Haziran 14, 2018 21:36 Europe/Istanbul
  • G-7 grubunda çatlak

Amerika’da Donald Trump Ocak 2017’de Başkan olarak beyaz saraya girdiği günden beri sadece uluslararası arenalar Trump’ın izlediği politikaların yüzünden gerginlik yaşamıyor, aynı zamanda Atlas okyanusunun iki kıyısındaki ittifakın da çalkantılı bir sürece girdiği gözleniyor.

Amerika Başkanı Donald Trump izlediği tek yanlı ve tamamen despot politikaları ile kendi eğilimlerini ve çeşitli isteklerini Washington’un Avrupalı ve genelde Batılı müttefiklerine dayatmaya çalışıyor.

Trump şimdiye kadar bir çok kez NATO’da Avrupalı üyelerin ödediği payı yetersiz bularak onları serzeniş etti ve aynı zamanda Paris iklim anlaşmasından çekilerek Avrupa liderlerinin sert eleştirilerine yol açtı. Öte yandan Trump’ın Mayıs 2018’de Bercam nükleer anlaşmasından çekildiğini açıklaması da tamamen AB ve AB troykasının bu anlaşmayı koruma yönündeki çabalarına zıt bir hareket olarak gündeme geldi.

 

 

 

Aslında Amerika Başkanı Trump’ın ihtilafları sadece Avrupalı ortakları ile de sınırlı kalmıyor. Amerika’nın popülist Başkanı Trump’ın ticaret alanında aşırı talepleri ve Amerika’nın ithalatına ağır tarifeler uygulaması, geçtiğimiz günlerde düzenlenen G-7 grubu liderler zirvesini de olumsuz etkiledi. G-7 grubu dünyanın yedi sanayileşmiş ülkesi olan Amerika, Almanya, Fransa, Britanya, İtalya, Kanada ve Japonya’dan oluşuyor.

 

 

G-7 grubunun 8 ve 9 Haziran 2018’de Kanada’da düzenlenen liderler zirvesi Trump’la Avrupa liderleri ve Kanada Başbakanı arasında şimdiye kadar görülmemiş bir sürtüşmeye sahne oldu, öyle ki bazı gözlemciler şimdi G-7 terimi yerine G6+1 terimini kullanarak bu grubun içinde oluşan derin çatlağı ve grubun geleceğinin belirsizliğini ortaya koydu.

 

 

ABD milli güvenlik konseyi eski üyelerinden Robert Mali şöyle diyor: Donald Trump’ın tek yanlı tutumu Amerika’yı münzevi etti ve şimdi Bercam anlaşmasından çekilmesi ve en yakın müttefiklerine ticari tarifeleri dayatması ile bu durum daha da aleni hale geldi. Trump ayrıca G-7 grubunda diğer üyelere Rusya’nın yeniden üye olması konusunda baskı yaparak bu grubu yeniden G-8 yapmak istedi, ancak görünen o ki gruba üye ülkeler G-6 grubunu kurmaya hazırlanıyor.

 

 

G-7 grubunun ilk kuruluş ekseni 1975 yılında iktisat ve ticaretti ve amacı da dünyanın gelişmiş ekonomilerini bir araya getirerek ticari sorunların üyelerin arasında siyasi çatlaklara dönüşmesini engellemekti. Ancak ABD Başkanı Trump’ın çelik ve alüminyum ürünlerine yeni tarifeleri dayatması pratikte G-7 grubunu ayrışma noktasına sürükledi.

Politico sitesi bu konuda şu yorumda bulundu: ABD Başkanı Trump Kanada’da düzenlenen G-7 liderler zirvesinde müttefiklerce dışlanan liderdi. Bu durumun sebebi hiç kuşkusuz Bercam’dan çekilmesi ve yeni tarifeleri uygulamasıdır.

 

 

Öte yandan G-7 grubunda ihtilaflar ve bölünme ihtimali, G-7 grubunun Kanada zirvesinde daha önceki yıllara nazaran daha da şiddetlendi ve Trump’ın tek yanlı tutumu ihtilafların G-7 grubunun Avrupalı üyeleri ve Kanada ile ABD arasında ciddi gerginliklere yol açtı, öyle ki grubun diğer altı üyesi kendilerini Trump’ın aniden Amerika’nın G-7’den çekildiğini ilan etme ihtimaline hazırladı.

