Avamiye; Suud hanedanına karşı direniş merkezi
(last modified Fri, 23 Jun 2017 12:58:29 GMT )
Haziran 23, 2017 15:58 Europe/Istanbul
  • Avamiye; Suud hanedanına karşı direniş merkezi

Arabistan’da Suud rejiminin güvenlik güçleri 10 Mayıs 2017 tarihinden beri ülkenin doğusunda yer alan Katif eyaletinin Şii nüfusu yoğunlukta olan Avamiye kentine saldırıyor. Şimdiye kadar bu saldırılarda onlarca kişi katledildi veya yaralandı.

Suud rejiminin Avamiye kentinde yürüttüğü baskın operasyonları önemli soruları akıllara getiriyor. İlk soru, Arabistan’da genelde Şii Müslümanların durumunun ne olduğu sorusudur. Gerçi Şii Müslümanlar Arabistan’ın Mekke ve Medine gibi kentlerinde de yaşıyor, ama bu ülkenin Şii nüfusu daha çok ülkenin doğusunda Elşarkiye eyaletinde yoğunlaşıyor.

Elşarkiye eyaleti Arabistan’ın yüzölçümü bakımından en büyük eyaletidir, öyle ki Arabistan’ın yüzölçümünün dörtte birini teşkil etmektedir. Yine Arabistan nüfusunun 2.9 milyon kadarı da bu eyalette yaşıyor. Şii Müslümanlar bu eyaletin nüfusunun tümünü değil, ama çoğunluğunu oluşturuyor.

Arabistan’ın 30 milyon nüfusunun %10 ila %15 kadarını Şii Müslümanlar oluşturuyor.

Gerçi Arabistanlı Şii Müslümanlar aslen bu ülkenin insanlarıdır, fakat buna karşın Arabistan’da birinci sınıf vatandaşı olarak sayılmıyor. Şii Müslümanlar Arabistan’da Suud rejiminin dini ayrıcılığı, geniş çaplı şiddet uygulaması ve her türlü kısıtlamasına maruz kalıyor.

Aslında Suud hanedanının Arabistanlı Şii Müslümanlara yönelik tutumu, sapkın Vahabi tarikatının bu ülkeye musallat olmasından kaynaklanıyor ve gerçekte bu sapkın tarikatla asil Şii mezhebi arasındaki derin tezat ve çelişki ve nefreti yansıtıyor.

Ortadoğu meseleleri uzmanı ve üniversite öğretim üyesi Dr. Muhammed Sadık Kuşki bu konuda şöyle diyor:

Vahabi tarikatının Suud hanedanı üzerindeki sultası ve Suud hanedanının vahabi tarikatını tüm Arabistan’a yayma çabasına göre Şii Müslümanlar ta baştan Suud hanedanına göre bir tehdit ve rahatsız edici bir unsur olarak telakki ediliyordu. Suud hanedanı hala bu ülkede yaşayan Şii Müslümanlara aynı gözle bakıyor ve şii mezhebini resmen ve yasal olarak tanımıyor ve Şii Müslümanları da bu ülkenin yasal ve resmi vatandaşı olarak kabul etmiyor. Son yıllarda ise Suud rejiminin Arabistan ve bölgede yaydığı mezhepsel nefretin ardından Arabistan’ın doğusunda yaşayan Şii Müslümanlar Suud yönetiminden Şii Müslümanlara yönelik tehditlerin arttığını hissediyor.

Suud rejiminin bu yaklaşımı ve konuya güvenlik meselesi olarak bakmasının ardından şimdi Arabistanlı Şii Müslümanlar bu ülkede kafir ve casus olarak tanımlanıyor  ve gerekli salahiyet ve şayesteliğe rağmen devlet erkanlarında yüksek mevkilerden mahrum bırakılıyor, ki bu da en bariz ayrımcılık örneği sayılıyor.

Buna karşın Şii Müslümanların Suud hanedanından şikayeti sadece ayrımcılık değil. Arabistanlı Şii Müslümanlar Suud rejiminin her geçen gün daha da artan şiddet uygulamalarına maruz kalıyor. Arabistanlı büyük Şii alim Şeyh Nemer Bakır Nemer’in idamı ve ayrıca güvenlik güçlerinin Avamiye kentine saldırıları ve onlarca ölü ve yaralı geride bırakması, Suud rejiminin Şii Müslümanlara karşı işlediği şiddetin en bariz örnekleridir.

Arabistan güvenlik güçleri Avamiye kentinin eski ve tarihi mahallelerini yenileme bahanesi ile askeri helikopterler ve zırhlı araçların eşliğinde Masure gibi eski mahallelerine saldırmaya başladı ve Avamiye kentine uzanan tüm yollar Suud askerleri tarafından kapatıldı ve her türlü aracın bu mahallelere giriş çıkışı  engellendi.

Burada akla gelen soru, neden Suud rejiminin daha hafif bedeli olan yolları bırakıp Avamiye kentine askeri operasyon düzenlemeyi tercih ettiği sorusudur.

Bu soruya cevap vermek için ilkin Elşarkiye eyaleti ve özellikle Avamiye kentinin Suud rejimi için öneminden söz etmek gerekir.

Arabistan’ın Doğu bölgelerinin Suud hanedanı için önemi en başta bu bölgenin zengin petrol kaynaklarıdır. Gerçekte Arabistan’ın en büyük petrol kaynakları Elşarkiye eyaletinde yer almaktadır. Bir başka ifade ile Suud hanedanının elde ettiği gelirin büyük bir bölümü ülkenin doğusundaki bu kaynaklardan temin ediliyor.

