Pompeo'dan Suudi Arabistan'ın İran ile Mücadeledeki Rolüne Vurgu
Amerika Donald Trump başkanlığı döneminde Fars Körfezi bölgesi özellikle de Suudi Arabistan gibi gerici Arap ülkelerine özel bir önem verip bilhassa Suudi Arabistan ile geçmişte görülmemiş silah anlaşmaları imzalamıştır. Washington'un bu alandaki bahanesi ise Amerika'nın çıkarlarının korunması ve İran ile mücadele olmuştur.
Bu doğrultuda Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 26 Temmuz Cuma günü İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde temelsiz iddialar ortaya atarak Tahran'ın Washington ve bölgesel ortakları için gerçek bir tehdit olduğunu öne sürüp İran ile mücadele etmek için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Pompeo Amerika Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Suudi Arabistan'a silah satışlarına karşı çıkmasına tepki olarak şöyle dedi: "Trump çok şeffaf konuştu. İran gerçek bir tehdittir. Suudi Arabistan ise onları geri püskürmek için bizim ortağımızdır. Onlar ile iş birliği yapmak için elimizden geleni yapacağız. "
Böylece Trump hükümeti birçoğu Suudi Koalisyonu güçleri elinde bulunan ve Yemen savaşında mazlum Yemen halkına yönelik insanlık dışı saldırılarda kullanılan Suudi Rejimine satılan silahlar ve silah anlaşmalarını izah etmeye çalışıyor.
Trump kongre'nin Suudi Arabistan'a silah satışını yasaklayan kararını veto ederek bu ülkelerin Washington'un bölgesel siyasetlerindeki rolüne vurgu yaptı. Trump ayrıca Kongre temsilcilerine özellikle de Demokratlara silah satışı gibi ulusal güvenlik meseleleri ile ilgili kararların başkana ait olduğunu hatırlatarak kongrenin bu işlere karışmamasını söyledi.
Trump üç gün önce de Amerika kongresinin Suudi Arabistan ve BAE'ne acil silah satışlarını durdurma doğrultusundaki kararlarını veto edip Senato'ya gönderdiği mesajda Suudi Arabistan'ın İran'ın bölgedeki sözde yıkıcı faaliyetleri karşısında sağlam bir siper olduğunu bildirdi.
Açık olarak dış siyaseti ticarileştirmek isteyen Trump Suudiler ile ilişkilerden maksimum ticari ve ekonomik çıkarlar sağlamak peşinde olup Suudi Arabistan'a üç sebepten ötürü silah satışlarının devam etmesine vurgu yapmaktadır.
Trump yayımladığı mesajda şöyle yazdı: "İlk sebep ve en önemlisi de Suudi Arabistan'da ikamet eden 80 bin Amerikan vatandaşının güvenliğinin korunması doğrultusundaki görevimizin yerine getirilmesidir. Yemen Ensarullah Hareketi-Husilerin saldırıları onları ciddi tehlikeler ile karşı karşıya bırakmıştır. İkincisi Kongre kararının Suudi Arabistan'ın askeri hazırlığını zayıflatması ve milli hakimiyetini korumakta güçsüzleşmesine yol açıp böylece Amerikan askeri personelinin korunmasına da olumsuz etki yapmasıdır. Üçüncü neden ise, Suudi Arabistan'ın İran'ın ve bölgedeki temsilcilerinin yıkıcı faaliyetleri önünde bir siper görevi yapmasıdır. "
Donald Trump hükümeti siyasetleri her daim Suudi Rejimini destekleme doğrultusunda olmuştur. Suudi Arabistan Washington'un bölgedeki stratejik ve ekonomik ortağı olarak Amerika'nın en büyük silah satıcısı sayılmaktadır. Bu yüzden Trump hükümeti Suudi Arabistan ile ilişkileri azaltmak istemiyor. Aynı zamanda Amerika İran'a karşı maksimum baskı siyaseti çerçevesinde Tahran aleyhindeki yaptırımları arttırmasının yanı sıra Fars Körfezi bölgesi ve çevre bölgelerdeki sözde İran tehdidi ile mücadele bahanesi ile askeri varlığını arttırmış ve pratikte bölgede güvensizlik ve istikrarsızlığı arttırmıştır.
Şimdi ise Trump hükümeti Suudileri de Fars Körfezi bölgesindeki gerginliklere bulaştırmak istiyor.
Halbuki Tahran defalarca İran İslam Cumhuriyeti ve Fars Körfezi çevresi ülkeleri özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkilerindeki gerginliğin giderilmesine vurgu yapmıştır. Bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif Suudi Arabistan ve İran arasında saldırmazlık anlaşmasının imzalanmasını önerdi. Daha önce de Muhammed Cevad Zarif kolektif bölgesel diyaloglar derneğinin kurulmasını önermişti.