Batının Kimyasal Silahlar Alanındaki Çifte Standartlı Tutumu
En az 5 bin kişinin şehadetine, 7 binin de kimyasal yaralı olmasına yol açan Irak Halebçe bölgesinin Baas Rejimi tarafından kimyasal silahlar ile bombalanmasının yıldönümü bağlamında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü Fernando Arias bu tür silahların dünya üzerinden tamamen silinmesine yönelik çabaların devamına vurgu yaptı.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü, Halebçe'nin bombalanmasını sivillere karşı kimyasal silahların kullanıldığı en korkunç ve en ölümcül saldırı olduğunu belirterek bu örgütün böylesine facialara yol açan silahların yok edilmesine yönelik çabaların sürdürülmesini taahhüt etti.
Kanlı Cuma, Halebçe Katliamı adları ile de anılan Halebçe şehrinin kimyasal silahlar ile bombalanması 16 Mart 1987 yılında Saadam Rejimi tarafından Batılı ülkelerin himayesi ile gerçekleşti.
Bu kimyasal bombardımanda Halebçe şehrinin binlerce sakini ya hayatını kaybetti yada kimyasal yaralı olarak acılı bir hayat sürdürmek zorunda kaldı.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü'nün kimyasal silahların yok edilmesi doğrultusundaki çabaların devam etmesine yaptığı vurgu, bu ölümcül silahların kullanılmasının yasaklanmasına rağmen hala savaşlarda kullanıldığı bir dönemde dile getirilmektedir.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı Cenevre Bürosu Genel Direktörü Michael Moller bu konu ile ilgili şöyle bir açıklamada bulundu:" Bulunduğumuz dönemdeki savaşlarda bile milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Ancak kimyasal silahların kullanımı hala dünya tarafından nefretle karşılanmamaktadır. "
Nitekim son yıllarda da Suriye'nin farklı bölgelerinin kimyasal bombalarla vurulması neticesinde onlarca Suriyeli yaralanmış veya ölmüştür. Buna rağmen kimyasal silahların en büyük ve en önemli üreticileri olan Batılı ülkeler çifte standartlı bir tutum sergileyerek bir taraftan bu silahların kullanımının yasak olduğunu söyleyerek kimi ülkeleri bu silahları kullanmakla itham edip bir diğer taraftan ise bu silahları tedarik edip ülkelere ve silahlı gruplara satarak ortamı bu silahların kullanımı için hazırlıyorlar.
Bu doğrultuda dünyada kimyasal silahların kökünün kazınması ile görevlendirilen Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü, birçok alanda başarılı bir performans çizememenin yanı sıra Amerika ve ortaklarının başka ülkelere baskı aracı haline dönüşmüştür.
Nitekim Suriye'deki kimyasal silah kullanımı ile ilgili bu örgütün raporlarına bakıldığında bu örgütün tarafsızlık ilkesine riayet etmediği açıkça ortadadır. Tam tersi bu raporlar Suriye ortaklarının baskı altına alınması ve hasmane siyasi yaklaşımlar doğrultusunda yazılıp çizildiği gözlerden kaçmamaktadır.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ndeki Rusya daimi temsilcisi Aleksander Şulgin bu konuda şöyle düşünmektedir:"Batı, Şam ve Moskova'nın kimyasal silah kullandığını iddia ediyor. Bu yalan ise onların Suriye'ye füze fırlatma bahanesine dönüşmüştür. Batılılar defalarca Rusya'nın Suriye'deki terör gruplarının kimyasal silah kullanmalarının araştırılması çağrısını göz ardı etmiştir. "
Halbuki Batılılar ve ortaklarının Suriye'deki terör gruplarına klor gazı gibi kimyasal maddeler gönderdiğine dair birçok inkar edilemez belge elde bulunmaktadır.
Halihazırda Halebçe'nin kimyasal bombardımanının 31'inci yıldönümünde Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörünün bu facia yaratan silahların yok edilmesine yönelik çabaların devamına yaptığı vurguya rağmen görünen o ki Amerika ve ortaklarının mevcut yaklaşımından yola çıkarak bu alanda bir başarının elde edilemeyeceği tam tersi durumun daha da vahimleşeceği söylenebilir.