BMT’ından Nükleer Silah Kullanımı Alanındaki Uyarılar
-
Birleşmiş Milletler
Dünyada nükleer depoların olması ve günden güne artıp geliştirilme süreci, ayrıca yeni ülkelerin nükleer teknolojiye sahip olması uluslararası barış ve güvenlik için pek iç açıcı bir vizyon çizmemektedir.
Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Teşkilatı uyarıda bulunarak Soğuk Savaş sonrası dönemde nükleer silah kullanılma riskinin zirvede olduğuna değinerek uluslararası toplumda bu meselede ciddi ve acil girişimlerde bulunmasını istedi.
Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü-UNİDİR Başkanı Renata Dawn şöyle bir açıklamada bulundu:” Nükleer silahlara sahip olan tüm ülkeler yeni nükleer programlar yürütmektedirler. Böylece silahlanmanın denetlenmesi vizyonu da değişim gösterecektir. Bunun bir kısmı Çin ve Amerika arasındaki stratejik rekabetten kaynaklanmaktadır.
22 Mayıs Çarşamba günü Cenevre’deki Çin’in Silahsızlandırma Elçisi Washington’u sabotaj yapmak ve anlaşmaları bozmak, soğuk savaş düşüncesine sahip olması ile itham edip Washington’un zorbaca davrandığını söyledi.
1968’de onaylanıp 1970’de uygulanmaya başlanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması-NPT’ye rağmen şimdiye dek dünya çapındaki nükleer depoların azaltması doğrultusunda olumlu bir adım atılmamasına karşın pratikte nükleer silaha sahip olan ülkelerin sayısı da artmıştır.
Şimdiye dek 188 ülkenin NPT’ye katılmalarına rağmen ancak Hindistan, Pakistan ve Siyonist Rejim İsrail bu anlaşmayı kabul etmememiştir. Zaten daha önce Kuzey Kore de Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasını ihlal ederek bu anlaşmadan çekilmişti.
Bu antlaşmanın eksikliklerine bakıldığında birçok ülkenin nükleer silahların yayılması ile tüm boyutları ile mücadele etmek için yeni bir uluslararası anlaşmanın imzalanması gerektiğini istediği gözlemlenmektedir. Bu yüzden bu alandaki müzakerelerin de uzun zamandan beri başladığı görülmektedir.
Bu müzakerelerin sonucunda ise 7 Temmuz 2017’de Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşma-TPNW Birleşmiş Milletler Teşkilatında imzalandı. Bu anlaşma nükleer silahlar ile mücadelede önemli bir adım sayılmaktadır.
Nisan 2019’a kadar 70 ülke bu anlaşmayı imzalamasına karşın 23 ülke de bu anlaşmayı parlamentoda onaylamıştır.
BMT’ının Avrupa merkezindeki Kosta Rika ülkesi elçisi aynı zamanda bu anlaşmanın onaylanma konferansının başkanı Elayne White dünyanın 70 yıl bu hukuki normu beklediğini söylemiştir. Bu anlaşmanın asıl hedefi, nükleer silah sahiplerinin kınanması ve de bu ülkelerin nükleer silahsızlandırmaları alanındaki taahhütlerini yerine getirmeleri için baskıların arttırılmasıdır.
Buna rağmen Amerika, Fransa, Britanya, Çin ve Rusya gibi nükleer güce sahip büyük ülkeler bu anlaşmaya ciddi bir şekilde karşı çıkmaktadırlar. Gerçekte bu beş ülkenin her biri özel sebeplerden dolayı nükleer depolarını arttırıp geliştirmek niyetindeler. Bu mesele ise yeni imzalanan anlaşmaya aykırı olmanın yanı sıra daha önce imzalanan NPT anlaşmasına da ters düşmektedir. Nükleer silaha sahip olan ülkeler, nükleer depolara sahip olup nükleer silahlardan yararlanma veya bu silahları kullanma tehdidinde bulunmayı kendi yasal hakları olarak tanımlıyorlar. İşte bu nedenden dolayıdır ki nükleer silahsızlandırma ve nükleer silahların yasaklanması alanında yapılan anlaşmalara yönelik her girişime karşı bir tavır sergiliyorlar.
Büyük nükleer güçlerin NPT’ye bağlı oldukları iddialarına rağmen ancak dünya 70 yıldır nükleer savaşı kabusu görmeye devam etmektedir. Uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden nükleer silahların kullanımı ve varlığı meselesi, binlerce nükleer silahın nükleer depolarda tutulması ve de yeni yeni nükleer silaha sahip olan ülkelerin sayısının artması son yıllarda daha da ciddi bir mesele haline dönüşmüştür.