Rusya'nın ABD'nin Nükleer Kuvvetler Anlaşmasından Çekilmesine sert tepkisi
(last modified Mon, 22 Oct 2018 07:36:36 GMT )
Ekim 22, 2018 10:36 Europe/Istanbul
  • Rusya'nın ABD'nin Nükleer Kuvvetler Anlaşmasından Çekilmesine sert tepkisi

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin beli başlı özelliklerinden biri, onun bölgesel ve uluslararası anlaşmalara karşı olumsuz yaklaşımıdır.

Trump şimdiye kadar Paris İklim Anlaşması, Nükleer Anlaşama dahil birçok uluslararası anlaşmadan çekilmiştir. Trump'ın izlediği bu yaklaşım gelinen noktada çok tehlikeli ve yeni bir aşamaya evrilmiştir.

Trump yönetimi bugün, nükleer silahların imhası ve azaltılması anlaşmalarını hedef alarak, çabalarını bu anlaşmalardan çekilme üzerine yoğunlaştırmış bulunuyor.

Trump 20 ekimde yaptığı açıklamada ülkesini Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) çekeceğini duyurdu.

Trump, bu anlaşmanın Rusya tarafından ihlal edildiği bahanesiyle ve ABD'yi Çin'in Doğu Asya'daki füze cephaneliğine karşı koymaya yönelik yeni silahların geliştirilmesinden alıkoyduğu için Washington'un bu anlaşmadan çekilmesinin önemli olduğunu belirtti.

Rusya'nın, nükleer bir anlaşmayı ihlal etmesine ve ABD'nin izin vermediği silahları yapmasına müsaade etmeyeceklerini söyleyen Trump, "Biz anlaşmada kalan taraf olduk ve anlaşmaya saygı gösterdik ancak Rusya ne yazık ki bu anlaşmaya saygı göstermedi bu nedenle anlaşmayı feshedeceğiz, anlaşmadan çekileceğiz." ifadesini kullandı. 

Rusya, ABD Başkanı Trump'ın Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan çekileceği yönündeki açıklamasına yanıt verdi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Ryabkov, ABD'nin Rusya'yı stratejik istikrar konusunda taviz vermeye ikna etmeye çalıştığını vurguladı.

ABD'nin 1987’de Sovyetler Birliği ile imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekileceğini açıklayan Başkan Donald Trump'a ilk yanıt, "Çok tehlikeli bir adım" diyen Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov'dan geldi.

Trump'ın söz konusu açıklaması ve ABD'nin şantaj girişimlerinden endişe duyduklarını dile getiren Ryabkov, Moskova'yı stratejik istikrar konusunda taviz vermeye ikna etmeye çalışan Washington'ın bu eylemlerini kınadı.

Ryabkov, Rusya'nın anlaşmayı ihlal ettiğine dair suçlamaların ise temelsiz olduğunun altını çizdi, bu suçlamalarla ABD'nin kendi ihlallerini örtbas etmeye çalışıyor izlenimi yarattığına dikkat çekti.

Bazı Amerikan siyasileri de yaptıkları açıklamalarda ABD Başkanı Trump'ın Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilme kararını yapıcı olmayan bir girişim olarak niteleyerek, bunun Washington'un Avrupalı müttefiklerine daha fazla zarar vereceğini belirttiler.

Ancak İngiltere'den Trump'ın bu kararına destek geldi. İngiltere Savunma Bakanı Gavin Williamson yaptığı açıklamada, Moskova'yı bu anlaşmayı ihlal etmekle suçlayarak, Londra'nın Washington'un yanında duracağını kaydetti.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un bu bağlamdaki belirleyici rolü yüzünden ona yönelik tepki ve eleştiriler tırmanmış bulunuyor.

Senatör Rand Paul'ün sözlerine göre,ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un ABD'nin dış politika meselelerine müdahale etmemesi gerekiyor.

1988 yılından itibaren yürürlüğe giren Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması, Rusya ve ABD'yi Avrupa'ya crouse ve balistik füzeler konuşlandırmaktan menediyor. 

Bu anlaşma uyarınca 1000-5500 menziline sahip orta menzilli füzeler ve 500-1000 menziline sahip kısa menzilli füzeler imha edilmelidir.

ABD'nin Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilmesi, ABD ile Rusya ve Çin olmak üzere Washington'un rakipleri arasında nükleer karşılaşma konusunda yeni bir dönemin başlayacağı anlamına geliyor.

Nükleer bilimadamı Lisbeth Gronlund'un sözlerine göre, Trump pervasızca ABD güvenliğini gerek şimdiki durumda gerek uzun vadede azalatacak bir yoldadır.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekileceklerini açıklamasıyla ilgili Russia Today’e (RT) konuşan uzmanlar, bu adımın küresel güvenliği sarsacağı değerlendirmesinde bulundu. Uzmanlara göre, Soğuk Savaş yıllarına dönük bu adımın ardından ABD Çin’in de olduğu yeni bir anlaşma arayışına girebilir.

Böylece ülkeler  orta ve kıza menzilli nükleer silahlarının geliştirilmesi için hiçbir kısıtlama ile karşı karşıya kalmayacaklar. Özelikle yeni nükleer doktrini hazırlayan ABD yönetimi muhtemelen yeni nükleer füze ve silahları Doğu Avrupa ve Doğu Asya olmak üzere iki stratejik noktaya konuşlandırmış olacak.

Bu tür bir girişim de kuşkusuz Rusya ve Çin'in misillemede bulunmasına yol açacak ve nükleer silah rekabeti yeni bir aşamaya girmiş olacak.