Animasyonda kadınların rolüne yönelik geniş eleştiriler
İnsanın düşüncelerinin büyük bir bölümü ve kişiliği, çocukluk döneminde ve ilk yıllarda şekilleniyor. Kadınların, çocuklara özel animasyon filmlerindeki rolleri ve görünüşü, ister kız ister erkek çocukların bakış açılarında ve özellikle büyüdüklerinde kadınların kişiliği ile ilgili düşüncelerini önemli oranda etkileyebilir.
Fransa'nın Annecy ilçesi her yıl uluslararası animasyon Film Festivali'ne ev sahipliği yapıyor. Annecy 58. uluslararası animasyon Festivali 11-16 Haziran günlerinde düzenlendi; İran İslam Cumhuriyetin 4 eseri, festivale katılanlar arasındaydı. Aşkan Rahgozar'ın, Fars edebiyatının ölümsüz şaheseri Şehname'den esinlenerek 2013 yılında yazarlığı ve yönetmenliğini yaptığı " Aharin Dastan- son hikâye", festivalin dışında uzun metrajlı film olarak ekrana yansıyacak.
Kısa metrajlı film kategorilerinde Mocteba Musavi'den " Aga-ye Gavazn- bay geyik " ve Hüseyin Molayemi'nin eseri "Bodo Rostam bodo- koş Rüstem koş" adlı eserler gösterildi. Ayrıca televizyon dizisi bölümünde Babek ve Behnud Nekoyi'nin " Robi ve Cuce ha: Mosaferi az Faza-Rubi ve civcivler: uzaydan bir misafir" filmi de gösterirdi.
Aharin Dastan- son hikâye, İran'ın büyük şairi Firdevs'inin Şehnamesinin bir bölümünden esinlenmiştir, bu mitolojik hikayede hayır ve şer arasında dünya çapında bir savaş yaşanıyor. Eser'in yapımını üstlenen Horhaş firması daha önce de 2017 yılında Tahran'da çizgi film konferansını düzenleyenlerden biriydi. Annecy festivalin sanat yönetmeni Marsel Jan bu film hakkında şöyle diyor: Son hikâye İran'da tamamen göz kamaştırıcı bir filmdir. Hamasi ve iddialı bir film, bizi aksiyon dolu hayır ve şerrin keşmekeşin olduğu hayal ürünü bir dünyaya götürüyor.
Animasyon eserlerinin gösteriminin yanısıra, icra direktörlerinden, film yapımcılarına kadar animasyon alanında çalışanlar, ikinci kez Annecy animasyon Festivali'nde bir araya gelerek, eşitlik, çeşitlilik ve farklı dünyaların kabullenmesi konularında görüş teatisinde bulundular.
" Aanimasyonda kadınlar" Kurumu da 2018 Annecy animasyon Festivali'ne katılanlardan biriydi ve ikinci kez " animasyonda kadınlar uluslararası oturumunu" düzenledi. Bir gün süren bu toplantıda kadınların animasyon dünyasındaki varlıkları ile ilgili önemli konulara değinildi; bu konulardan biri ise gelecek kuşak kadın film yapımcıları görüşlerinin açıklanması idi. söz konusu oturumda film yapımcılığı geleceğine bakış ve kadınların ortaklığı konusu tartışıldı ve katılımcılar kimlik ve cinsiyet konuları ayrıca içerik ve geleneksel bakışlarının değiştirilmesini ele aldılar.
Oturuma katılanlardan biri olan Film yönetmeni ve film yapımcılığı firmanın Genel Müdürü olan Marck Ozborn şöyle diyor: Perde önünde ve sahne arkasında bazı eşitsizlikler vardır ve biz hepimiz beraber çalışmalıyız ki 2025 yılında 50=50 ilkesine ulaşalım. Bana göre kalıcı bir değişiklik ancak hepimizin kadınları desteklediğimiz zaman gerçekleşir. Bazılarımız, diğer erkeklerin kendi taahhütlerini tanımaları için yardımcı olabilir. Hepimiz birlikteyiz. Birlikte çalıştığımız alanları daha yaratıcı, daha güçlü ve daha güvenli yapabiliriz.
Oturumun düzenlenmesi nedeni ile sohbetimizin devamında animasyon eserlerinde kadınların bu alandaki rollerine yönelik eleştirilerin yayılmasının sebeplerine değineceğiz.
Yeni Medya araçları ve iletişim teknolojisi, çağımızın en önemli ve kapsamlı özelliklerinden biri olarak çağdaş insanı yaşamının değişik boyutlarını etkilemiştir; öyle ki çağımızda zihin ve kültür oluşturma, düşüncelerin yaygınlaştırılması ve güç üretiminde en etkili araçlardan biri olduğu söylenebilir.
Çağdaş medyada açıkça cinsiyet konusuna değinilmesi bir toplumun düşüncesindeki kadın çehresini oluşturmada önemli rolü vardır. Bu arada animasyon da hem bağımsız bir medya aracı ve hem de Media elinde bir araç olarak bu düşüncelerin oluşturulmasında önemli rolü vardır ve kadınların kişiliği ve çehresinin tekrar oluşturulmasında, dolaylı veya dolaysız birçok örneğe işaret edilebilir.
Örneğin Disney firmasındaki çeşitli dönemlerde ve günün olaylarına dayanarak kişilik kazandırılan animasyon prensesleri ve de Japonya'nın Ghiibili firmasının animasyonlarındaki kadın karakterlerine değinebiliriz. Tüm bunlara ilaveten, kadınlar tarafından çizilen veya kadın konusunu işleyen geniş çaplı bağımsız animasyonları da deneyebiliriz. Geniş muhatap kitlesine sahip olan televizyon ve web sitelerindeki dizi animasyonlar da toplumu derin şekilde etkiliyor.
