Amerikan Senatörlerin İran ve Nükleer Anlaşma Konusunda Avrupa'yı Uyarması
Avrupalı tarafların karşı çıkmalarına rağmen Amerika'nın Mayıs 2018'de Bercam Nükleer Anlaşmasından çekilmesinin ardından, bu mesele Atlantik okyanusun iki kıyısında en önemli ihtilaflardan biri haline gelmiştir.
Washington'un tüm baskılarına rağmen Avrupalılar nükleer anlaşmanın korunmasını kendi güvenlik, siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda değerlendirerek Trump'ın bu anlaşmadan çekilmesinin ardından INSTEX gibi özel mali mekanizmayı hayata geçirmekle bu anlaşmayı koruyacaklarını vadettiler.
Avrupalıların bu yaklaşımı ise Amerika'nın olumsuz tepkilerine yol açmıştır. Bu alandaki son gelişme ise, Senato Yargı Komitesi Başkanı ve üst düzey senatör Lindsey Graham'ın Pazartesi günü Avrupalı ülkeleri İran ile ticareti sürdürmeleri halinde Amerika'nın yaptırımlarının altında adeta "ezilecekleri" konusunda tehdit etmesidir.
Graham "Avrupalı ülkelerin Donald Trump hükümetinin İran'a yönelik stratejilerine ayak uydurmasını sağlamak için Avrupa'yı İran ve Amerika arasında seçim yapmaya zorlayacağız." dedi.
Cumhuriyetçiler'in de önde gelen isimlerinden sayılan Graham'ın eşine ender rastlanan tehdit açıklamaları, aslında Washington'un Avrupa'nın Trump siyasetlerine ayak uydurmasından umut kestiğini ve İran'a daha fazla baskı uygulamak istediğini gösteriyor.
Trump hükümeti Amerika'nın nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Avrupalıların da hızlı bir şekilde tutum değiştirip Amerika gibi bu anlaşmadan çekilip hatta Amerika ile İran aleyhinde ortak bir cephede yer alacağını düşünüyordu.
Buna rağmen AB makamları ve önde gelen kimi Avrupalı liderlerinin de vurgu yaptığı gibi İran'la yapılan nükleer anlaşma, soğuk savaş sonrası Avrupa diplomasisinin büyük getirisi olarak küresel ve bölgesel istikrar ve güvenliğin korunması için büyük önem taşımaktadır.
Avrupa Troykası ve genel olarak AB açısından nükleer anlaşmanın dağılması veya iptali, olumsuz güvenlik etkiler bırakacaktır. Bu yüzden Avrupalılar Trump hükümetinin Bercam Nükleer Anlaşmasına yönelik tavrına tamamen karşı çıkmaktadır.
Trump bu anlaşmadan çıkmanın sebebini ise İran'ın Bercam Nükleer Anlaşmasındaki taahhütlerini Amerika'nın umduğu şekilde yerine getirmemesi olduğunu öne sürüyor. Halbuki Avrupalılar UAEK'nun 15 raporuna istinaden İran'ın tamamen Bercam Nükleer Anlaşmasına bağlı kaldığını tasdiklemektedirler.
Amerika, İran'ın Avrupalıların taahhütlerini yerine getirmemesi karşılığında anlaşmadaki yükümlülüklerini azaltması girişimlerini anlaşmanın ihlali sayarak tepki gösteriyor. Ancak Avrupa buna katılmıyor.
AB Dış Siyaset Temsilcisi Federica Mogherini 15 Temmuz günü Brüksel'de AB Dışişleri Bakanları toplantısının sonunda yaptığı konuşmada İran'ın son adımları ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Halihazırda Bercam Nükleer Anlaşmasındaki tarafların hiçbiri İran'ın taahhütlerini azaltmasını ciddi bir ihlal olarak saymamaktadır."
Bu doğrultuda Mogherini şöyle bir açıklamada bulundu: "Artık herkes Bercam Nükleer Anlaşmasının alternatifsiz olduğunu anlamıştır. Şimdi ise hepimiz bu anlaşmanın korunmasından yanayız. Avrupa Birliği halihazırda diyaloglar çerçevesinde ihtilafları çözmek niyetinde olup " tetik mekanizması" seçeneği peşinde değiliz."
Burada önemli olan nokta ise Bercam Nükleer Anlaşmasına taraf olan Avrupalılar yani Avrupa Troykası ve Avrupa Birliğinin bu anlaşmayı korumak istemesidir, fakat bu yeterli değildir. Avrupalılar şimdiye dek özel mali mekanizma INSTEX'in pratikte hayata geçmesine yönelik etkin bir adım atmamıştır. Gerçi Mogherini INSTEX'te ilk işlemin yapılmakta olduğunu iddia etti.
Bu husustaki bir başka önemli nokta da Avrupalıların gerçekten nükleer anlaşmasının korunmasını istemeleri halinde Washington'un zorba siyasetleri karşısında durarak, İran'ın yasal haklarını savunmaları gereğidir.
Artık Tahran da Amerika'nın yaptırımlarının etkilerinin azalması gibi çıkarlardan yararlanmaması halinde bu anlaşmaya bağlı kalmanın bir anlamı kalmayacağına vurgu yapmaktadır./