Güvenlik Konseyi'nin Trump'ın nükleer anlaşma yaklaşımına karşı ortak tutumu üzerine
Gerek seçim kampanyası sırasında, gerek iktidara geldikten sonra her daim İran ile 5+1 grubu arasında imzalanan nükleer anlaşmayı eleştiren ve "en kötü anlaşma" olarak niteleyen ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşma ile ilgili yaklaşımına karşı ortak bir pozisyon ortaya koymuş oldu.
Amerikan başkanı Trump, BM Güvenlik Konseyi oturumunda yaptığı konuşmada nükleer silahların yayılmasının yasaklanmasına dair vurgu yaparken İran aleyhindeki ve nükleer anlaşma hakkında asılsız iddialarını tekrarladı ve 'İran, nükleer silah konusunda çok önemli adımlar atmıştır' iddiasında bulundu.
Amerikan başkanı, İran'la ilgili iddialarının devamında, İran'ın bölgeye şiddet, güvensizlik yaydığını ve bölgede teröre destek verdiğini ileri sürerek, ''nükleer anlaşma İran'ı, bölgede daha saldırgan yaptı' dedi.
ABD başkanı, dünya ülkelerinin genelinin nükleer anlaşmaya verdiği desteği ve İran'ın barışçı nükleer faaliyetlerini görmezden gelirken, ''Amerika'nın İran aleyhinde baskılarını ve yaptırımlarını arttırmak suretiyle İran'da yönetimi değiştirmeye ve bu ülkenin nükleer silahlara ulaşmasını önlemeye çalıştığını' iddia etti.
Trump, 4 Kasımdan itibaren ABD'nin İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili tüm yaptırımlarının uygulanacağını söyleyerek, ardından ABD'nin yeni yaptırımlar getireceğini, bu yaptırımlara eşlik etmeyen herhangi bir grup ve tarafın çok ciddi sonuçlara katlanacaklarını ileri sürdü.
ABD Başkanı ayrıca Güvenlik Konseyi'nin tüm üyelerinden İran'a karşı ABD ile işbirliği yapmasını istedi.
Ancak, Güvenlik Konseyi'nin daimi ve daimi olmayan üyeleri Trump'ın beklentisinin aksine, ABD'nin nükleer anlaşmaya yönelik pozisyonu karşısında durarak, uluslararası barış ve güvenliğe hizmet eden bir anlaşma olarak nükleer anlaşmanın korunmasını istediler.
Böylece Güvenlik Konseyi'nde Trump'ın başkanlık ederek, üyeleri etkilemesi Washington için başka bir yenilgi oldu.
Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin rakibi olan Rusya ve Çin gibi ülkeler ve ABD'nin ortağı sayılan Avrupalı ülkelerle tüm üyeler, Trump'ın İran karşıtı iddialarına karşı ortak bir pozisyon sergileyerek, uluslararası bir anlaşma olarak nükleer anlaşmanın korunmasını istediler.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, İran'ın nükleer anlaşmaya bağlılığına dikkat çekerek, Fransa'nın ABD'nin nükleer anlaşmaya yönelik yaklaşımına karşı olduğunu belirterek, anlaşmazlık konusu olan meselelerin çözümü için her türlü müzakerenin bu anlaşmanın süresinin dolmasından sonra yapılması gerektiğini kaydetti.
ABD'nin stratejik müttefiki sayılan İngiltere bile, Trump'ın beklediği şekilde bir tavır takınmadı. İngiltere Başbakanı May yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer anlaşmaya tam bağlı kaldığını belirterek, kendi güvenliklerini temin eden uluslararası çerçeveleri bir kenara koyamayacaklarını söyledi.
4+1 Grubu'nun Doğulu üyeleri olan Çin ve Rusya da nükleer anlaşmaya tam destek vererek, ABD'nin İran'a karşı yaptırım ve baskılarını eleştirmiş oldular.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran'ın nükleer anlaşmaya bağlı kaldığına işaretle, Rusya'nın nükleer anlaşmanın sürmesini istediğini ve bu anlaşmanın yok olmasının dünya güvenliği için büyük bir tehlike olduğunu kaydederken, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de Güvenlik Konseyi'nin nükleer anlaşmayı onayladığına temasla, ABD tarafından İran ile ekonomik ve ticari ilişkileri kesmek için baskı uygulanmamasını istedi.
Aslında Güvenlik Konseyi'nin dünkü toplantısında bir kez daha ABD'nin izole olduğu ve tek taraflı politikalarının akamete uğradığı ortaya çıkmış oldu.
Dünkü toplantıda ABD Başkanı Donald Trump'ın duydukları hiç hoşuna gitmedi ve bu tür bir durumu da zaten beklemiyordu. Ancak böyle oldu ve toplantıya büyük zevkle katılan Trump, toplantıdan bitmeden ayrılarak, başkanlığını ABD'nin BM Temsilcisi Nikki Haley'ye devretti.
Aslında Trump bu girişimi ile karşıt ve muhalif görüşleri duymaya tahammülü olmadığını ve zorbacı huyunu göstermiş oldu.