Medya uzmanlarına göre bu konuda birkaç önemli soruya cevap vermek gerekiyor. İlk soru acaba animasyon tarafından çağdaş medyada tekrar üretilen kadın cinsiyeti modellerinin, toplumun kültürü ile bağlantısı nedir? Acaba bu örnekler toplum kültüründen mi alınmış yoksa bizzat kendileri yeni bir kültür akımını mı başlatıyor?
Kadınların animasyondaki çehreleri ile ilgili 2. Soru bu kişiliğin, televizyonun en geniş ve kapsamlı medya aracı olduğu dönemden dijital medya dönemine kadar geçen sürede ne kadar değişmesidir ve bu değişiklikler hangi faktörlere göre gerçekleşmesidir?
Yapılan araştırmalar Hollywood'un insanlara cinsel bakışı ile yaklaşması ve cinsiyet ayrımının yaygınlaşması alanında 1. Sırada yer alıyor ve sahip olduğu geniş piyasa nedeniyle bu tarz bakış açısı dünya çapında büyük bir muhatap kitleye sahiptir. Bu iddia sadece sözde değil ve yapılan araştırmaların sonucu, bunu tamamen onaylıyor. Bir araştırma Kurumu Hollywood filmlerindeki araştırmalar sonucu yayınladıkları raporda ilginç bir konuya değiniyor.
Örneğin kadın ve erkek oyuncuların diyalog ve monolog oranı, çok farklıdır; öyle ki kadın oyuncuların oranı çok düşüktür. Bu da Hollywood dünyasında, erkeksi bakışın egemenliğini gösteriyor; buna ilaveten monolog ve diyalogların hacmi de oyuncuların yaşı ile ilginç orantısı söz konusudur. Kadın oyunculara yaşlarına göre verilen metin hacminin istatistikleri erkeklerle tamamen çelişmektedir. Erkekler 65 yaşına kadar başrolü ve hacimli metinlere sahip olma şansları vardır fakat 40 yaşın üstündeki kadınların bu rolü silikleşiyor. Bu konu oyunculuk mesleğinin kadınlar için cinsel çekicilikleri ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösteriyor. Facianın derinliği 22-31 yaş arasındaki kadın ve erkek diyaloglarının eşit olmasına rağmen 42-65 yaş arasındaki erkeklerin diyalogları aynı yaş grubundaki kadınların 5 katı olmasıdır.
Yapılan araştırmaya göre animasyonu da kapsayan sinema ve televizyon filmleri ile tiyatro eserlerinde aynı model uygulanıyor. Fakat burada önemli olan konu, filmlerde diyalog sahibi kişiliklerin %30'u kadın ise, televizyon eserlerinde bu oran %42'e ulaşıyor. Buna ilaveten her iki medya aracı ırk çeşitliliği konusunda düşük bir seviyede bulunuyorlar ve ister sinema ister televizyonda kişiliklerin %74'ü, beyaz derilidir. Siyah derili kadınlar, rollerin sadece %15'ine sahip iken Asya ve Latin kökenli oyuncular şahsiyetlerin ancak %4'üne sahip olabiliyorlar. Unutmamak gerekir ki Latin kökenliler 2014 yılında Los Angeles ve Hollywood'un da içinde bulunan California eyaletinin en büyük etnik nüfusunu oluşturdular.
Sinema eserlerinde cinsiyet ayrımına karşı itiraz kampanyaları son yıllarda sinema ve televizyona ilaveten animasyon eserlerini de kapsıyor. Örneğin Minyonlar-Minions animasyona yönelik itirazlara değinebiliriz. Bu animasyon çekici karakterleri ile gişelerde büyük hasılat yaptı fakat bu filmde dikkat çeken konu tüm minyonların erkek olması idi. Gerçi bu hayali kişiliklerin erkek veya dişi olması pek belli değil fakat seslendirmede sadece erkeklerin olması minyonların erkek olduğu görüşünü yaratıyor.
İşte bu konu, bir grubun söz konusu animasyon yapımcılarını ırkçılıkla suçlamasına sebep oldu. Eleştiride bulunanlar şimdiye kadar hiçbir animasyonda tüm karakterlerin pozitif ve erkek olmadığını belirtiyorlar. Hatta " arabalar" veya "oyuncak hikâyesi" animasyonlarında da kadın karakterler bulundu. Buna rağmen Minyonlar animasyonunda sadece kötü karakter Scarlet Overkill bir kadındır!
Minyon şahsiyetlerine hayat veren yönetmen Pierre Coffin yapılan itirazlara cevap verirken eleştirileri başka konulara yönlendirmeye çalıştı ve şöyle konuştu: bakın (Minyonlar) ne kadar aptal ve ahmaklar. Ben sadece onların kız olabileceğini düşünemezdim!
Yapılan tüm eleştirilere rağmen birçok uzman ve araştırmacıya göre kadınların sinema ve animasyon eserlerindeki rolü ancak film yapım firmaları tarafından belirleniyor.
Komedi oyuncusu ve Tribeca Film Festival jüri üyesi Rachael Harris, Hollywood film stüdyolarının hala erkek yöneticilerinin tamamen egemenliğinde olduğunu savunurken, onların kadınların yaşamının gerçekleri ile uygun film çekmeye karşı direndiklerini belirtiyor. Harris'e göre ciddi değişiklik, ancak kadınların film yapım şirketlerinin yönetim kurulunda daha çok görev alması ve sinemaya gönül veren kadınların güvenilir ve büyük bir piyasa olduğu ve kadınların yaşamlarının gerçekleri üzerine daha fazla odaklanması gerektiği konusunda başkalarını ikna edebilecekleri zaman yaşanacaktır./