Moskova'dan NATO ile ilişkilerin vahameti konusunda uyarı
(last modified Tue, 10 Dec 2019 05:20:25 GMT )
Aralık 10, 2019 07:20 Europe/Istanbul
  • Moskova'dan NATO ile ilişkilerin vahameti konusunda uyarı

Rusya ve NATO ilişkileri son yıllarda özellikle de Ukrayna krizinin 2014'te başlamasının ardından gergin bir süreçten geçiyor. Bu gerginlik ve karşılaşmalar ise her yıl daha da şiddetlenmektedir. Öyle ki bu mesele üst düzey Rus makamlarının uyarılarına yol açmıştır.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu yaptığı son konuşmada NATO ile iş birliği yapmaya hazır olduklarını, ancak NATO ile ilişkilerin günden güne daha da kötüye gittiğini belirtti. 
Şoygu yaptığı açıklamada, "Rusya ile NATO ilişkileri vahimleşmektedir. Tarafların iş birlikleri durdurulmuş ve her yıl daha da gerilemektedir. Geçen yıllarda Brüksel ile aktif bir şekilde iş birliğinde bulunmuştuk. Bu çerçevede Rusya NATO'da temsilcisi de bulunuyordu. Ancak bugün bu örgütteki ülkeler Amerika yanında çoğu anlaşmalar ve sözleşmelerden çekiliyorlar. Böylece güvenlik alanı her gün daha da zor günler yaşamaktadır." Dedi.
Rusya savunma bakanı bu açıklamaları Londra'daki NATO zirvesinden sadece bir kaç gün sonra yaptı ve beş yıl önceden de Moskova'nın NATO'ya yönelik yapıcı siyasetler izlediğini ancak bu durumda bir iyileşmenin göze çarpmadığını belirtti. 
Daha önce de Rusya cumhurbaşkanı Vladimir Putin Londra'da NATO zirvesinde ülkesi ve NATO arasındaki sorunlara değinerek Moskova'nın bu örgüt ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu belirtti. Putin şöyle dedi: "NATO'nun Moskova'ya yönelik “yanlış” davranışlarına rağmen Rusya defalarca bu örgüt ile işbirliğine hazır olduğuna ve böylece uluslararası terörizm gibi gerçek tehditler ile mücadelede pay sahibi olmak istediğine vurgu yapmıştır."
NATO, Ukrayna krizi nedeni ile Rusya ve Doğu Avrupa’daki üye ülkeleri arasındaki gerginliklerin artması ardından, Rusya'ya komşu bölgeler sayılan Batık ve Karadeniz bölgelerindeki askeri varlığını arttırmaya başladı. Yaklaşık yirmi yıldır Rusya'nın önemli güvenlik kaygısı haline gelen konulardan biri de NATO'nun sürekli Doğu'ya doğru yayılması ve Doğu ve Orta Avrupa, Balkan ve sonunda da Rusya komşusu Gürcistan ve Ukrayna gibi ülkeleri kendine katmasıdır.  
Rusya, NATO'nun Doğu'ya doğru yayılmasını ciddi bir milli güvenlik tehdidi olarak değerlendirip NATO'nun üyelerini arttırmaya yönelik yaklaşımını gerilimlerin artmasının sebebi olarak gösteriyor. Aslında NATO'nun bu girişiminin asıl hedefi de Rusya'nın daha da dizginlenmesi ve zayıflatılması ve daha fazla siyasi ve askeri baskı altında tutulmasıdır. Bu çerçevede sorunlar her yıl daha da artmaktadır. Bu ise Rusya ve NATO'yu daha şiddetli bir şekilde karşı karşıya getirmektedir. 
Bir diğer yandan ise Londra'da NATO zirvesinin sonuç bildirisi içeriği ve Rusya karşıtı yaklaşım da Moskova'yı NATO'nun gelecekteki hasmane girişimlerde bulunması hususunda kaygılandırmıştır. 
Bildiride açıkça Rusya'nın agresif girişimlerinin, Avrupa güvenliği ve Kuzey Amerika istikrarı için bir tehdit sayıldığı belirtilirken bu girişimlere karşı koymak üzere Avrupa'da orta menzilli füzelerin yerleştirilmesine vurgu yapılmıştır. Tabii bu bildiride barışçıl bir jestte de bulunularak Moskova'nın olumlu adım atması halinde NATO ile diyalog yapabileceği ve yapıcı ilişkiler de kurabileceğine vurgu yapılmıştır. 
NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg ise bu hususta şöyle yazdı: "NATO Rusya ile diyaloğa inanmaktadır. Bence Rusya ile yakınlaşmaya doğru adım atılmalı. "
Bu sonuç bildirisine rağmen Rusya'nın tehdit olup olmadığı hususunda NATO üyeleri arasında da ihtilafların olduğu aşikardır. Fransa ve Türkiye liderleri NATO'nun iki önemli üyesi olarak Rusya'yı değil, terörizmi NATO'nun en büyük düşmanı olarak nitelediler. 
Fransa Cumhurbaşkanı Macron Twitter üzerinden yayımladığı mesajda, "Rusya artık düşman değildir. Bu ülke hala tehdit sayılsa da ancak kimi konularda ortağımızdır. Günümüz düşmanımız uluslararası terörizmdir." Diye yazdı.
Tüm bu açıklamalara rağmen ancak gerçekte NATO varlığını sürdürmek ve bekasını korumak için her daim Rusya'yı düşman olarak tanıtmış ve bu bahane ile Doğu Avrupa'da birçok askeri girişimde bulunmuştur./