Suudi Arabistan, insan hakları ihlali ve gelen eleştiriler
İnsan hakları konusunda çalışan 8 kuruluş, Suudi Arabistan'dan tutukluların işkencesine karşı çıkan BM anlaşmasına uyup, inançlarından dolayı tutuklanan tüm kişileri serbest bırakmasını istediler.
Son bir yılda, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın atanmasından sonra özellikle, Suudi Arabistan'da çok sayıda siyasi aktivist ve gazeteci tutuklanmıştır. Bu durum Al-i Suud rejiminin hoyrat ve sert yüzünü daha da ortaya koymuştur.
Siyasi aktivistler ve gazeteciler, Al-i Suud rejiminin şiddet politikalarının hedefinde yer almıştır öyle ki, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü son sıralarda, Suudi Arabistan'da onlarca gazeteci ve aktivistin aralık ayında çok zor şartlarda tutuklandığını ve onlardan hiçbir haber alınmadığını bildirdi.
Suudi rejimin muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı Türkiye'de katledip, parçalaması, Al-i Suud'un basın mensuplarına karşı ne kadar acımasız olduğunu tüm dünyanın gözleri önüne serdi.
Al-i Suud rejimi uluslararası arenada insan hakları ihlali konusunda korku ve dehşet ortamı oluşturmuştur.
Bunca insan hakları ihlali yapan bir rejimin BM İnsan Hakları Konseyi üyesi olması tartışılması gereken başka bir konudur.
Suud rejimi, en bariz etik ve hukuki salahiyete sahip olmazken, diğer ülkelerde insan hakları ile ilgili kararname taslağı sunmakta etkin rol ifa etmesi de çok tuhaf bir durumdur.
Kuşkusuz, Suudi Arabistan'ın petrol gelirleri ve para diplomasisini BM'ye ve BM'ye bağlı örgütlere baskı yapmak için bir siyasi araç olarak kullanması, bu teşkilatı itibarsızlaştırmaktan başka bir mesajı yoktur.
Netice itibarıyla, Suudi Arabistan'ın insan hakları karşıtı kimliği ve eğilimlerinin üstünü kapatma girişimleri, bu rejimin insan hakları ihlallerinden kamuoyunun dikkatinin uzaklaştırılmasına sebebiyet vermemiştir.
Her geçen gün Al-i Suud rejiminin insanlık dışı girişimleri ve insan hakları ihlalleri daha da netleşiyor ve rejimin gerçek kimliği su yüzüne çıkıyor.
Suudi Arabistan, Al-i Suud'un iktidara gelmesinden bu yana, parlamento, anayasadan yoksun olmuş ve şimdiye kadar serbest bir seçim düzenlemiş değil. Bu rejim sırf vatandaşları bastırmak, kadınlar, azınlıklar ve yabancı işçilere zulüm yapmak gibi girişimlerle uğraşmıştır.
Al-i Suud rejimi, insan hakları ihlali ve basın mensuplarını hedef alan politikalarında hiçbir sınır tanımadığını göstermiştir.
Al-i Suud rejimi, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail rejiminin desteğini almasına rağmen, bu kötü karnesi yüzünden dünya arenasında her geçen gün yalnızlaşmaktadır.
Çöl Davosu denen Riyad Konferansı'nın çok sayıda ülke, örgüt, grup ve şahıs tarafından boykot edilmesi, ayrıca Katar, Uman ve BAE liderlerinin Fars Körfezi İşbirliği Konseyi 39. Liderler Zirvesi'ne katılmamaları, bu iddianın bariz örnekleri ve Suudi rejimin insanlık karşıtı girişimlerinin sonuçlarının sadece bir kısımını teşkil ediyor.