Arabistan’ın doğusunun Suud hanedanı için önemli oluşunun ikinci nedeni ise bu bölgenin coğrafi konumu ve nüfus yapısıdır. Arabistan’ın doğusunda yaşayan nüfusun çoğunluğu Şii Müslümanlardan oluşuyor. Öte yandan bu bölge coğrafi bakımdan da Bahreyn’in komşuluğunda yer alan bir bölgedir. Bahreyn nüfusunun çoğunluğu da Şii Müslümanlardan oluşuyor, üstelik Bahreynli Şii Müslümanlarla Arabistanlı Şii Müslümanların arasında akraba bağları bulunuyor. Yine Bahreyn son altı yıldır zalim Halife rejimine karşı halkın ayaklanmasına sahne oluyor. 2017 yılında şiddetlenen bu ayaklanma Suud rejiminin Arabistan’ın doğusuna yönelik güvenlik hassasiyetini arttırdığı anlaşılıyor.

Arabistan’ın doğusunun Suud hanedanı için önemli oluşunun üçüncü nedeni ise bu bölge ve özellikle Avamiye kentinin Şeyh Nemer Bakır Nemer gibi büyük şahsiyetlerin ve alimlerin diyarı olmasıdır. Bu bağlamda Amerikalı gazeteci yazar Steven Sahiounie  19 Mayıs 2017 tarihinde American Herald Tribune gazetesinde yayımladığı makalesinde bu konuya değinerek şöyle diyor:

Avamiye kendi Arabistanlı ünlü şii alim Şeyh Nemer Bakır Nemer’in doğduğu kenttir. Şeyh Nemer Arabistanlı Şii Müslümanların protesto eylemlerinin ardından 2012 yılında tutuklandı ve 14 Ekim 2015 tarihinde Arabistan ağır ceza mahkemisi Şeyh Nemer’i milli güvenliğe karşı eylem düzenlemek ve rejime savaş açmak iddiaları ile idam cezasına çarptırıldı. Bu karar Ocak 2016 tarihinde 46 mahkumla birlikte infaz edildi. Avamiye Suud rejimine karşı direniş merkezi olarak ün yapmıştır.

Arabistan’ın doğusuna ve özellikle Avamiye kentine hakim olan nüfus, ekonomi, coğrafi ve kültürel şartlar yüzünden Suud rejimi bu bölgelere baskıcı bir yaklaşımla yaklaşıyor.

Bayan Merve Salman “Neden Arabistan kendi vatandaşlarını öldürüyor? Çünkü onlar şia” başlıklı bir makaleyi 19 Mayıs 2017 tarihinde Signs of the Time sitesinde yayımlayarak Suud rejiminin Katif eyaletinde uyguladığı şiddet yeni bir konu olmadığını, bu şiddetin başı 1970’li yıllara dayandığını kaydetti. Peki, o yıllarda ne olmuştu?

Bayan Merve Salman şöyle diyor:

11 Kasım 1979 tarihinde Arabistanlı Şii Müslümanlar Suud rejimi ve ayrıca askeri tatbikata katılmak üzere savaş uçaklarını Dahran hava üssüne getiren Amerikalılara karşı protesto eylemi düzenledi. Suud rejimi ise protesto eylemlerine tankla ve askeri teçhizatla tepki verdi. Bu olaylarda yüzlerce Şii Müslüman yaralandı ve 24 kişi de katledildi ve binlerce protestocu da tutuklandı.

Bugün Suud rejimi Avamiye kentinde ve Masure mahallesinde aynı 1970’li yıllarda izlediği yöntemi izliyor.

Suud rejiminin uyguladığı şiddetle ilgili bir başka önemli soru, bu rejimin Avamiye kentinde şiddet uygulamakla neyi elde etmek istediği sorusudur.

Aslında Arabistan’ın bugün Avamiye bölgesinde uyguladığı yöntemi korsan İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında izlediği strateji ve ayrıca Saddam’ın Baas rejiminin Irak’ın kuzeyini Araplaştırma politikası ile büyük benzerlik arz ettiği söylenebilir.

Korsan İsrail de işgal altındaki Filistin’de Filistinlilerin evlerini yakmak ve topraklarını gasp etmek ve üzerinde siyonist yerleşke inşa etmekle göçmen Yahudileri bu toprakların esas sahiplerinin yerine geçirmeye çalışıyor. Saddam da 1980’li yıllarda Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Kuzey Irak’ta Araplaştırma siyasetini izledi ve bu çerçevede Kürtleri zorla göç ettirerek Kerkük’e Arap aileleri yerleştirmeye başladı.

Bugün Suud rejimi de Avamiye kentinde ve özellikle Masur mahallesinde evleri yenileme bahanesi ile tahrip ediyor. Suud rejimi bu bölgelerin eskimiş yapılarını yenileme iddiasında bulunuyor, ama gerçekte bu bölgelerde nüfus dengelerini değiştirmek ve böylece Şii Müslümanları çoğunluk konumundan çıkarmak  ve ayrıca bu bölgenin Suud hanedanına karşı direniş simgesi olmasını bozmak istiyor.

Her halükarda Suud rejiminin Avamiye bölgesinde yaşayan insanları zorla göç ettirmesi uluslararası ceza mahkemesinin 7. Maddesine göre beşeriyete karşı cinayetin mısdakıdır. Ancak ne var ki Batı medyası Suud rejiminin Avamiye kentinde işlediği organize suçları derin bir sessizlikle izlemeyi tercih ediyor.