Boris Johnson ve Juncker Arasında Brexit Konulu Söz Dalaşı
(last modified Sat, 27 Jul 2019 03:30:42 GMT )
Temmuz 27, 2019 06:30 Europe/Istanbul
  • Johnson-Juncker
    Johnson-Juncker

Britanya'nın Avrupa Birliğinden çıkma süreci-Brexit Britanya halkı ve de AB için en temel sorun haline gelmiştir. Brexit konulu referandumun düzenlenmesinin üç yılı aşkın bir süre ardından Londra ve Brüksel'in Brexit anlaşmasına rağmen bu anlaşma Britanya Avam Kamarasının karşı çıkması ile belirsiz bir durum yaşamaktadır.

Bu doğrultuda Britanya'nın yeni başbakanı Boris Johnson  Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'e Brexit anlaşmasının üç kez Avam Kamarası tarafından reddedilmesinden dolayı mevcut şekilde artık onaylanamayacağını duyurdu. Buna karşın Jean Claude Juncker de Brexit anlaşmasının değişilmeyeceğini söyledi.

Salı günü Muhafazakar Partisindeki seçimlerde yeni başbakan olarak seçilen Boris Johnson, Britanya'nın Avrupa Birliğindeki çıkış sürecini 31 Ekim 2019'a kadar sonuçlandıracağı sözünü vermiştir. 

Johnson rakibi Jeremy Hunt'ı  yendiği seçimin ardından şöyle bir açıklamada bulundu: "Ülkeye yeni bir enerji aşılamak istiyoruz. Brexit'i 31 Ekim'e kadar sonuçlandırmak istiyoruz. Brexit'in doğuracağı tüm sonuçlardan yararlanmak istiyoruz. "

Boris Johnson'ın en büyük sorunu Avam Kamarası'nın Brexit konusundaki onayını almaktır. Britanya'nın Avrupa Birliğinden çıkma anlaşması Kasım 2018'de AB üyesi 27 ülkenin onayı ile hayata geçirilmek istense de ancak Avam Kamarası bu anlaşmayı üç kez reddetti. 

Bu mesele ise Muhafazakar Başbakan Theresa May'in Mayıs 2019'da istifa etmesine yol açtı. Bu istifanın ardından ise Britanya'nın yeni başbakanının seçilmesi için Muhafazakar parti içi rekabet kızıştı. Bu rekabetin sonunda ise Boris Johnson'ın işbaşına gelmesi ile Brexit yanlılarının yaklaşımı daha da şiddetlendi. 

Avrupa Birliği ile tüm bağların kesilmesi yani sert Brexit'ten yana olan Johnson başbakan olması halinde anlaşmasız bir şekilde Avrupa Birliğinden çıkmaya hazır olduğunu söylemişti. Johnson Brexit'in uygulanması için Avam Kamarası sorununu çözmek çerçevesinde kendine üç ay süre tanıdı. 

Kimi spekülasyonlara göre Johnson'un niyeti Avam Kamarası faaliyetlerini askıya almaktır. Halbuki Avam Kamarası temsilcileri daha önce Avrupa Birliğinden anlaşmasız çıkışı yasaklayan bir tasarı onaylamıştır. 

Yasal siyasi sürece göre hükümet çağrısı ile parlamentonun askıya alınması Britanya kraliçesinin onayı ile mümkün olacaktır. Buna rağmen Johnson Parlamentonun bilinen tarihten daha geç bir zaman işe başlamasını istiyor. Johnson bu fırsattan yararlanıp parlamento engeli olmadan Brexit'i gerçekleştirmek istiyor. Jonson daha önce de Parlamento'nun askıya alınması önerisini Theresa May'e Brexit çıkmazından çıkmak için önermişti. Ancak o dönem bu öneri Avam Kamarası ve birçok temsilcinin muhalefeti ile karşı karşıya kaldı. 

Tüm bunlara rağmen Avrupa Birliği Britanya ile yapılan Brexit anlaşması maddelerinde her hangi bir değişiklik yapılmayacağına vurgu yapmaktadır. Gerçekte Avrupalılar bu anlaşmanın Avam Kamarasında onaylanmasını ve böylece Britanya'nın bu birlikten kademeli ve düzenli olarak çıkmasını istiyorlar. 

Avrupa Birliği Brexit müzakereci temsilcisi Michel Barnier bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu:"AB Britanya'nın yeni başbakanı ile düzenli bir Brexit konusunda iş birliği yapmaya hazır. Biz Boris Johnson'dan yapıcı iş birliği beklentisi içerisindeyiz. Biz onun resmen iktidara gelmesi halinde Brexit sürecini sonuçlandırmak ve düzenli bir süreç başlatması için girişimlerde bulunmasını bekliyoruz. "

Tüm bu açıklamalara rağmen Johnson iktidara gelir gelmez ciddi muhalefet süreçleri de başlamış oldu. Bu doğrultuda Britanya Liberal  Demokrat Parti 25 Temmuz Perşembe günü Jonson'un Britanya'nın anlaşmasız olarak AB'nden çıkmasına ısrar etmesi halinde onun siyasi kifayetsizliği tasarısının Avam Kamarasında oylamaya sunulmasını önerdi. 

Muhafazakar Partisinin asıl rakibi sayılan İşçi Partisi Başkanı Jeremy Corbyn ise Johnson'un başbakanlık konuşmasının ardından erken seçimlere gidilmesi çağrısında bulunup ülkeyi kimin yöneteceğine halkın karar vermesi gerektiğini söyledi. 

Böylece Jonson sadece Avrupa Birliği ile değil şiddetli iç muhalefetle de Brexit konusunda mücadele etmek zorundadır.