 

 

Gerçekte Trump’ın Avrupa, Kanada ve Meksika’dan ithali edilen çelik ve alüminyuma ağır gümrük tarifelerinin uygulanması, Paris iklim anlaşmasından tek yanlı çekilmesi, Büyük okyanusun iki kıyısı arasında serbest ticaret anlaşmasından çekilmesi, NAFTA serbest ticaret anlaşmasından çekilme ihtimali ve en son Bercam nükleer anlaşmasından çekilmesi, ABD’nin popülist başkanının Avrupa ve Kanada gibi müttefiklerini umursamadığını ve uluslararası yükümlülükleri hiç saydığını ortaya koyan ve G-7 üyeleri ile ciddi anlaşmazlıklara yol açan bazı sebeplerdir.

 

 

Avrupa komisyonu Başkanvekili Frantis Timerman  bu konuları gözeterek AB’den Amerika’nın hareketleri tahmin edilemeyen Başkanı Donald Trump’a karşı geçmişe kıyasla daha ciddi bir şekilde tavır koymasını ve AB kaderi hakkında karar almasını istedi. Timerman, 1945 yılından beri ilk kez ABD Başkanı Avrupa ile daha fazla müttefik olma ve Atlas okyanusunun iki kıyısı arasındaki ilişkileri daha da pekiştirme yönünde stratejik çıkar görmediğini belirtti.

 

 

G-7 grubu liderlerinin Kanada’da düzenledikleri zirvenin resmi gündemi geniş kapsamlı iktisadi büyüme, cinsiyet eşitliği ve kadınların konumunun takviye edilmesi, uluslararası barış ve güvenlik, geleceğin meslekleri, iklim değişikliği ve okyanusların durumuydu. Ancak ABD ile AB arasında iki önemli konu olan Bercam nükleer anlaşması ve çelik ve alüminyum ürünlerinin tarifelerinin arttırılması üzerine yaşanan anlaşmazlık yüzünden bu iki konunun diğer gündem maddelerini etkilemeleri ve hatta zirvenin sonuçsuz sona ermesine yol açması beklenen bir durumdu.

 

 

Almanya Başbakanı Angela Merkel Amerika ile ihtilafları ciddi niteledi ve G-7 liderler zirvesinde özel olarak ABD Başkanı Donald Trump ile İran ve ticari tarifeleri görüşeceğini açıkladı.

Aslında Amerika Başkanı Trump’ın Bercam nükleer anlaşması ile ilgili tek yanlı ve ben eksenli tutumu hatta bu zirveden önce Avrupa liderleri ve Kanada Başbakanı tarafından sert bir şekilde eleştirilmeye başlamıştı.

 

 

Bu doğrultuda Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, Kanada Başbakanı ve G-7 liderler zirvesinin ev sahibi Justin Trudeau ile görüştükten sonra Trudeau ile birlikte güçlü çok yönlü politikalara vurgu yaptı. Elize sarayı ise bir açıklama yaparak İran ile nükleer anlaşmayı kınayan veya İran yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia eden bir sonuç bildirgesini kabul etmeyeceklerini belirtti.

 

 

Fransa Cumhurbaşkanı Macron G-7 liderler zirvesinin arifesinde de twitter hesabında bir açıklama yaparak ABD Başkanı Trump’ın yeni tarifeleri uygulamasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi ve Trump da bu twite verdiği cevapta yine twitterde Avrupa’nın ticari uygulamalarından şikayetçi oldu. Böylece beklendiği gibi Kanada zirvesinde de geçen sene İtalya’da düzenlenen zirvenin durumu tekrarlandı. İtalya zirvesinde üye ülkeler Amerika ile Paris iklim anlaşmasından çekilmesi yüzünden şiddetli anlaşmazlık yaşadı ve Washington’un bu anlaşmadan çekilmesi G-7 grubundan G6+1 şeklinde söz edilmesine yol açtı ki bu tabir aslında grubun üyeleri ile Amerika arasındaki şiddetli anlaşmazlığa işaret ediyordu.

 

 

G-7 grubu liderler zirvesi sırasında başta Almanya ve Fransa liderleri olmak üzere üye ülkelerin liderleri ile Trump arasında sert tartışmalar yaşandı, öyle ki bu tartışmalar zirvenin sonuç bildirisinin yayımlanması konusunda soru işaretlerinin oluşmasına yol açtı.

