Ürdün parlamentosunun Siyonist rejim ile ilişkileri gözden geçirme talebi
Ürdün meclisi milletvekilleri, Siyonist rejim büyükelçisinin Amman'dan ihraç edilmesi, Ürdün elçisinin Tel Aviv'den çağrılması ve bu rejim ile ilişkilerin gözden geçirilmesini istediler.
Siyonist rejim Mescid-ul Aksa ve Filistinlilere karşı ve Kurban bayramı ile eşzamanlı olarak yeni tur saldırı ve cinayetlerini başlatmış bulunuyor. Bu cinayetler onlarca şehit ve yaralı geride bırakmıştır.
Her ne kadar Arap Birliği bu cinayetleri kınasa da hiçbir Arap ülkesi Siyonist rejime karşı "eyleme dönük her hangi bir siyaset" izlemedi, hatta önemli bazı Arap ülkeleri, korsan rejimi sözde kınamaya bile yeltenmedi.
Fakat Ürdün, son haftalarda Siyonist rejimin Mescid-ul Aksa'da işlediği cinayetlerini kınamak için 3 kez tutum sergiledi.
Önce Ürdün başbakanı Siyonistlerin Mescid-ul Aksa cinayetini kınadı. Daha sonra korsan rejimin Amman büyükelçisini dışişleri bakanlığına çağırdı. 3. Adımda ise Ürdün parlamentosu olağan üstü oturum düzenleyerek Amman'ın korsan rejim ile ilişkilerini gözden geçirmesini istedi.
Ürdün parlamentosunun talebi Amman yönetimi tarafından dikkate alınmazsa bile önem taşıyor. Zira Kudüs'teki İslami mekanların denetimi ve idaresi aslında Ürdün din işleri ve vakıflar bakanlığının sorumluluğundadır. İşte Ürdün'ün sahip olduğu bu yetki nedeni ile parlamentonun Siyonist rejim ile ilişkileri gözden geçirme isteği aslında Kudüs'ün İslami bir mekan olduğu ve kutsal kentin işgalci rejim tarafından Yahudileştirilmesine karşı muhalefet anlamındadır.
Ürdün Başbakanı ve Savunma Bakanı Ömer er-Rezzaz, Siyonistlerin Mescid-ul Aksa'ya yönelik son tecavüz eylemini kınarken, Ürdün hükümetinin "Mescid-ul Aksa'nın yasal ve tarihi durumunu" korumak için diplomatik ve yasal çalışmalarına devam etmesini vurguladı.
Başka bir ifade ile Ürdün başbakanı tarihi ve yasal açıdan Kudüs'ün Filistinlilere ait olduğunu ve bu konuya vurgu yaptığını belirtiyor.
Bu arada Ürdün parlamentosunun talebi, ülkenin Asrın Anlaşması'na karşı olduğunu gösteriyor zira bu ırkçı plana göre Kudüs ister doğu ister batı kesimi olsun tümden Siyonist rejimin başkenti olarak sayılıyor ve bağımsız Filistin hükümeti ise Ebudis başkentliğinde kurulacaktır.
Bu bağlamda Amerika mayıs 2018'de büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıdı. Ürdün milletvekilleri önceki gün olağanüstü oturumlarında Amerika'dan Asrın Anlaşması'nın detaylarını açıklamasını isteyerek böylece ona karşı gereken kararı alabileceklerini belirttiler.
Ürdün milletvekillerinin isteğinin bir başka önemli yönü ise, Ürdün'ün Asrın Anlaşması'nın bir parçası olmasıdır. Aslında bu plana göre Ürdün para karşılığına, Filistin ülkesinin kurulması için kendi topraklarının bir kısmını satmış olacaktır. Ürdün milletvekilleri söz konusu oturumda Amman'ın "el-Gumer ve el-Bagure" bölgelerindeki hakimiyetinin altını önemle çizerek, korsan rejim ile her türlü normalleştirmeyi kınadılar.
Aslında Ürdün yönetimi Siyonist rejime karşı ciddi bir tepki göstermek isterse, 26 Ekim 1994 tarihinde İsrail-Ürdün Barış Antlaşması olan "Araba Vadisi"ni terkrar gözen geçirebilir.
Amerika dönem başkanı Bil Clinton'un da katıldığı bir törende imzalanan anlaşma işgal toprakları ve Ürdün arasındaki sınırlar konusunu ele alıyor. Söz konusu anlaşmasının her bakımdan korsan İsrail'in lehine olduğu açıktır. Çünkü Ürdün yönetimi bu anlaşmayla 1967 Haziran savaşı öncesinde kontrolünde tuttuğu Batı Yaka (Batı Şeria) toprakları üzerindeki İsrail rejimin hâkimiyetini resmen tanımış olmaktadır./