Fransa dışişleri bakanının Arabistan ziyareti ve Paris’in pay alma çabaları
Suudi Arabistan veliahdı ve Lübnan’ın beklenmedik bir şekilde görevinden istifa eden başbakanı Saad Hariri ile görüşmek için Çarşamba günü Arabistan’a giden Fransa dışişleri bakanı Jean-Yves Le Drian, Arabistan’ın yeni ekonomi yapısına tam olarak ortak olmak istediğini belirtti.
Fransa dışişleri bakanı Paris’in de Suudi Arabistan ve gençleri gibi bu ülkenin yeni ekonomi yapısına ortak olmak istediğini söyledi.
Fransa dışişleri bakanı Jean-Yves Le Drian güzel ve süslü kelimelerle Fransa hedefini açıklasa da, Suudi Arabistan’ın başta Amerika olmak üzere batı dünyası ile bir kaç yüz milyar dolarlık askeri ve ekonomi anlaşmalar çerçevesinde yaptığı sınırsız harcamalar nedeni ile Fransa da şimdi bu açılan sofradan kendi payına düşeni almak istiyor. Nitekim Fransa dışişleri bakanı da Suudi veliaht prensi Muhammed bin Salman’ın pratikte ülkenin tüm dizginlerini elinde tuttuğuna işaretle, onu bağlılık ve cömertliğin örneği olduğuna işaretle Paris’in kendisine tam destek verdiğinin altını çizdi.
Paris her zaman Ortadoğu’nın çeşitli konuları hakkında Ryad’ın görüşlerine yakın bir tutum izlemiştir. Suudi Arabistan’ın dünyada en büyük petrol ihracatçısı olması ve de dünyada en büyük silah müşterilerinden olması nedeni ile Fransa’nın üst düzey yetkilileri Arabistan’a yaptıkları ziyaretler sırasında Suudi yetkililerin görüşlerine yakın siyasetler izlemekle Riyad ile kârlı ticari, ekonomi ve askeri anlaşmalar imzalamaya çalışmışlardır.
Fransa cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un da son Riyad ziyaretinde, İran karşıtı tutumu ve özellikle İran füzeleri ve yemen’in Arabistan’a füze saldırısı konusunda Riyad ile paralel sözler sarf etmesi, Paris’İn bölgedeki gerginlikten kendine çıkar sağlama çalışmaları olarak değerlendirildi. Fransa hükümetinin Suudi rejim ile söz birliği, Fransızlar için yüklü silah ve ticari anlaşmalar çerçevesinde bir çok mali ve ekonomi çıkarları beraberinde getirdi.
Fransa dışişleri bakanının Riyad’a ziyaretinin bir başka boyutu da başta Lübnan krizi olmak üzere bölgede yaşanan gelişmeler hakkında müzakerede bulunmaktır. Siyasi meseleler uzmanı Ahmed Destmalçian bu konuda şöyle diyor: Lübnan’da güç dizaynına bakıldığında, Fransa’nın eski ve geleneksel bir oyuncu olarak Lübnan’da kök saldığına şahit oluruz.
Fransa dışişleri bakanı Jean-Yves Le Drian’ın Riyad ziyareti, Elize Saray’ının müstafi Lübnan başbakanı Saad Hariri ve ailesini Fransa’ya davet etmesi ve onun da bu davete icabet etmesi ile ilgili haberlerle eşzamanlı oldu; bu da Paris’in Suudi rejimini Hariri’yi tutuklama ve onun Lübnan’a geri dönmesini engellemesi ile girdiği çıkmazdan kurtarmaya çalıştığını gösteriyor. Paris’te güvenilir kaynakların bildirdiğine göre Fransa bu bağlamda Suudi Arabistan’ın Hariri’yi alıkoyma çıkmazından kurtarmaya çalışıyor zira bu konu dünyada ve uluslararası arenada Arabistan’ın çehresini tehlikeli boyutta zedelemiştir.
Lübnan cumhurbaşkanı Michel Aoun, başbakan Saad Hariri’nin Arabistan’da tutuklandığı ve rehin alındığını, bu hareketin ise Lübnan karşıtı bir eylem olduğunu söyledi. Suudi Arabistan bu hareketi ile Lübnan’da kriz oluşturma hedefi ile planlamıştı fakat Hariri’nin istifa emri, ona büyük muhalefet ve Lübnan’a geri dönmesi için bir çok baskı ve isteğin yapılmasına sebep oldu. Fakat her hal karda Paris, büyük mali ve ekonomi imtiyazlara karşı Suudi Arabistan’ı bizzat oluşturduğu darboğazdan kurtarmak için hazır olduğunu belirtti./