Sonunda Kanada’da düzenlenen G-7 liderlerinin iki günlük zirvesi, dünyanın yedi büyük sanayileşmiş ülkesinin ihtilaf konusu olan gündemlerin üzerinde konsensüs sağlamakta büyük başarısızlık yaşamaları ile sona erdi.

 

 

 

Aslında G-7 grubu liderler zirvesi ta baştan altı üye ile ABD arasında Bercam, tarife savaşı ve Paris iklim anlaşması gibi konuların üzerinde şiddetli anlaşmazlıkların etkisi altında kaldı. Bu anlaşmazlıklar AB troykası yani Almanya, Fransa ve Britanya liderleri ve yine Kanada Başbakanı ile Trump arasında gerçekleşen ikili ve çok yönlü müzakerelere rağmen çözümlenmediği gibi daha da şiddetlendi, öyle ki zirveye katılan liderler ilkin ortak sonuç bildirisi üzerinde anlaşmaları ve bildirinin yayımlanmasına rağmen ABD Başkanı Trump beklenmedik bir çıkış yaparak G-7 liderler zirvesinin ortak bildirisine desteğini geri aldı ve bir kez daha Amerika ile grubun diğer üyeleri arasındaki derin çatlağı gün ışığına çıkardı.

 

 

Böylece 2017 yılında İtalya’da düzenlenen ve Amerika ile grubun diğer üyeleri arasındaki anlaşmazlıkların ortaya çıktığı zirveden sonra olduğu gibi Kanada zirvesinden sonra da bazı gözlemciler G-7 yerine G-6+1 tabirini kullanarak bu adlandırmanın artık bir slogan olmaktan çıktığını ve pratikte gerçekleştiğini ortaya koydu.

Gerçekte G-7 grubunun diğer altı üyesinin Amerika’ya yönelttikleri esas eleştiri, Avrupa konseyi Başkanı Donald Tusk’un de vurguladığı üzere, ABD Başkanı Donald Trump’ın uluslararası yasalara hakim olan düzeni bozmasıdır. Bir başka ifade ile Amerika uluslararası kurallara göre uluslararası düzeni ve kanunu korumak yerine kendisi bu düzeni ve bu kanunları çiğneyen en büyük ihlalci ülke oldu.

 

 

Amerika’nın uluslararası anlaşmaları ve kanunları çiğnemesinin en somut örneği İran ve 5+1 grubu arasında imzalanan Bercam nükleer anlaşmasından çekilmesidir. Bu çekilme Amerika’nın bir önceki yönetiminin üstlendiği yükümlülüğe tamamen aykırıdır.

Kanada Başbakanı ve G-7 liderler zirvesinin ev sahibi Justin Trudeau zirvenin sonunda yaptığı açıklamada ABD Başkanı Trump’ı adil olmayan tarifeleri uygulama konusunda uyardığını ve Kanada hiç bekletmeden Amerika’ya karşı misillemede bulunacağını kendisine ilettiğini açıkladı. Bu açıklama Trump’ı öfkelendirdi ve G-7 grubundaki temsilcilerine  sonuç bildirisini onaylamamaları yönünde talimat verdi.

 

 

Görünen o ki ABD Başkanı Donald Trump’ın tek yanlı siyasetleri ve sırf Amerika’nın çıkarlarını gözetleyen ve başka ülkelerin ve hatta stratejik ortaklarının çıkarlarını hiçe sayan önce Amerika sloganı Amerika’nın dünyada inzivaya itilmesine yol açmış bulunuyor.

Bu arada G-7 zirvesi Avrupalı liderleri kendi ayakları üzerinde durmaları gerektiği sonucuna ulaştırdı. Almanya ekonomi Bakanı Peter Altmayer bir açıklama yaparak, G-7 grubunun son liderler zirvesi Avrupa ülkelerini birbirine daha da kenetlediğini belirtti.

 

 

Her halükarda AB üyeleri ABD’ye karşı sürekli birlik olmaları gerekiyor. Bu arada G-7 içinde Amerika ile Avrupalı üyelerin ve yine Kanada’nın arasında yaşanan ayrışma süreci bu grubun etkinliğini olumsuz etkilediği ve hatta ihtilaflar devam ettiği takdirde çözmesine yol açabileceği söylenebilir.

 

 

 

 

Etiketler