toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında, Suriye hükümetinin temsilcilik sandalyesinin iade edilmesi şartlarının müsait olmadığını ileri sürdü. Arap birliği hatta Suriye'deki terör örgütlerinin saldırılarına karşı Suriye halkını destekleme ifadelerini dillendirmekten bile sakınmaktadır.

     Suudi Arabistan, Katar ve birleşik Arap emirlikleri gibi Fars körfezi ülkelerinin yönetimleri Amerika ve diğer Batılı sömürgeci güçlerin yönlendirmesiyle Suriye'de terör örgütlerini desteklemektedirler. Bu nedenle kurucu ülkelerden biri olan Suriye'nin Arap birliğine geri dönüşünü engellemektedirler. Arap birliği 29 Ağustos-3 Eylül 1967’de gerçekleştirdiği Hartum Zirvesi’nde Siyonist İsrail rejimini kesinlikle hiçbir Arap ülkesi tarafından tanınmaması yönünde bir karar almıştı. Fakat Mısır, Ürdün, Katar, birleşik Arap emirlikleri ırkçı İsrail ile yakın işbirliğini sürdürmektedirler. Suudi krallık rejimi de Siyonist rejimle bölgesel ittifakı kurmuş bulunuyor. İşte bu gerçeklerden hareketle Arap birliği varlık felsefesi ortadan kalktığı için, bu birlik ne işe yarar sorusunu akla gelmektedir.