Astana müzakereleri sonrası, Suriye gelişmelerinin geleceği
(last modified Sun, 07 May 2017 03:16:52 GMT )
Mayıs 07, 2017 06:16 Europe/Istanbul
  • Astana müzakereleri sonrası, Suriye gelişmelerinin geleceği

Astana müzakerelerinin farklı aşamalarında Suriye sorununu çözmek amacıyla bölgesel çalışmalar çerçevesinde İran, Rusya ve Suriye hükümetleri harekete geçtiler. Muhalifleri temsil eden Türkiye'nin de bu çalışmalara katılması, Suriye krizinin siyasi ve barışçı yoldan çözümlenmesi ümidini takviye etmiştir.

Birleşmiş Milletler’in Suriye Özel Temsilcisi Stefan de Mistura Astana’da varılan özel güvenlikli bölgeler oluşturulması anlaşmasını ateşkes yönünde doğru atılmış bir adım olarak niteledi. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan açıklamada Genel Sekreter Antonio Guteres’in plandan cesaret aldığı belirtildi. Aynı açıklamada söz konusu anlaşmanın Suriye vatandaşlarının yaşamlarını gerçekten iyileştirdiğini görmenin önemine de vurgu yapıldı. Washington ise anlaşmaya çekinceli bir yaklaşım gösterdi. Amerika Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamasında, İran’ın sürece garantör olarak katılmasının düşündürücü olduğunu, Suriye hükümetinin de anlaşmaya uyumu konusunda şüpheler bulunduğunu iddia etti.  
Suriye'nin BM temsilcisi ve Suriye müzakereci heyetinin başkanı Beşar Caferi de Astana toplantısında 4'lü ittifakın aldığı kararın ileri bir girişim olduğunu söyledi. Caferi Şam hükümetinin de çatışmasızlık bölgeleri planını desteklediklerini, kan dökülmesine son vereceğini, Suriye halkının güvenliğini koruyabileceğini, Suriye toprak bütünlüğünün sağlanıp korunacağını vurguladı.
Suudi krallık rejiminin denetiminde olan tekfirci terör örgütleri sözde Suriye muhalefetinin anlaşmanın imzalandığı anda planın Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini ve İran’ı herhangi bir ateşkes anlaşmasında garantör olarak kabul etmelerinin söz konusu olmayacağını ileri sürdüler. Müzakerelerdeki Rusya temsilcisiyse anlaşmanın temelinde ülkesinin güvenlikli bölgelere gözlemci gönderebileceğini söyledi. İran İslam cumhuriyeti, Rusya ve Türkiye garantörlüğünde İdlib’in tümünü ve Halep, Humus ve Lazkiye'nin bazı bölgeleri güvenli ve çatışmasızlık bölgeleri kapsamı içine alınacaktır.
 Bu bölgelerde silah kullanımı yasaklanacak ve insani yardımların ulaştırılmasına olanak sağlanacak. Suriye'de çatışmasızlık bölgelerinin kurulmasıyla bu ülkede ateşkes sağlanabilecek ve siyasi süreç başlayabilecek. Bu nedenle Suudi krallık rejiminin uzantısı, Riyad gurubu ve tekfirci terör örgütleri, Astana anlaşmasını kabul etmediklerini ilan ettiler. 
Gerçek şu ki, Suriye hükümeti ve ordusuyla halk güçleri yenilmezdir. 6 yıldan beri terör örgütlerine karşı etkin mücadele sürdürmektedir. İran ve Rusya başta olmak üzere Türkiye hükümetinin katılımıyla güvenli ve çatışmasızlık bölgelerinin kurulması, Suriye toprak bütünlüğüyle milli hâkimiyet hakkını koruyabilecek, Barış ve güvenliğin sağlanmasından sonra, seçimler yapılabilecek ve Suriye halkının özgür iradesine ve seçimine saygı gösterilebilecek.
    Ancak buna paralel olarak tekfirci teröristler başta olmak üzere silahlı saldırgan terör örgütleriyle savaş devam edecek. Rusya ve İran'ın güvenli ve çatışmasızlık bölgeleri kurma planı, Amerika başta olmak üzere koalisyon güçlerinin fitneci ve Suriye toprak bütünlüğünü tehdit eden ve işgaline sebep olacak güvenli bölgeler kurma planına alternatif bir plandır.
    Amerika liderliğindeki batılı- gerici Arap ittifakının güvenli ve uçuşa yasak bölgelerini kurmaktan amaçları, Suriye'nin bazı bölgelerini işgal etmeleri ve Suriye'de etnik ve mezhep temelinde bölgelere parçalamaktır. Ancak batılı güçlerin bu sinsi planları, çatışmasızlık bölgeleri planıyla etkisiz hale getirilmektedir. NATO üyesi ülkeler, Libya'da güvenli bölgeler kurdurduktan sonra, bu ülkeye saldırarak, katliamlar yapıp, Libya'yı parçaladılar ve tekfirci teröristlerin odağına dönüştürdüler.
İran, Rusya ve Türkiye'nin garantörlüğünde ve Suriye hükümetinin işbirliğinde çatışmasızlık güvenli bölgelerin kurulması, Suriye krizinin barışçı ve siyasi yoldan çözümlenmesi ümidini arttıracaktır. Dünya toplumu da Suriye krizinin 6 yıllık kanlı ve yıkıcı çatışmalar ve saldırıların ardından Astana toplantıları sonucu çözümlenmesini bekliyor. Moskova'ya göre, Amerika ve diğer batılı güçlerin karanlık telkinlerine ve kışkırtmalarına rağmen, Suriye krizinin çözümlenmesi konusunda dünya toplumunun katkıda bulunması, Batının işgal temelli "güvenli bölgeler" değil, "çatışmasızlık güvenli bölgeler" kurmalarını desteklemeleri barışı sağlama ve terörizmle mücadele sürecini sürdürme konusunda kaçınılmazdır./